Y
yasinyarar
Kullanıcı
- 6 Haz 2008
- En iyi cevaplar
- 0
- 0
[flash=200,200]http://Bilim Tarihinin En Merak Edilen Deneyi Başliyor
--------------------------------------------------------------------------------
DEV BİR TÜNEL VE BU TÜNELİN İÇERİSİNDE, EVRENİN OLUŞUMU DENEY KONUSU YAPILACAK. BAKALIM BÜYÜK BİR PATLAMAYLA BİR EVREN ORTAYA ÇIKABİLİYOR MU?
Milliyet gazetesinden SEBATAY VAROL, o tünele girdi ve izlenimlerini yazdı:
Maddenin ve evrenin oluşumuyla ilgili tarihin gelmiş geçmiş en önemli deneylerine hazırlanan Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü’nün (CERN) İsviçre’deki merkezine girdik. Büyük deneyin ön çalışmalarına tanık olduk
Bilim tarihinin en büyük deneyini bu temmuz ayında gerçekleştirecek olan Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü (CERN), İsviçre’nin Fransa sınırı yakınlarında bulunan, yeraltındaki gizemli tesisinin kapılarını Milliyet’e açtı. Bünyesinde üst düzey 2 bin 500 bilim adamının görev yaptığı, temmuzdan itibaren de maddenin ve evrenin oluşumuyla ilgili tarihin gelmiş geçmiş en önemli deneylerine hazırlanan örgütün baş fizikçisi ve Bilim Direktörü Hollandalı Jos Engelen.
Direktör Engelen, “Bu deneyler sonunda çok heyecan verici yeni bulguların ortaya çıkacağından eminiz” diye konuştu. Engelen, “Türkiye’nin CERN’e üye olmasının önünde hiçbir engel bulunmadığını” da belirtti.
Yerin 100 metre altında...
Bu uluslararası kuruluş, yerin 100 metre altındaki dev parçacık hızlandırıcının faaliyete geçmesiyle ortaya çıkacak sonuçlar nedeniyle, “Dev bir kara delik oluşacak, bu delik etrafta ne varsa içine çekerek yutacak. Belki dünyanın sonunu getirecek” gibi birçok spekülasyona konu oldu.
Engelen, deneyin gerçekleştirileceği Large Hadron Collider (LHC) “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı” adlı yeni tesisin halen soğutulma aşamasında olduğunu kaydetti ve LHC için “dünyanın en büyük buzdolabı” ifadesini kullandı.
Eksi 270 derecelik soğutma
Engelen, deneyler başlamadan önce, 27 kilometre uzunluğundaki tüm tünelin eksi 270 dereceye kadar soğutulması gerektiğine işaret ederek “Deney muhtemelen temmuzda başlayacak. Bilimde ne kadar emin olunabilirse o kadar eminiz ki, önümüzde yepyeni ufuklar açılacak” dedi.
CERN’i ziyaret ettiğimiz iki gün boyunca, kuruluşun yerüstü ve yeraltı birçok bölümünü gezme, hayal etmesi bile güç olan çalışmaları gözlerimizle görme fırsatı elde ettik. Kurum dışından çok az kişiye nasip olabilecek bu ziyaret sırasında dünyanın en büyük parçacık detektörünün bulunduğu yerin 100 metre altındaki bölüme inerek, bu heyecanı orada çalışan bilim adamları ve diğer uzmanlarla paylaştık. Bilim-kurgu spekülatörlerinin yaydığı korkuların tamamen yersiz olduğuna tanıklık ettik.
‘Tanrı Parçacığı’nın gizemi
“Büyük Hadron Çarpıştırıcısı” insanoğlunun şimdiye kadar gerçekleştirdiği en önemli deney olmaya hazırlanıyor. Bunun için oluşturulan dev tesise “günümüze kadar imal edilen en önemli makine” de deniyor. Burada, evrenin başlangıç noktası olarak kabul edilen büyük patlamadan (Big Bang) çok kısa bir süre sonrasının koşulları laboratuvar ortamında oluşturulacak. En az 10 yıl sürecek deney ve gözlemlerle modern fiziğin günümüze kadar yanıtlayamadığı birçok önemli konu açıklığa kavuşturulacak.
