Dünya ne kadar insanı besleyebilir?

  • Konbuyu başlatan waree
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde waree tarafından oluşturulan Dünya ne kadar insanı besleyebilir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,675 kez görüntülenmiş, 5 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Dünya ne kadar insanı besleyebilir?
Konbuyu başlatan waree
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan crt
W

waree

Kullanıcı
9 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Son 10 bin yıl içinde dünyadaki insan nüfusu 5 milyondan 6,5 milyara yükseldi. Bu 4,5 milyar yaşındaki dünyamızın tarihinde yaşadığı en büyük tür işgali olarak kayıtlara geçti. Diğer canlı türlerinin aksine zekasıyla dünyanın her köşesinde yaşama kabuliyeti gösteren insanların önünde bugün cevaplanması gereken çok önemli bir soru duruyor: Dünyamız daha ne kadar insanı besleyebilir?

10 bin yıl içindeki nüfus artışı çok dramatik görülebilir. 1960lardan bugüne dünyamızın nüfusunun 3 milyardan 6,5 milyara çıktığını hatırlatırsak bazı okuyucularımız şaşıracaktır. Evet son 50 yılda 9950 yılda dünyada artan nüfusun üstüne bir o kadar daha eklendi.

Dünya nüfüsu her sene yaklaşık olarak 80 milyon artıyor. Bu 10 yılda 800 milyon, 13 yılda 1 milyarı aşkın bir nüfus artışı demek.

Nüfus artışı tek başına bir sorun değil. İnsanların ortalama yaşam süresinin uzaması da ayrı bir sorun. 19. yüzyılda ortalama insam ömrü 40-50 arasında hesaplanırken bugün 80'lere dayanmış durumda.

Ve bütün bunlara ek olarak çağdaş insan dünyanın tüm tarihi boyunca yaşamış olan türdaşlarından çok daha çeşitli besleniyor, çok daha fazla tüketiyor ve çok daha uzun yaşıyor.

Bakın bir son 50 yılda insanlar ne yapmış? İnsanoğlu, son yüzyılda, tüm tarih boyunca yok ettiği canlı türlerinin yaklaşık bin katını yeryüzünden sildi. Soyları tükenen canlıların yüzde 12’sini kuş, yüzde 23’ünü memeliler, yüzde 25’ini ağaç türleri ve yüzde 32’sini de kıyı canlıları oluşturuyor. En korkunç istatistik ise, balıklara ait. Son 50 yılda balık türlerinin yüzde 90’ı yok oldu.

1970lerdan bu yana zirai tüketim iki kat arttı. 1961 yılından bu yana ise et tüketimindeki artış yüzde 300 olarak gerçekleşti. 1950lerde yapılan balık avcılığı bugünkünün sadece altıda biriydi.

Bunların hiçbiri gökten inmiyor tabii. Hepsi doğadan, dünyamızın sağladığı imkanlardan kaynağını alıyor.

Gıda ve nüfus konusunda birçok kurum kuruluş son derece karamsar tablolar çiziyor. Ancak yapılan bağımsız araştırmalar gösteriyor ki dünyadaki tarıma elverişli arazilerin tümü etkin bir şekilde kullanılsa yapılacak üretim 40 milyar insanı rahatlıkla besleyebilir. Tabii bu hesaba ormanların tamamının düzlenip yerine tarım arazilerinin konması dahil.

Günümüzde BM verilerine göre ormanlar dışındaki ekilebilir alanların sadece yüzde 30'a yakınında verimli üretim gerçekleştirilebiliyor.

Halihazırdaki kaynaklar dahi 2050 yılında 10 milyar olacağı düşünülen dünya nüfusunu beslemeye yetebilir. Ancak bu günümüzdeki iklim, çevre koşullarının korunmasıyla bağlantılı bir nokta.

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), geçtiğimiz günlerde ekosistemin yakında çökebileceği konusunda uyardı. İki yılda bir açıklanan "Living Planet Report" insanlar tarafından bozulan doğal rezervlerinin telafisi için (2050 yılına dek) iki gezegenin daha gerekli olduğunu söylüyor.

Rapora göre dünya üzerindeki omurgalılardaki tür çeşitliliği 1970 ila 2003 yılları arasında üçte bir oranında azalmış. Dünyamız dinozorların yok oluşundan sonra en büyük tür tükenişini yaşıyor.

