S
senarist081
Bir insan 70 yaşına gelene kadar neredeyse ortalama 6 yılını rüyada geçirmiş ve beyin fonksiyonları sayesinde yaklaşık olarak 150 bin film izlemiş oluyor..
Gördüğümüz bazı rüyalar Oscar ödülünü hak eder, hiç şüphesiz! Heyecan verici kaçıp kovalamacalar, egzotik yerler, tutkulu aşk sahneleri... Bazıları ise siyah-beyaz Fransız filmlerini andırır adeta; karmaşık olayları anlamak için bir altyazı olmasını dilersiniz. İşte böyle, beyin sinemasında her gece değişik filmler oynar durur.
Rüya düşünmenin başka şekli
Yıllar önce beynin yapısını araştıran uzmanlar, bunların çok etkili ama önemsiz bazı nöron patlamaları olduğunu düşünürlerdi. Son yapılan araştırmalara göre ise rüyalar düşünmenin başka bir şekli ve derin anlamlar taşıyorlar. Bu süreçte beyin aktif olarak çalışıyor ve aslında çok önemli işler başarıyor. Kısaca akıl uykuya yatınca, bakalım neler oluyor?
Rüyalar ilham kaynağı olabilir
Lüttich Üniversitesi’nden Belçikalı Nörolog Pierre Maquet’in yaptığı araştırmalarda, beynin rüyadayken bile en az gündüz olduğu kadar aktif çalıştığı tespit edildi. Yalnız geceleri, oyunun kuralları biraz değişiyor tabii. Geceleri, akıl duygulara karışıyor, hayaller ise deneyimlere... Sonuçta, gündüzleri asla aklımıza gelmeyecek çılgın fikirler ve gerçekçi olmayan çözüm yolları yani bilinç durumunda yapmaya asla cesaret edemeyeceğimiz fikirler biz rüyadayken ortaya çıkıyor. Bu yüzden, uyandığımızda hatırladığımız rüyalar bazen mükemmel bir ilham kaynağı olabiliyor.
Yapılan bazı anketlerin sonucunda kadınların yüzde 78’inin rüyalarında ne gördüğünü hatırlamadıkları ortaya çıktı. Ama haftada en az bir-iki kez rüyada görülen resimler hatırlanıyor. Genellikle de hikâyeler yerine geriye sadece hisler kalıyor. Bu konuda Almanya’nın en bilindik rüya araştırmacısı ve Ruhsal Sağlık Merkez Enstitüsünün Uyku Laboratuarı yöneticisi olan Michael Schredl’in yorumu ise şöyle: "Doğanın bir oyunu; bu sayede güne daha az yorgun başlayabiliriz ve rüyalarla gerçekleri birbirinden ayırt edebiliriz."
Milyonlarca resim ve ses
Toparlamak... Araştırmacılar için rüyaların en önemli fonksiyonu budur. Gündüzleri beynimize saniyede milyonlarca resim, ses ve koku girer. "Eğer beynimiz bütün algılananları özümseyebilecek kapasitede olsaydı, o zaman onu yanımızda bir arabanın içinde taşımamız gerekirdi" diyor Amerikalı uyku araştırmacısı Jonathan Wilson.
Duygusal büyüteç etkisi
Uykuya dalmadan önce havada kalan her şey geceleri büyük titizlikle temizlenmeye ve sırayla yerleştirilmeye başlanır. Ön beynimiz, mantıklı aklımızın sığınağı uyumaya başladığı zaman, duyguların ayrıştırıldığı limbik sistemimiz yüksek düzeyde çalışmaya başlar. Ve bir kez daha gün içinde yaşanan keskin olaylar gözden geçirilir: İş arkadaşıyla yaşanan ama gündüz vakti üzerinde fazla düşünülmek istenmeyen tartışma, sevgilinin anlattığı ama çok fazla ilgilenmediğimiz o konu, haftaya gireceğimiz sınav...
İşte bu sayede havada kalan bazı konular ve çok fazla yoğunluğun yaşandığı alanlar üzerinde beyin, geceleri de fazla mesai yapar. "Rüyalar duygusal büyüteçtir" diyor rüya araştırmacısı Michael Schredl. Mantık ve akıl kapatılmıştır. Buna karşılık duygusal dünyamızı daha net görmeye başlar ve iç dünyamızı neyin meşgul ettiğini daha net algılamaya başlarız. Uyku araştırmacıları özellikle âşık ve hamile kadınların daha çok rüya gördüğünü tespit etti. Rüya araştırmacılarının bu konuya ilişkin yorumu ise şöyle: Yoğun duygular gece boyunca tekrar tekrar anımsanır ve bu sayede daha derinlemesine ilişkilendirilir.
Yaralar çabuk sarılıyor...