Tesisteki herkes, bu keşiflerin ilk ürünlerinin (cisimlerin neden bir kütlesi olduğunu açıklayacak olan ve Tanrı Parçacığı olarak adlandırılan Higgs parçacığının gözlenmesi gibi) önümüzdeki iki üç yıl içinde alınacağı konusunda son derece umutlu.
CERN’İN İKİNCİ ADAMI ENGELEN:
Önce kendi fizikçi topluluğunuzu oluşturun
20 ülkenin tam üyesi olduğu CERN’in iki numaralı adamı Jos Engelen, Türkiye’nin olası üyeliğiyle ilgili olarak, “Üyelik için 2 önemli unsur var: Bir, o ülkenin bir Avrupa üyesi olması. İki kuruluş bütçesi için gerekli payı ödemesi” dedi. Engelen ülkelerin üye olduklarında CERN’den sağlayacakları katkılar kadar kendilerinin de kuruluşa katkı sağlayacak konumda olması gerektiğini söyledi. Engelen, üstü kapalı bir şekilde üyeliği düşünmeden önce, ülkenin, özellikle parçacık fiziği, nükleer fizik ve astrofizik gibi dallarda kendi bilim adamı topluluğunu oluşturması gerektiği yönünde düşüncesini ifade etti.
30 Türk fizikçi var
İsviçre-Fransa sınırında bulunan CERN’de halihazırda 30 kadar Türk fizikçi değişik laboratuvarlarda hem deneylere katılıyor, hem de doktora veya doktora sonrası bilimsel çalışmalarını tamamlıyor. Ancak Türkiye’nin kuruluşta sadece gözlemci statüsünün bulunması, şimdiye kadar tam üye olmaması Türkiye’nin bilim camiasında büyük heyecan yaratan bu bilimsel çalışmalara daha yakından katılmasını önlüyor.
Eğitimini ABD ve İngiltere’de tamamlayan 28 yaşındaki genç fizikçi Bilge Demirkoz, CERN’in tam zamanlı elemanı; kampusta çeşitli laboratuvarlarda çalışan diğerleriyse süreleri dolunca buradan ayrılacak.
Türkiye’nin en kısa zamanda üyeliğinden yana olan Demirkoz şöyle diyor: “Türkiye’nin önce kendi bilimsel topluluğunu oluşturup sonra buraya gelmesi fikri pek geçerli değil. Çünkü bu süre içinde yeni bilim adamlarının CERN’e gelip uluslararası koşullarda yetişmeleri engelleniyor.”
Demirkoz, “Hazırlıklarımızı tamamlayıp gelelim dersek bu hiçbir zaman olmayacak. Ama fizikçilerimiz buraya daha sık ve iyi koşullarda gelip çalışma yaparsa asıl fizikçi topluluğumuz ondan sonra sağlamlaşacak” diyor.
Dan Brown’un romanına konu oldu
CERN, Dan Brown’un çok satan romanı “Melekler ve Şeytanlar”a da konu oldu.
Romanda, CERN’in başarılı fizikçilerinden Leonardo Vetra cinayete kurban gider. Vetra’nın tek gözü oyulmuş ve göğsü “Illuminati” sembolüyle dağlanmıştır. Ancak CERN’in tek kaybı Vetra değildir. Ünlü fizikçinin son derece tehlikeli buluşu “karşı madde” de çalınmıştır. Cinayeti gizleyen CERN direktörü, Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon’u İsviçre’ye çağırır.