En büyük tehdit altında bulunan ekosistemler nehirler ve göller. Bu tatlı su yaşam alanları,kirlenme ve barajlar yüzünden bozulmakta. Tropikal bölgelerde özellikle tatlı su yunusları, Avrupa’da ise somonlar ve Mersinbalıkları tehlikede.

Tabii bu soyu tükenen canlılar doğadaki hassas dengeleri altüst edebilecek.

Son 30 yılda tayfun, siklon, kasırga gibi hava olaylarının arttığını söyleyen uzmanlara göre torunlarımızın daha tehlikeli bir dünyada yaşayacağı bir gerçek. Bilimadamları, ekolojik kaynaklı felaketin nükleer bir savaştan ya da bir göktaşının gezegene çarpmasından çok daha kötü sonuçlara neden olacağını belirtirken; bu durumdan öncelikli olarak yoksul ve hazırlıksız ulusların darbe yiyeceğini vurguluyor

Bilim insanlarının tahminlerine göre yaşanan iklim değişikleri sonucunda bazı ülkelerde nehirler taşacak, 2006 yazında Avrupa'nın doğusunda yaşananlara benzer bir şekilde sel suları hâkim olacak. Deniz seviyelerinde görülecek yükselmeyle birlikte fırtınaların hasar riski de bu durumla birlikte tıpkı Katrina örneğindeki gibi artacak. Britanya Meteoroloji Merkezi'nin bir modeline göreyse 100 yıl içinde Amazonlar ölecek, kutuplardaki buzlar tamamen eriyecek.

Tehlike de burada. Bu senaryo gerçekleşirse dünyanın 10 milyar insanı dahi beslemesi mümkün değil. Hele hele 10 milyar insanın tatlı su ihtiyacının karşılanması neredeyse bir hayal.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
"Aç mezarı yoktur"demiş birileri .Tevekkülü elden bırakmamak gerek :)
Sevgili Waree:) Söyle bakalım buna sen ne diyorsun?
Paylaştığın alıntılar gerçekten çok güzel ama senin düşüncelerini de öğrennmek isteriz.
 
W

waree

Kullanıcı
9 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
En son düşüncemi söylediğimde bi hafta yasak yemiştim böyle iyi sadece paylaşıyım ben:)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Sevgili Waree:)Baskı ve yasaklara sonuna kadar karşıyım bilesin.
Aslolan insana verilen değerse ..Bu uyumsuzluk bu kavga nedendir?
Oysa inanç ve fikirlerini empoze edebilmenin yolu çevrenle doğru iletişim kurabilmenle mümkün olacaktır bu sözümü unutma canım.
Fikirler paylaşıldıkça değer bulurmuş.
Konu açmak çok kolay.(Google'ye girdiğinde istediğin her bilgi var) önemli olan bunları kabul ettirebilmek,karşında muhatap bulabilmektir.
Evet bende her söylediğim sözün ve yazını satır satır arkasındayım .
Amacımız ne kimseyi inciltmek ne de üzmek..Bilgi paylaşımı ve güzel diyaloğu sağlamaktır.
Ne dersin yanılıyor muyum ?
 
W

waree

Kullanıcı
9 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
İnanç ve düşüncelerimi birlerine empoze etmek için dile getirmiyorum.Bana doğru gelen neyse o şekilde ifade ediyorum bu yaparkende insların hasasiyetlerine dikkat etmeye özen gösteriyorum ama herkesin dile getirme şekileri farklı oluyor karşı taraf yanlış algılıyabiliyor elbette.Ama herkes her istediğini söylemekte gerçek anlamda özgür ve insların özgür oldukları konularda benim hasasiyetlerim yoktur.
GÜzel diyalog kurmak elbette doğru olandır ama düşüncelerini değiştirmeden...
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Sevgili Waree:)
Ne güzel aynı şeyleri düşünüyoruz.İnan zamanla birbirimizi daha iyi anlayacağız.
Düşünce özgürlüğü,fikre saygı zaten olmazsa olmazlarımızdandır.
İşte her alanda bunun mücadelesini veriyoruz. Vermeliyizde..
Tabiki düşüncelerimizi değiştirmemiz söz konusu olamaz. Ama kendimizi yenilemek adına (itici olmadan) her tür görüşe açık olmalıyız.
Artı burası insan ilişkilerini önemseyen bir gelişim sitesidir.Birde forum kuralları vardırki uymak gerekiyor hepsi bu.
Sevgilemi gönderiyor yeni konularda yeni yorumlarını bekliyorum canım.
 
Üst