Z
Zynep
Kullanıcı
En iyi 20 film finali
İngiliz The Times gazetesi E.T.’den Casablanca’ya kadar "en iyi finale sahip" 20 filmi seçti. ((spoiler))
20- Se7en/ David Fincher, 1995
‘Kutudaki kesik kafa’ gerçekten de insanı donduracak kadar dehşetli ve unutulmaz bir finaldi.
19- Blair Witch Project/ Daniel Myrick, Eduardo Sanchez, 1999
Heather’ın son video görüntüleri –ki filmin afişinde de kullanılan görüntü buydu- korkunun ve dehşetin gerçek yüzüydü.
18- Akıl Defteri/ Christopher Nolan, 2000
Leonard’ın amnezyak bir şekilde intikam peşinde koşması onu seri katile çevirmiştir. Ve bu eylemlerini sürekli tekrarlayarak hayatına devam edecektir. Kendimizi ona ‘sempati’ duyar halde buluruz.
17- Maymunlar Gezegeni/ Franklin J Schaffner, 1968
Meğerse orası bizim dünyamızmış ve bütün o felaketler bizim dünyamızda gerçekleşmiş. George Taylor (Charlton Heston) acı ve öfkeyle haykırır: “Sizi manyaklar! Mahvettiniz her şeyi! Lanet olsun! Allah hepinizin belasını versin.”
16- Esaretin Bedeli/ Frank Darabont, 1994
Umutsuzluğun ve haksızlığın en üst düzeye ulaştığı bir hayatın bile bir Meksika plajında mutlu sona ulaşabileceğini düşünmek güzel bir final.
15- Rüzgar Gibi Geçti/ Victor Fleming, 1939
Scarlett O’Hara (Vivien Leigh) kocası Rhett Butler (Clark Gable) tarafından terk edilirken “Samimi olarak söylüyorum sevgilim, umurumda değil!” lafını da yemiştir. Gene de yıkılmaz. Gözünden bir damla yaş akarken “Onu geri getirmenin bir yolunu bulacağım. Yarın yeni bir gündür.” diyecektir.
14- Doctor Strangelove/ Stanley Kubrick, 1964
Vera Lynn’in ‘We’ll Meet Again’ şarkısı eşliğinde o patlamaları izlerken Kubrick bize son darbesini indirir.
13- Les Diaboliques/ Henri-Georges Clouzot, 1955
Amerikan versiyonunu boşverin. Siyah-beyaz orijinal Fransız filminde banyo küvetinden kalkan ve bu görüntü karşısında kadının kalp krizine geçirmesine neden olan o sahne, şeytani planın başarısının da ispatıdır.
12- Oz Cadısı/ Victor Fleming, 1939
Uzaktaki diyarların dayanılmaz cazibesine karşın Dorothy “Ev gibisi yoktur” diyecek ve kaderini böylece belirlemiş olacaktır.
11- Thelma ve Louise/ Ridley Scott, 1991
Susan Sarandon’ın gazı kökleyip arabayı uçuruma sürdüğü final sahnesinde içimiz acır ama bir yandan da pişmanlık duymaksızın ve muzaffer bir şekilde ölüme giden bu kızlara saygı duyarız.
10- Altıncı His/ M. Night Shyamalan, 1999
Filmin anlamını veren sahne zaten finaliydi. Crowe kendisinin de bir hayalet olduğunu öğrenir ve biz seyircilere bu finalin yaratılmasındaki dehaya hayran olmaktan başka yapacak bir şey kalmaz.
9- Olağan Şüpheliler/ Bryan Singer, 1995
Verbal Kint (Kevin Spacey) hikayenin büyük bölümünü kendisi uydurmuştur, o Keyser Söze’nin ta kendisidir. Ve sadece ‘çenesini ve aklını’ kullanarak serbest kalmayı bilmiştir.
8- İtalyan İşi/ Job Peter Collison, 1969
Otobüsle kaçış iyi bir fikirdi, ta ki geçirdikleri kaza sonucunda kayaların ucuna savrulana kadar. Ve finali getiren o müthiş cümlede bir ipucu vardı: “Dayanın çocuklar, bir fikrim var..”
7- Bazıları Sıcak Sever/ Billy Wilder, 1959
Mükemmel bir komedi filmine mükemmel bir final. Jack Lemmon peruğunu fırlatıp “Ben bir erkeğim!” diye haykırınca Osgood’un verdiği cevap sinema tarihine geçecektir: “Kimse mükemmel değildir.”