Dr. Vetra’nın kızı Vittoria ile Langdon, Roma sokaklarında, kiliselerde ve katakomplarda soluk soluğa, Illuminati’nin 400 yıllık izini sürerek cinayetleri önlemeye çalışacaklardır.[/flash]
--------------------------------------------------------------------------------
DEV BİR TÜNEL VE BU TÜNELİN İÇERİSİNDE, EVRENİN OLUŞUMU DENEY KONUSU YAPILACAK. BAKALIM BÜYÜK BİR PATLAMAYLA BİR EVREN ORTAYA ÇIKABİLİYOR MU?
Milliyet gazetesinden SEBATAY VAROL, o tünele girdi ve izlenimlerini yazdı:
Maddenin ve evrenin oluşumuyla ilgili tarihin gelmiş geçmiş en önemli deneylerine hazırlanan Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü’nün (CERN) İsviçre’deki merkezine girdik. Büyük deneyin ön çalışmalarına tanık olduk
Bilim tarihinin en büyük deneyini bu temmuz ayında gerçekleştirecek olan Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü (CERN), İsviçre’nin Fransa sınırı yakınlarında bulunan, yeraltındaki gizemli tesisinin kapılarını Milliyet’e açtı. Bünyesinde üst düzey 2 bin 500 bilim adamının görev yaptığı, temmuzdan itibaren de maddenin ve evrenin oluşumuyla ilgili tarihin gelmiş geçmiş en önemli deneylerine hazırlanan örgütün baş fizikçisi ve Bilim Direktörü Hollandalı Jos Engelen.
Direktör Engelen, “Bu deneyler sonunda çok heyecan verici yeni bulguların ortaya çıkacağından eminiz” diye konuştu. Engelen, “Türkiye’nin CERN’e üye olmasının önünde hiçbir engel bulunmadığını” da belirtti.
Yerin 100 metre altında...
Bu uluslararası kuruluş, yerin 100 metre altındaki dev parçacık hızlandırıcının faaliyete geçmesiyle ortaya çıkacak sonuçlar nedeniyle, “Dev bir kara delik oluşacak, bu delik etrafta ne varsa içine çekerek yutacak. Belki dünyanın sonunu getirecek” gibi birçok spekülasyona konu oldu.
Engelen, deneyin gerçekleştirileceği Large Hadron Collider (LHC) “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı” adlı yeni tesisin halen soğutulma aşamasında olduğunu kaydetti ve LHC için “dünyanın en büyük buzdolabı” ifadesini kullandı.
Eksi 270 derecelik soğutma
Engelen, deneyler başlamadan önce, 27 kilometre uzunluğundaki tüm tünelin eksi 270 dereceye kadar soğutulması gerektiğine işaret ederek “Deney muhtemelen temmuzda başlayacak. Bilimde ne kadar emin olunabilirse o kadar eminiz ki, önümüzde yepyeni ufuklar açılacak” dedi.
CERN’i ziyaret ettiğimiz iki gün boyunca, kuruluşun yerüstü ve yeraltı birçok bölümünü gezme, hayal etmesi bile güç olan çalışmaları gözlerimizle görme fırsatı elde ettik. Kurum dışından çok az kişiye nasip olabilecek bu ziyaret sırasında dünyanın en büyük parçacık detektörünün bulunduğu yerin 100 metre altındaki bölüme inerek, bu heyecanı orada çalışan bilim adamları ve diğer uzmanlarla paylaştık. Bilim-kurgu spekülatörlerinin yaydığı korkuların tamamen yersiz olduğuna tanıklık ettik.
‘Tanrı Parçacığı’nın gizemi
“Büyük Hadron Çarpıştırıcısı” insanoğlunun şimdiye kadar gerçekleştirdiği en önemli deney olmaya hazırlanıyor. Bunun için oluşturulan dev tesise “günümüze kadar imal edilen en önemli makine” de deniyor. Burada, evrenin başlangıç noktası olarak kabul edilen büyük patlamadan (Big Bang) çok kısa bir süre sonrasının koşulları laboratuvar ortamında oluşturulacak. En az 10 yıl sürecek deney ve gözlemlerle modern fiziğin günümüze kadar yanıtlayamadığı birçok önemli konu açıklığa kavuşturulacak.
