DeryaDer
Derya Karacan
Moderatör
Bebeklerde ve çocuklardaki kalp hastalıkları ya doğuştan olurlar ya da sonradan meydana gelirler. Çocukluk döneminde görülen kalp hastalıklarının çoğunluğunu doğuştan olan kalp hastalıkları meydana getirir. Yani bebek doğduğundan itibaren kalp hastalığı vardır.
Hastalığın cinsine göre bazen hayatın ilk saatlerinden itibaren ciddi bulgular ortaya çıkarken bazen de hiç fark edilmeden ileri yaşlara kadar gelebilirler.
Yaklaşık olarak her 125 canlı doğumdan birinde kalp hastalığı görülebilmektedir. Ülkemizde her yıl 12,000 civarında bebek bu kalp hastalıklarıyla dünyaya gelmektedir.
Doğuştan kalp hastalıklarının gerçek nedeni bilinmemektedir. Hamileliğin ilk aylarında geçirilen kızamıkçık veya diğer virüs enfeksiyonları, röntgen ışınları veya radyasyona maruz kalınması, annenin şeker hastası olması, hamilelikte alkol kullanılması ve özellikle ilk üç ayda kullanılan bazı ilaçlar ile Down sendromu (Mongolizm) gibi bazı kalıtsal hastalıklar doğuştan kalp hastalıklarına sebep olabilirler.
Ailenin çocuklarından birinde doğuştan kalp hastalığı varsa yeni doğacak bebekte görülme riski normale göre iki kat daha fazladır. Yine yakın akraba evliliklerinde de risk artmaktadır.
Doğuştan kalp hastalığı olan bebekler emerken çabuk yorulurlar. Normalde 20 dk. olan beslenme süresi sık sık dinlendiği için daha uzundur. Solunum sıkıntısı burun ve kulak uçlarında yada dudaklarda morarma, kalbin hızlı çarpması yada takip eden aylarda kilo almama, bayılma veya sık solunum yolları enfeksiyonu gibi şikayetler varsa bebekte doğuştan kalp hastalığı olabileceği akla getirilmelidir.
Doğacak bebekte kalp hastalığı olup olmadığı hamileliğin 18-22. haftasından itibaren yapılabilen fötal ekokardiyografi ile öğrenilebilir. Her bebek doğar doğmaz dikkatlice muayene edilmelidir. Kalpte duyulan anormal sesler bir hastalık belirtisi olabileceği gibi hiçbir zararı olmayan masum üfürmeler de olabilir.
Çocuklarda sonradan meydana gelen kalp hastalıklarının ülkemizdeki en sık nedeni akut romatizmal ateştir. Beta hemolitik streptokok mikrobunun basit anjin (boğaz iltahabı) şayet iyi tedavi edilmezse bu çocukların bazılarında akut romatizmal ateş hastalığı meydana gelir. Dizlerde, ayak bilekleri veya kollarda ağrılı şişlikler oluşur. Bu arada kalp kapakçıkları da fark edilmeden hastalıktan etkilenir. İlginç olan eklemlerdeki tüm ağrılar ve şişlikler hiçbir sekel bırakmadan iyileşirken kalp kapakçıklarında ömür boyu sürecek ciddi bozukluklar meydana gelir.
Akut romatizmal ateş çoğunlukla 5–19 yaş grubundaki çocukları etkilemektedir. Korunmak için üst solunum yolu enfeksiyonları geçiren çocuklarda boğaz kültürü yapılması ve şayet Beta hemolitik streptokok mikrobu varsa bunun penisilin grubu ilaçlarla tedavisi yeterlidir.
Çocuklardaki kalp hastalıklarının tedavisinde ilaçlar ve cerrahi girişimlerden yararlanılır. Kasıktan yerleştirilen bir borucuk (kateter) yardımı ile ameliyat kesisi olmaksızın bazı basit kalp hastalıklarının düzeltilebilmesi mümkündür.