6- Tiffany’de Kahvaltı/ Blake Edwards, 1961
Manhattan’da sağnak yağmur altında Audrey Hepburn’un Holly Golightly karakteri umutsuzca kedisini aramaktadır çünkü o kedi kalbini aşka kapatmadığının bir simgesidir. Ancak kediyi bulabilirse George Peppard’in canlandırdığı fakir yazar Paul’le devam edebilecektir. En sonunda kedi bulunduğunda bütün gözler yaşlıdır ve kedinin öfkeli görüntüsü bu sahne içinde son derece komiktir de…
5- Chinatown/ Roman Polanski, 1974
Özel detektif Jake Gittes (Jack Nicholson) aradığı bütün cevapları öğrenmiştir ama Noah Cross’u (John Huston) durduracak gücü yoktur. Ölümcül sahnenin etrafında kalabalık birikirken ona geri dönmesi söylenir “Boşver Jake, burası Çin mahallesi...”
4- E.T./ Steven Spielberg, 1982
Final sahnesinde E.T. Elliott’ın alnına dokunur ve “Ben hep burada olacağım” mesajını verir. Duygusallığın doruk yaptığı bir finaldir.
3- Casablanca/ Michael Curtiz, 1942
Bogart hayatının aşkına sarıldığında birbirlerini bir daha görmeyeceklerini hem onlar hem de biz seyirciler iyi biliriz. Böyle sert bir adamın içinde bu kadar yumuşak bir ruh olduğunu keşfetmek de bizi ayrıca yaralar.
2- Butch Cassidy ve Sundance Kid/ George Roy Hill, 1969
“Bir an için başının belada olduğunu sandım” diyecektir Butch. Oysa fonda çalan müzik yaklaşmakta olan felaketi haber vermektedir. Gene de final sahnede görüntü bu iki adamın üstünde donar. Perde beliren cesaret ve deliliğin mükemmel bir portresidir.
1- Carrie/ Brian De Palma, 1976
O felaketten sağ kalan birkaç kişiden biri olan Sue (Amy Irving), Carrie’nin taze mezarına gelir ve çiçek bırakır. Carrie’nin eli topraktan çıkar ve onu yakalar. Dehşet verici bir kabustur bu, Sue korkuyla uyanır. Ama bu kabus asla bitmeyecektir.
İngiliz The Times gazetesi E.T.’den Casablanca’ya kadar "en iyi finale sahip" 20 filmi seçti. ((spoiler))
20- Se7en/ David Fincher, 1995
‘Kutudaki kesik kafa’ gerçekten de insanı donduracak kadar dehşetli ve unutulmaz bir finaldi.
19- Blair Witch Project/ Daniel Myrick, Eduardo Sanchez, 1999
Heather’ın son video görüntüleri –ki filmin afişinde de kullanılan görüntü buydu- korkunun ve dehşetin gerçek yüzüydü.
18- Akıl Defteri/ Christopher Nolan, 2000
Leonard’ın amnezyak bir şekilde intikam peşinde koşması onu seri katile çevirmiştir. Ve bu eylemlerini sürekli tekrarlayarak hayatına devam edecektir. Kendimizi ona ‘sempati’ duyar halde buluruz.
17- Maymunlar Gezegeni/ Franklin J Schaffner, 1968
Meğerse orası bizim dünyamızmış ve bütün o felaketler bizim dünyamızda gerçekleşmiş. George Taylor (Charlton Heston) acı ve öfkeyle haykırır: “Sizi manyaklar! Mahvettiniz her şeyi! Lanet olsun! Allah hepinizin belasını versin.”
16- Esaretin Bedeli/ Frank Darabont, 1994
Umutsuzluğun ve haksızlığın en üst düzeye ulaştığı bir hayatın bile bir Meksika plajında mutlu sona ulaşabileceğini düşünmek güzel bir final.
15- Rüzgar Gibi Geçti/ Victor Fleming, 1939
Scarlett O’Hara (Vivien Leigh) kocası Rhett Butler (Clark Gable) tarafından terk edilirken “Samimi olarak söylüyorum sevgilim, umurumda değil!” lafını da yemiştir. Gene de yıkılmaz. Gözünden bir damla yaş akarken “Onu geri getirmenin bir yolunu bulacağım. Yarın yeni bir gündür.” diyecektir.
14- Doctor Strangelove/ Stanley Kubrick, 1964
Vera Lynn’in ‘We’ll Meet Again’ şarkısı eşliğinde o patlamaları izlerken Kubrick bize son darbesini indirir.