Tesisteki herkes, bu keşiflerin ilk ürünlerinin (cisimlerin neden bir kütlesi olduğunu açıklayacak olan ve Tanrı Parçacığı olarak adlandırılan Higgs parçacığının gözlenmesi gibi) önümüzdeki iki üç yıl içinde alınacağı konusunda son derece umutlu.
CERN’İN İKİNCİ ADAMI ENGELEN:
Önce kendi fizikçi topluluğunuzu oluşturun
20 ülkenin tam üyesi olduğu CERN’in iki numaralı adamı Jos Engelen, Türkiye’nin olası üyeliğiyle ilgili olarak, “Üyelik için 2 önemli unsur var: Bir, o ülkenin bir Avrupa üyesi olması. İki kuruluş bütçesi için gerekli payı ödemesi” dedi. Engelen ülkelerin üye olduklarında CERN’den sağlayacakları katkılar kadar kendilerinin de kuruluşa katkı sağlayacak konumda olması gerektiğini söyledi. Engelen, üstü kapalı bir şekilde üyeliği düşünmeden önce, ülkenin, özellikle parçacık fiziği, nükleer fizik ve astrofizik gibi dallarda kendi bilim adamı topluluğunu oluşturması gerektiği yönünde düşüncesini ifade etti.
30 Türk fizikçi var
İsviçre-Fransa sınırında bulunan CERN’de halihazırda 30 kadar Türk fizikçi değişik laboratuvarlarda hem deneylere katılıyor, hem de doktora veya doktora sonrası bilimsel çalışmalarını tamamlıyor. Ancak Türkiye’nin kuruluşta sadece gözlemci statüsünün bulunması, şimdiye kadar tam üye olmaması Türkiye’nin bilim camiasında büyük heyecan yaratan bu bilimsel çalışmalara daha yakından katılmasını önlüyor.
Eğitimini ABD ve İngiltere’de tamamlayan 28 yaşındaki genç fizikçi Bilge Demirkoz, CERN’in tam zamanlı elemanı; kampusta çeşitli laboratuvarlarda çalışan diğerleriyse süreleri dolunca buradan ayrılacak.
Türkiye’nin en kısa zamanda üyeliğinden yana olan Demirkoz şöyle diyor: “Türkiye’nin önce kendi bilimsel topluluğunu oluşturup sonra buraya gelmesi fikri pek geçerli değil. Çünkü bu süre içinde yeni bilim adamlarının CERN’e gelip uluslararası koşullarda yetişmeleri engelleniyor.”
Demirkoz, “Hazırlıklarımızı tamamlayıp gelelim dersek bu hiçbir zaman olmayacak. Ama fizikçilerimiz buraya daha sık ve iyi koşullarda gelip çalışma yaparsa asıl fizikçi topluluğumuz ondan sonra sağlamlaşacak” diyor.
Dan Brown’un romanına konu oldu
CERN, Dan Brown’un çok satan romanı “Melekler ve Şeytanlar”a da konu oldu.
Romanda, CERN’in başarılı fizikçilerinden Leonardo Vetra cinayete kurban gider. Vetra’nın tek gözü oyulmuş ve göğsü “Illuminati” sembolüyle dağlanmıştır. Ancak CERN’in tek kaybı Vetra değildir. Ünlü fizikçinin son derece tehlikeli buluşu “karşı madde” de çalınmıştır. Cinayeti gizleyen CERN direktörü, Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon’u İsviçre’ye çağırır.
Dr. Vetra’nın kızı Vittoria ile Langdon, Roma sokaklarında, kiliselerde ve katakomplarda soluk soluğa, Illuminati’nin 400 yıllık izini sürerek cinayetleri önlemeye çalışacaklardır.[/flash]