Günümüzde minik kalplerin hemen hemen tüm hastalıkları doğum sonrası ilk saatlerden itibaren cerrahi olarak düzeltilebilmekte ve yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. Hastalığın cinsine bağlı olmak üzere bu çocukların çoğunluğu erişkin yaşlara gelerek aktif ve üretken bir yaşam sürdürebilmektedirler.
kaynak: www.florence.com.tr
Hastalığın cinsine göre bazen hayatın ilk saatlerinden itibaren ciddi bulgular ortaya çıkarken bazen de hiç fark edilmeden ileri yaşlara kadar gelebilirler.
Yaklaşık olarak her 125 canlı doğumdan birinde kalp hastalığı görülebilmektedir. Ülkemizde her yıl 12,000 civarında bebek bu kalp hastalıklarıyla dünyaya gelmektedir.
Doğuştan kalp hastalıklarının gerçek nedeni bilinmemektedir. Hamileliğin ilk aylarında geçirilen kızamıkçık veya diğer virüs enfeksiyonları, röntgen ışınları veya radyasyona maruz kalınması, annenin şeker hastası olması, hamilelikte alkol kullanılması ve özellikle ilk üç ayda kullanılan bazı ilaçlar ile Down sendromu (Mongolizm) gibi bazı kalıtsal hastalıklar doğuştan kalp hastalıklarına sebep olabilirler.
Ailenin çocuklarından birinde doğuştan kalp hastalığı varsa yeni doğacak bebekte görülme riski normale göre iki kat daha fazladır. Yine yakın akraba evliliklerinde de risk artmaktadır.
Doğuştan kalp hastalığı olan bebekler emerken çabuk yorulurlar. Normalde 20 dk. olan beslenme süresi sık sık dinlendiği için daha uzundur. Solunum sıkıntısı burun ve kulak uçlarında yada dudaklarda morarma, kalbin hızlı çarpması yada takip eden aylarda kilo almama, bayılma veya sık solunum yolları enfeksiyonu gibi şikayetler varsa bebekte doğuştan kalp hastalığı olabileceği akla getirilmelidir.
Doğacak bebekte kalp hastalığı olup olmadığı hamileliğin 18-22. haftasından itibaren yapılabilen fötal ekokardiyografi ile öğrenilebilir. Her bebek doğar doğmaz dikkatlice muayene edilmelidir. Kalpte duyulan anormal sesler bir hastalık belirtisi olabileceği gibi hiçbir zararı olmayan masum üfürmeler de olabilir.
Çocuklarda sonradan meydana gelen kalp hastalıklarının ülkemizdeki en sık nedeni akut romatizmal ateştir. Beta hemolitik streptokok mikrobunun basit anjin (boğaz iltahabı) şayet iyi tedavi edilmezse bu çocukların bazılarında akut romatizmal ateş hastalığı meydana gelir. Dizlerde, ayak bilekleri veya kollarda ağrılı şişlikler oluşur. Bu arada kalp kapakçıkları da fark edilmeden hastalıktan etkilenir. İlginç olan eklemlerdeki tüm ağrılar ve şişlikler hiçbir sekel bırakmadan iyileşirken kalp kapakçıklarında ömür boyu sürecek ciddi bozukluklar meydana gelir.
Akut romatizmal ateş çoğunlukla 5–19 yaş grubundaki çocukları etkilemektedir. Korunmak için üst solunum yolu enfeksiyonları geçiren çocuklarda boğaz kültürü yapılması ve şayet Beta hemolitik streptokok mikrobu varsa bunun penisilin grubu ilaçlarla tedavisi yeterlidir.
Çocuklardaki kalp hastalıklarının tedavisinde ilaçlar ve cerrahi girişimlerden yararlanılır. Kasıktan yerleştirilen bir borucuk (kateter) yardımı ile ameliyat kesisi olmaksızın bazı basit kalp hastalıklarının düzeltilebilmesi mümkündür.
Günümüzde minik kalplerin hemen hemen tüm hastalıkları doğum sonrası ilk saatlerden itibaren cerrahi olarak düzeltilebilmekte ve yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. Hastalığın cinsine bağlı olmak üzere bu çocukların çoğunluğu erişkin yaşlara gelerek aktif ve üretken bir yaşam sürdürebilmektedirler.
kaynak: www.florence.com.tr