Hatta bu durum aşk acısında bile yardımcı olur. Amerikalı uyku araştırmacısı Rosalind Cartwright, boşanan kadınların belli bir süre eski kocalarını rüyalarında görmeleri sonucunda boşanma durumunu daha iyi özümsediklerini ortaya çıkardı. Çünkü kızgınlık ve sinir gibi duygular rüya benliği tarafından doyasıya yaşanır ve hazmedilir. Bu da yaraların daha çabuk düzelmesine yardımcı olur.
Kendimizden bile sakladığımız korkularımız...
Hatta bazen gündüzleri kendimize itiraf etmek istemediğimiz korkularımız, kıskançlıklarımız ve nefret duygularımız bile geceleri tekrar ortaya çıkar. Uzmanlara göre kadınlar gün içerisinde birisinden hoşlanmama veya birisini reddetme hissini kabul etmezler. Gün içerisinde yuttukları bir kızgınlık anını veya üzüldükleri bir olay karşısında gülümseyerek cevap verdikleri bir hissi gece boyunca yaşamaya başlarlar.
Birebir çevirisini yapmayın
Sinir bozucu iş arkadaşınızı çileden çıkarabilir, bunu yaparken de kendinizi güçlü ve yara almaz gibi hissedebilirsiniz. Erkek kardeşinizi bir oyunda onun farkında olmadığı bir şekilde kandırabilir ve hiç suçluluk hissine kapılmazsınız. ''Korkunç bir rüyanın bireysel bir korkunçluk olmasını engellemek için rüyaların birebir çevirisini yapmaktan kaçınmak gerekir'' diyor Viyanalı Psikolog Brigitte Holzinger. Rüyada görülen her aldatma olayı, ilişkinin kriz dönemine gireceğine ve her şiddet fantezisi, bir çıkmaza gireceğinizin işareti değildir. Bazen aklımız uyurken etik düşüncelerimiz de uykuya geçebilir. Aslında bu, kendi karanlık taraflarımızı biraz olsun doyasıyla yaşama dürtüsüdür.
Erkekler macera filmleri, kadınlar aşk hikâyeleri görüyor
Yetmiş yaşına gelene kadar neredeyse ortalama 6 yılımızı rüyada geçirmiş ve beyin sinemamızda yaklaşık olarak 150 bin film izlemiş oluruz. Erkekler daha çok macer a filmleri, kadınlar ise kalbi titreten aşk hikâyeleri görürler.
Psikolog Michael Schredl, 40 yıllık rüya protokollerini değerlendirmiş ve karşılaştırmış. Sonuçta karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: Erkekler rüyalarında daha çok seks, agresiflik, rakipler ve diğer erkekleri görürler. Kadınlarda ise cinsiyet konusu biraz daha dengelidir. Kadın rüyalarında en çok sevilenler ise arkadaşlıklar, günlük uğraşlar ve sürprizlerdir.
Kadınların rüyalarını daha net hatırlıyor olmalarının nedenleri de tanıdıkları şeyleri beyinlerinde tutmalarıdır. Erkeklerde de kadınlarda da rüya senaryoları belli bir sürece göre işler. Uykuya daldıktan sonraki ilk saatlerde günlük durumlar görülür: Büro sahneleri ve akşamdan kalma bazı sohbetler gibi... Gecenin ilerleyen saatlerindeyse gerçekler fantastik olan hikâyelerle birleştirilmeye başlanır. Uyanmadan çok kısa önce de rüyalar fotoğraf albümlerine benzemeye başlar; güzel sahneler, duygulu fotoğraflar rengarenk bir şekilde birbirini takip eder.
Korkulu rüyalar uyarı alarmı Korku rüyaları uyarı alarmı da olabilir. Karabasanlar aslında başka şeylere de işaret ediyor olabilir. Örneğin, gerçekte korkulu rüyalardan dolayı adrenalin yükselir ve nefes alıp verme düzeni bozulur
Gördüğümüz bazı rüyalar Oscar ödülünü hak eder, hiç şüphesiz! Heyecan verici kaçıp kovalamacalar, egzotik yerler, tutkulu aşk sahneleri... Bazıları ise siyah-beyaz Fransız filmlerini andırır adeta; karmaşık olayları anlamak için bir altyazı olmasını dilersiniz. İşte böyle, beyin sinemasında her gece değişik filmler oynar durur.
Rüya düşünmenin başka şekli
Yıllar önce beynin yapısını araştıran uzmanlar, bunların çok etkili ama önemsiz bazı nöron patlamaları olduğunu düşünürlerdi. Son yapılan araştırmalara göre ise rüyalar düşünmenin başka bir şekli ve derin anlamlar taşıyorlar. Bu süreçte beyin aktif olarak çalışıyor ve aslında çok önemli işler başarıyor. Kısaca akıl uykuya yatınca, bakalım neler oluyor?
