B
Bülent
Kaza sonucu, isteyerek ya da yerçekimine karşı koyamadıkları için düşenler... Düşmeyi, hata sonucu oluşan bir kaza anı olarak yorumlayıp geçmeyin. Kimi zaman ufak tefek sıyrıklarla atlatılsa da, ciddi sakatlıklara, ölümcül kazalara yol açmamak için düşmeyi iyi bilmek gerekiyor.
İşte ufukta göründü! Varış çizgisine giderek yaklaşıyor. Şampiyonluğunu ilan edip yeni bir rekora imza atması an meselesi... O da ne? Hayır olamaz!.. Finale ilk varan kişi olmanın verdiği zevki tam yaşayacakken, küçük bir hata sonucu düşerek bu mutluluğu bir başkasının tattığını görmek, kuşkusuz bir sporcunun yaşayabileceği en büyük kâbuslardan biri.
Düşmenin "talihsizlik" olarak nitelendirilmediği anlar da var. Doğru zamanda kendilerini yere atan kaleciler, olası bir golü önleyerek takımlarının galibiyetinde büyük rol oynayan kahramanlar olabiliyorlar. Bir düşüşle kahraman ya da kaybeden sayılmaktan öte, önemli olan nasıl düşüleceğini bilmek.
Güreşçiler, jimnastikçiler, rodeocular ya da kayak sporuyla ilgilenenlerin ortak görüşüne göre, düşme eylemi motivasyon eksikliği sonucunda oluşan dikkatsizlik şeklinde yorumlanmamalı. Dengede durmanın önemli olduğu spor dallarıyla uğraşan sporcular, düşmenin estetik bir bütünlük içinde gelişmesi gerektiğine inanıyorlar.
Peki insanlar neden düşer hiç düşündünüz mü? Vücudun dengede durmasının aslında basit bir mantığı var. İnsanın ağırlık merkezinden geçtiği varsayılan doğrunun, ayaklar omuz genişliğinde açıkken tam orta noktaya denk düşmesi gerekiyor. Bu sayede insanoğlu kendini hayvan türünden ayıran iki ayak üzerinde durabilme yeteneğine sahip oluyor. Böylece vücut dengede duruyor, aksi halde bu denge bozuluyor ve düşme gerçekleşiyor.
Sporcu psikolojisiyle ilgilenen uzmanların, sporcuların yarışmalarda neden düştükleri üstüne geliştirdikleri kuram çok hayli ilginç. Uzmanlar, sporcuların düşmesini, ailede yaşanan bir tartışmanın ya da başka kişisel sorunların bir tür dışavurumu olarak yorumluyorlar. Öte yandan sporcu, kariyeri için çok önemli olduğunu düşündüğü yarışmalarda bu tip aksilikler yaşamıyor.
Çünkü tümüyle yarışmaya konsantre olan beyni, bilinçaltını bastırarak motivasyonunu bozacak düşüncelerin ortaya çıkmasını önlüyor. Düşmenin bir başka nedeni ise, vücudun yeterli miktarda su almaması ve susuzluktan kaynaklanan yorgunluk hissi. Bitkin düşen merkezi sinir sistemi bu durumdan öylesine etkilenebiliyor ki, bazen basit bir yürüme hareketini denetleyecek sinyalleri bile vücuda gönderemez hale geliyor.
Bazen beyni normalden fazla konsantrasyona zorlamak da düşmekle sonuçlanabiliyor. Beyin bu aşırı yüklenmeden kısa zamanda yoruluyor ve en kritik anlarda sporcunun zorlanmasına yol açıyor.
İşte ufukta göründü! Varış çizgisine giderek yaklaşıyor. Şampiyonluğunu ilan edip yeni bir rekora imza atması an meselesi... O da ne? Hayır olamaz!.. Finale ilk varan kişi olmanın verdiği zevki tam yaşayacakken, küçük bir hata sonucu düşerek bu mutluluğu bir başkasının tattığını görmek, kuşkusuz bir sporcunun yaşayabileceği en büyük kâbuslardan biri.
Düşmenin "talihsizlik" olarak nitelendirilmediği anlar da var. Doğru zamanda kendilerini yere atan kaleciler, olası bir golü önleyerek takımlarının galibiyetinde büyük rol oynayan kahramanlar olabiliyorlar. Bir düşüşle kahraman ya da kaybeden sayılmaktan öte, önemli olan nasıl düşüleceğini bilmek.
Güreşçiler, jimnastikçiler, rodeocular ya da kayak sporuyla ilgilenenlerin ortak görüşüne göre, düşme eylemi motivasyon eksikliği sonucunda oluşan dikkatsizlik şeklinde yorumlanmamalı. Dengede durmanın önemli olduğu spor dallarıyla uğraşan sporcular, düşmenin estetik bir bütünlük içinde gelişmesi gerektiğine inanıyorlar.
Peki insanlar neden düşer hiç düşündünüz mü? Vücudun dengede durmasının aslında basit bir mantığı var. İnsanın ağırlık merkezinden geçtiği varsayılan doğrunun, ayaklar omuz genişliğinde açıkken tam orta noktaya denk düşmesi gerekiyor. Bu sayede insanoğlu kendini hayvan türünden ayıran iki ayak üzerinde durabilme yeteneğine sahip oluyor. Böylece vücut dengede duruyor, aksi halde bu denge bozuluyor ve düşme gerçekleşiyor.
Sporcu psikolojisiyle ilgilenen uzmanların, sporcuların yarışmalarda neden düştükleri üstüne geliştirdikleri kuram çok hayli ilginç. Uzmanlar, sporcuların düşmesini, ailede yaşanan bir tartışmanın ya da başka kişisel sorunların bir tür dışavurumu olarak yorumluyorlar. Öte yandan sporcu, kariyeri için çok önemli olduğunu düşündüğü yarışmalarda bu tip aksilikler yaşamıyor.
Çünkü tümüyle yarışmaya konsantre olan beyni, bilinçaltını bastırarak motivasyonunu bozacak düşüncelerin ortaya çıkmasını önlüyor. Düşmenin bir başka nedeni ise, vücudun yeterli miktarda su almaması ve susuzluktan kaynaklanan yorgunluk hissi. Bitkin düşen merkezi sinir sistemi bu durumdan öylesine etkilenebiliyor ki, bazen basit bir yürüme hareketini denetleyecek sinyalleri bile vücuda gönderemez hale geliyor.
Bazen beyni normalden fazla konsantrasyona zorlamak da düşmekle sonuçlanabiliyor. Beyin bu aşırı yüklenmeden kısa zamanda yoruluyor ve en kritik anlarda sporcunun zorlanmasına yol açıyor.
Düşmemeniz ve düşürülmemeniz dileklerimle...Alıntıdır.