Bir merhabanın hatırı!

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Kristal
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
K

Kristal

                                                
Toprak temizdi.

Gökyüzü ve hava temizdi. Bize sundukları da. Biz de temizdik.

Pazardan peynir almak risk değil, sokak satıcıları dosttu. Onlarla selamlaşıyorduk.

Merhabanın hatırı vardı.

Hijyen, kalite ve garantinin belgesi işte bu merhaba idi. Sütçümüz, yoğurtçumuz, sebzecimiz vardı. Hal hatır sorduğumuz, hangi zeytinden hoşlandığımızı bilen, iyi peynirden bizi haberdar eden bakkalımız vardı.

Şimdi. Şimdi potansiyel tehlike olarak görüldüğümüz ve üstümüz arandıktan sonra girdiğimiz süper marketlerin on binlerce çeşidinin arasında 'merhaba'dan mahrum alış veriş yapıyoruz.

Labirentin içinde raflarda şekiller, mesajlar ve imajlar var.

Reklâmlar bizi zaten kodlamıştır önceden; algılıyor ve alıyoruz. İsminin başında hiper, süper ve mega gibi sıfatların bulunduğu mağazalarda, oraya ne kadar çok giderseniz gidin, güvenlik görevlileri, reyon sorumluları ve kasiyerlerle muhabbet kuramazsınız. Market arabalarıdır orada size en çok tanıdık gelen.

İnsan bazen laf atmak ister 'işler nasıl gidiyor' veya 'hayırdır bugün sol ön tekerin gıcırdıyor' diye. İnsanın hayatında kalabalıklar çoğaldıkça, yalnızlıklar da çoğalıyor. Bakkalların gidişiyle, sokakların ruhu da gitti.

Ve lezzetler de gitti. Yılın on iki ayı muhteşem görüntüsüyle arzı endam eyleyen sanal domatesler gibi. Domates mevsimini kaybettiği günden beri, çok şeyi kaybettik. Hâlbuki domates önemlidir. Mevsimi bittiğinde gidişine üzülmek, yokluğunda özlemek zamanı geldiğinde kavuşmaya sevinmek çok önemlidir. Kokusu çok önemlidir. Yöresi ve lezzeti de. Her yöre bir başka domates, bir başka domates lezzeti demektir. Artık yörenin adı; sera.

Sadece domates mi? Ekmek mesela. Ekmek, ekmek gibi kokmuyor. 'Bir dilim ekmek' anlamını yitirdi. Ekmeği kesemiyorsunuz. Gerçek bir dilim gibi bir dilim çıkmıyor. Vitaminlerle şişirilmiş, kuş gibi hafif ve lezzetsiz.

Çay mesela. Çay, çay gibi kokmuyor. Seylanla Türk çayını, tomurcukla çay çiçeğini karıştırarak formüller üretiyor ve telef oluyoruz.

Evet. Şimdi, brokoliyle tanıştık, dört mevsim domatesle ve daha neler neler.

İmkânlar arttı, çeşitler arttı. Şimdi her şey her zaman var. Ama bu hengâmenin, bu hayat düzeninin neticesi hamburgerle baş başa kalışımızdır.

Şimdi her şey, her zaman var ve her şey kıymetsiz.

Bir süper marketten alışveriş yapmaya çalışmak, sevdiğiniz birini bulamayınca telesekretere not bırakmak gibi aslında. İkisinde de muhatabınız yok, içinizden konuşursunuz; sizi duyan olmaz.

Bu çağın cilvesi herhalde. Kalabalıkların içinde yalnızlığı yaşamak ve bundan keyif almaya çalışmak. Ama vakumlu, dondurulmuş, hijyenik ve ambalajı güzel hayatımızda eksik bir şeyler var. Önemli bir şeyler.

Domatesin tadı gibi. Bir merhabanın hatırı gibi...

 
Neleri kaybetmişiz,nelerden yoksun kalmışız....
hızla büyüyen dünya,teknolojnin hayatımızdaki yadsınamaz etkisi( özelliiklede iletişimde eksiklige sebeb verişi)
ekmek kavgası yüzünden stres sinir,çoçuklarımızın gelecegi ile endişelerimiz,bazı çıkarcıların daha çok para kazanmak için insanlık dışı yediklerimiz,içtiklerimiz,tükettiklerimize yapmış olduğu zararlardan dolayı insan hayatının hiçe sayılması...en basitide,  bu ortamda sevdigimize bir tebessümü çok görmemiz degilmidir... sabah kalktıgımızda tanımasakda bir günaydın demek çok zordur,yada sıcak bir merhaba...


Bakın hiçde zor degil aslında .... :)

Merhaba 

Tebessüm etmek ve tebessüm beklemektir…

Merhaba 

Benden iyilik bekle ve senden bana kötülük gelmesin, demektir…

Merhaba

İnsanın başına gelebilecek iyi şeylerdendir yani.