13- Les Diaboliques/ Henri-Georges Clouzot, 1955
Amerikan versiyonunu boşverin. Siyah-beyaz orijinal Fransız filminde banyo küvetinden kalkan ve bu görüntü karşısında kadının kalp krizine geçirmesine neden olan o sahne, şeytani planın başarısının da ispatıdır.
12- Oz Cadısı/ Victor Fleming, 1939
Uzaktaki diyarların dayanılmaz cazibesine karşın Dorothy “Ev gibisi yoktur” diyecek ve kaderini böylece belirlemiş olacaktır.
11- Thelma ve Louise/ Ridley Scott, 1991
Susan Sarandon’ın gazı kökleyip arabayı uçuruma sürdüğü final sahnesinde içimiz acır ama bir yandan da pişmanlık duymaksızın ve muzaffer bir şekilde ölüme giden bu kızlara saygı duyarız.
10- Altıncı His/ M. Night Shyamalan, 1999
Filmin anlamını veren sahne zaten finaliydi. Crowe kendisinin de bir hayalet olduğunu öğrenir ve biz seyircilere bu finalin yaratılmasındaki dehaya hayran olmaktan başka yapacak bir şey kalmaz.
9- Olağan Şüpheliler/ Bryan Singer, 1995
Verbal Kint (Kevin Spacey) hikayenin büyük bölümünü kendisi uydurmuştur, o Keyser Söze’nin ta kendisidir. Ve sadece ‘çenesini ve aklını’ kullanarak serbest kalmayı bilmiştir.
8- İtalyan İşi/ Job Peter Collison, 1969
Otobüsle kaçış iyi bir fikirdi, ta ki geçirdikleri kaza sonucunda kayaların ucuna savrulana kadar. Ve finali getiren o müthiş cümlede bir ipucu vardı: “Dayanın çocuklar, bir fikrim var..”
7- Bazıları Sıcak Sever/ Billy Wilder, 1959
Mükemmel bir komedi filmine mükemmel bir final. Jack Lemmon peruğunu fırlatıp “Ben bir erkeğim!” diye haykırınca Osgood’un verdiği cevap sinema tarihine geçecektir: “Kimse mükemmel değildir.”
6- Tiffany’de Kahvaltı/ Blake Edwards, 1961
Manhattan’da sağnak yağmur altında Audrey Hepburn’un Holly Golightly karakteri umutsuzca kedisini aramaktadır çünkü o kedi kalbini aşka kapatmadığının bir simgesidir. Ancak kediyi bulabilirse George Peppard’in canlandırdığı fakir yazar Paul’le devam edebilecektir. En sonunda kedi bulunduğunda bütün gözler yaşlıdır ve kedinin öfkeli görüntüsü bu sahne içinde son derece komiktir de…
5- Chinatown/ Roman Polanski, 1974
Özel detektif Jake Gittes (Jack Nicholson) aradığı bütün cevapları öğrenmiştir ama Noah Cross’u (John Huston) durduracak gücü yoktur. Ölümcül sahnenin etrafında kalabalık birikirken ona geri dönmesi söylenir “Boşver Jake, burası Çin mahallesi...”
4- E.T./ Steven Spielberg, 1982
Final sahnesinde E.T. Elliott’ın alnına dokunur ve “Ben hep burada olacağım” mesajını verir. Duygusallığın doruk yaptığı bir finaldir.
3- Casablanca/ Michael Curtiz, 1942
Bogart hayatının aşkına sarıldığında birbirlerini bir daha görmeyeceklerini hem onlar hem de biz seyirciler iyi biliriz. Böyle sert bir adamın içinde bu kadar yumuşak bir ruh olduğunu keşfetmek de bizi ayrıca yaralar.
2- Butch Cassidy ve Sundance Kid/ George Roy Hill, 1969
“Bir an için başının belada olduğunu sandım” diyecektir Butch. Oysa fonda çalan müzik yaklaşmakta olan felaketi haber vermektedir. Gene de final sahnede görüntü bu iki adamın üstünde donar. Perde beliren cesaret ve deliliğin mükemmel bir portresidir.
1- Carrie/ Brian De Palma, 1976
O felaketten sağ kalan birkaç kişiden biri olan Sue (Amy Irving), Carrie’nin taze mezarına gelir ve çiçek bırakır. Carrie’nin eli topraktan çıkar ve onu yakalar. Dehşet verici bir kabustur bu, Sue korkuyla uyanır. Ama bu kabus asla bitmeyecektir.