DeryaDer
Derya Karacan
Moderatör
Çocuklara uygulanan iki terbiye usulü vardır, ikiside hatalıdır. Bazı çocuklar sadece kendilerine söyleneni yaparak, kendiliklerinden bir adım bile atmayarak yetişirler. Kabahat onlarda değildir elbette, onları izin almadan tuvalete bile gidemeyecek kadar bağımlı yetiştiren anne babalardadır. Daima kendilerine söyleneni ya da ebeveynlerinden gördüklerini yaptıkları için muhakeme yetenekleri asla gelişmez; ömürlerini kendileri ve çevrelerinde olup bitenlerle ilgili hiç düşünmeden bir kukla gibi geçirip giderler.
Çocuk kendisine yemek yemesini, su içmesini, ağlamasını, gülmesini ve ayağını öne uzatmasını söyleyen bir anne-babaya sahipse bütün bunları kendiliğinden yapmak için neden zahmet çeksin ki! Mademki siz onun hesabına gökyüzüne bakacaksınız; havanın yağmurlu olup olmadığını neden anlamaya çalışsın ki! Çocuk siz onu durdurana kadar yemek yemeye alıştıysa midesinin ihtiyacını değil sizin emirlerinizi dinler. Aynı şekilde, artık doyduğunu söyleyen bir çocuğu yemeye zorlamak da çocuğa; '' Sen kendinin farkında değilsin, her zaman benim dediğimi yap.'' mesajı verir. Peki, çocuğunuz siz onun yanında değilken ve kendi başına bir iş halletmek zorundayken ne yapacak, bunu hiç düşündünüz mü? Böyle bir durumda onu nasıl göreceğinizi size söyleyeyim; şaşkın, sersem, beceriksiz ve kararsız. Halbuki çocuğunuzu her zaman kendi kendine yetebilecek şekilde eğitseydiniz, oun, başkalarına danışan; ama kendi fikirlerine de güvenen, düşünen ve keşfeden bir çocuk olduğunu görüp gururlanacaktınız. Benim Emilim sürekli hareket halinde olduğu için birçok şeyi gözlemlemeye, gördüklerinden bir sonuç çıkarmaya imkan bulur ve bu suretle erkenden deneyim kazanır.
Diğer çocuklarda anne-babasının ilgisizliği ya da yanlış eğitim taktiği yüzünden tamamen özgür, sınır tanımaz, hiçbir yönlendirmeye maruz kalmadan yaşarlar ve hangi yöne gideceklerini bilemeyen şaşkın birer yetişkin olurlar. Denge her zaman önemlidir. Çocuk ne sıkboğaz edilir ne de ' Ne halin varsa gör' şeklinde ortaya bırakılır.
kaynak:J. J. Rousseau Emile''bir çocuk büyüyor'' 2.baskı 2003 sayfa:94-95
Çocuk kendisine yemek yemesini, su içmesini, ağlamasını, gülmesini ve ayağını öne uzatmasını söyleyen bir anne-babaya sahipse bütün bunları kendiliğinden yapmak için neden zahmet çeksin ki! Mademki siz onun hesabına gökyüzüne bakacaksınız; havanın yağmurlu olup olmadığını neden anlamaya çalışsın ki! Çocuk siz onu durdurana kadar yemek yemeye alıştıysa midesinin ihtiyacını değil sizin emirlerinizi dinler. Aynı şekilde, artık doyduğunu söyleyen bir çocuğu yemeye zorlamak da çocuğa; '' Sen kendinin farkında değilsin, her zaman benim dediğimi yap.'' mesajı verir. Peki, çocuğunuz siz onun yanında değilken ve kendi başına bir iş halletmek zorundayken ne yapacak, bunu hiç düşündünüz mü? Böyle bir durumda onu nasıl göreceğinizi size söyleyeyim; şaşkın, sersem, beceriksiz ve kararsız. Halbuki çocuğunuzu her zaman kendi kendine yetebilecek şekilde eğitseydiniz, oun, başkalarına danışan; ama kendi fikirlerine de güvenen, düşünen ve keşfeden bir çocuk olduğunu görüp gururlanacaktınız. Benim Emilim sürekli hareket halinde olduğu için birçok şeyi gözlemlemeye, gördüklerinden bir sonuç çıkarmaya imkan bulur ve bu suretle erkenden deneyim kazanır.
Diğer çocuklarda anne-babasının ilgisizliği ya da yanlış eğitim taktiği yüzünden tamamen özgür, sınır tanımaz, hiçbir yönlendirmeye maruz kalmadan yaşarlar ve hangi yöne gideceklerini bilemeyen şaşkın birer yetişkin olurlar. Denge her zaman önemlidir. Çocuk ne sıkboğaz edilir ne de ' Ne halin varsa gör' şeklinde ortaya bırakılır.
kaynak:J. J. Rousseau Emile''bir çocuk büyüyor'' 2.baskı 2003 sayfa:94-95