Öyle ise:Benden de kocaman bir  Merhaba.. :)


teşekkürler kristal..  :)
 
çok güzel bir yazıydı kristal...yazan kim se çok  duygulu biriymiş baya bir ince düşünmüş ama çok üzgün gecmişe özlem duyuyor hep...bu tarafıuda kötü işte...

ya birden karsımıza çıktı bu süpermarketler toptan satış usulü...ve ne yazıkki önüne geçilemez bir iletişim engeli oldu...

ama gel gelelim oralardan ucuzda hicbir yerde bisey yok dimi ama...

sevgiyle kalın :)
 
"Merhaba"larımı kaybetmediğim için kendimi şanslı hissediyorum. :)
Belki de konuşkan olduğumdandır bilemem ama markette filan asla sorumn yaşamıyorum, hatta size garip gelebilir ama çocuklarım bu konuda bana kızarlar çokca, "Anne ne kadar gevezesin..." diye ama hoşlanıyorum insanlarla sohbet etmekten.
Ve köyümden yollanan yerli ürünlerimle mutluyum.
Aynı şekilde balıkçımla, sebzecimle...
Açıkcası bu kadar karamsar değilim.
Kimbilir belki de artık "eski" bir insan olduğumdan... ;)
 
Çok yerinde ve anlamlı bir konu ama buna sesimizi çıkartmıyoruz/çıkartamıyoruz..
Esnaflar bas bas bağırıyor siftah etmeden kapanıyor dükkanlarımız şehir dışına çıkarın büyük marketler (hiper süper mega ile başlayanları ) diye.. Kendimi çok kötü hissettim.. insan içinde olduğu durumu sıradan birşeymiş gibi karşılıyor böyle durumlarda..
Bir filmde izlemiştim.. Şehre ilk defa ayak basmış bir kız akrabasına geliyor ilk defa şehre.. Diyorki evdeki kişi hadi yemek yapalım..
kız diyorki burada ağaçlık ormanlık çalılık yok ki odunu nereden getiriyorsunuz diyor.. Evdeki de dalga geçiyor benle diye düşünüyor.. Sonra mutfakta fırını ateşliyor hemen yanıveriyor.. Şehre ilk defa gelen kız onun altında biri mi kim yaktı onu diye söylüyor şaşırıyor korkuyor.. Evet bu bir filmm..
Şuan içinde bulunduğum durum gibi çoğu zaman hissettiğim olmak istediğim kişi o oluyor..

Teşekkürler paylaşımın için Kristal
 
bende mutlaka laflayacak birilerini bulanlardanım, hemen heryerde...  :)
büyük marketlerde falan, bunumu alayım bunumu diye sorarlar hep mesela. bende fikrimi söylerim, alırlar. o kadar şaşırıyorum ki bazen, benim tavsiye ettiğim ürünü. anlatış tarzımdanmıdır yoksa güven veren pozitif bir ifademmi var, sıcakkanlı geliyorum insanlara demekki diyorum...  ::) ;D

zaman değişiyor kristalcim, arkadaşlarıma bile şöyle bir bakıyorumda eski dostluklar daha sağlam, daha içten. yazıda da gördüğümüz gibi, teknoloji ilerledikçe insanlar arası ilişkilerde kopukluk oluşuyor... eski bakkalların, sokakların yerini, dev binalar hipermarketler alıyor. insanlar evlerine kapanıyor. birbirlerinden gittikçe uzaklaşıyorlar. biz yinede bir merhabayı kimseden esirgemeyelim.

paylaşımın için teşekkürler ;)
 
Güzel ve anlamlı paylaşımın için teşekkürler KRİSTAL
 
Eskiye özlem duyuyoruz birçoğumuz,her nesil kendinden sonraki nesile bakıp ah!! edecek belki.
Kaybettiklerimiz yerini telafi edebilecek olan da yine bizleriz.

Eski tadlar yok,bakkal sohbetleri kesildi,manav bizi tanımıyor. :)
Market kasiyeriyle ahbap oldum,pazara gittiğimde pazarcı nerelerdesin apla iki haftadır gelmedin diyor.Kapıdan çıktığımda kaç kişiye ''Merhaba''dediğimi sayıyorum.Bazen çocuklarım yeter artık anne desede bu huyumdan vazgeçemem. :)

Eskisi gibi değilsede hala geçmişten gelen saygı ve sevgi kültürü yaşıyor.
Buna sahip çıkılmalı.

Her birinizin değerli yorumları için teşekkür ederim. :)
 
Burada okuduğum yorumlardan sonra, "gerçekten doğru yerde doğru insanlarız.", diye düşündüm.
Tanımadığım insanlara bile gülümseyen bir insan olarak, yorumlar beni çok mutlu etti. :)
Bir kez daha biz teşekkür ederiz Kristal.
 
Konuşmayı ve selamlaşmayı seven biri olarak , kendimi şanslı görüyorum.ÇÜnkü insalar artık bazı değerlerini yitiriyorlar ne yazık ki.

Bir anı ; sabahları yolumuzu süpüren bir amcamız var.Baktığınızda suratsız birisine benziyor(ilk izlenim olarak) Bir sabah :

Günaydın,kolay gelsin amca

dedim.O da bana hemen gülerek " Allah razı olsun kızım,sanada hayırlı işler.Güle güle git işine " dedi.,
O sabahtan beri her sabah selamlaşırız ve artık bana göre onun da yüzü gülüyor. :)


teşekkürler paylaşım için.
 
sevgili kristal...doğru söylüyorsun...sehirlerin büyümesinden kaynaklanıyor hep. bir şehir ne kadar kalabalıklaşırsa o kadar insanlar birbirinden uzaklaşıyor sanki...

gülşahcım amca çok sevinmiştir senin selamını alınca eminim...zaten onun gülümsemeyi unutması geçim sıkıntısı ve insanların ona selam vermemesinden kaynaklanıyordur büyük ihtimalle...

bende özellikle inşaatta çalışan işçilerin önünden geçince slm veririm, durup konuşurum ve onların bu kadar zor iş için nasıl bu kadar dayanıklı olabildiklerini dinlerim...

çok sevinirler. bu onların önemsenme duygusunu çağrıştırıp mutlu olmalarını sağlar her zaman...

sevgiyle kalın :)
 
Geri
Üst