Rüyalar ilham kaynağı olabilir
Lüttich Üniversitesi’nden Belçikalı Nörolog Pierre Maquet’in yaptığı araştırmalarda, beynin rüyadayken bile en az gündüz olduğu kadar aktif çalıştığı tespit edildi. Yalnız geceleri, oyunun kuralları biraz değişiyor tabii. Geceleri, akıl duygulara karışıyor, hayaller ise deneyimlere... Sonuçta, gündüzleri asla aklımıza gelmeyecek çılgın fikirler ve gerçekçi olmayan çözüm yolları yani bilinç durumunda yapmaya asla cesaret edemeyeceğimiz fikirler biz rüyadayken ortaya çıkıyor. Bu yüzden, uyandığımızda hatırladığımız rüyalar bazen mükemmel bir ilham kaynağı olabiliyor.
Yapılan bazı anketlerin sonucunda kadınların yüzde 78’inin rüyalarında ne gördüğünü hatırlamadıkları ortaya çıktı. Ama haftada en az bir-iki kez rüyada görülen resimler hatırlanıyor. Genellikle de hikâyeler yerine geriye sadece hisler kalıyor. Bu konuda Almanya’nın en bilindik rüya araştırmacısı ve Ruhsal Sağlık Merkez Enstitüsünün Uyku Laboratuarı yöneticisi olan Michael Schredl’in yorumu ise şöyle: "Doğanın bir oyunu; bu sayede güne daha az yorgun başlayabiliriz ve rüyalarla gerçekleri birbirinden ayırt edebiliriz."
Milyonlarca resim ve ses
Toparlamak... Araştırmacılar için rüyaların en önemli fonksiyonu budur. Gündüzleri beynimize saniyede milyonlarca resim, ses ve koku girer. "Eğer beynimiz bütün algılananları özümseyebilecek kapasitede olsaydı, o zaman onu yanımızda bir arabanın içinde taşımamız gerekirdi" diyor Amerikalı uyku araştırmacısı Jonathan Wilson.
Duygusal büyüteç etkisi
Uykuya dalmadan önce havada kalan her şey geceleri büyük titizlikle temizlenmeye ve sırayla yerleştirilmeye başlanır. Ön beynimiz, mantıklı aklımızın sığınağı uyumaya başladığı zaman, duyguların ayrıştırıldığı limbik sistemimiz yüksek düzeyde çalışmaya başlar. Ve bir kez daha gün içinde yaşanan keskin olaylar gözden geçirilir: İş arkadaşıyla yaşanan ama gündüz vakti üzerinde fazla düşünülmek istenmeyen tartışma, sevgilinin anlattığı ama çok fazla ilgilenmediğimiz o konu, haftaya gireceğimiz sınav...
İşte bu sayede havada kalan bazı konular ve çok fazla yoğunluğun yaşandığı alanlar üzerinde beyin, geceleri de fazla mesai yapar. "Rüyalar duygusal büyüteçtir" diyor rüya araştırmacısı Michael Schredl. Mantık ve akıl kapatılmıştır. Buna karşılık duygusal dünyamızı daha net görmeye başlar ve iç dünyamızı neyin meşgul ettiğini daha net algılamaya başlarız. Uyku araştırmacıları özellikle âşık ve hamile kadınların daha çok rüya gördüğünü tespit etti. Rüya araştırmacılarının bu konuya ilişkin yorumu ise şöyle: Yoğun duygular gece boyunca tekrar tekrar anımsanır ve bu sayede daha derinlemesine ilişkilendirilir.
Yaralar çabuk sarılıyor...
Hatta bu durum aşk acısında bile yardımcı olur. Amerikalı uyku araştırmacısı Rosalind Cartwright, boşanan kadınların belli bir süre eski kocalarını rüyalarında görmeleri sonucunda boşanma durumunu daha iyi özümsediklerini ortaya çıkardı. Çünkü kızgınlık ve sinir gibi duygular rüya benliği tarafından doyasıya yaşanır ve hazmedilir. Bu da yaraların daha çabuk düzelmesine yardımcı olur.
Kendimizden bile sakladığımız korkularımız...
Hatta bazen gündüzleri kendimize itiraf etmek istemediğimiz korkularımız, kıskançlıklarımız ve nefret duygularımız bile geceleri tekrar ortaya çıkar. Uzmanlara göre kadınlar gün içerisinde birisinden hoşlanmama veya birisini reddetme hissini kabul etmezler. Gün içerisinde yuttukları bir kızgınlık anını veya üzüldükleri bir olay karşısında gülümseyerek cevap verdikleri bir hissi gece boyunca yaşamaya başlarlar.
Birebir çevirisini yapmayın
Sinir bozucu iş arkadaşınızı çileden çıkarabilir, bunu yaparken de kendinizi güçlü ve yara almaz gibi hissedebilirsiniz. Erkek kardeşinizi bir oyunda onun farkında olmadığı bir şekilde kandırabilir ve hiç suçluluk hissine kapılmazsınız. ''Korkunç bir rüyanın bireysel bir korkunçluk olmasını engellemek için rüyaların birebir çevirisini yapmaktan kaçınmak gerekir'' diyor Viyanalı Psikolog Brigitte Holzinger. Rüyada görülen her aldatma olayı, ilişkinin kriz dönemine gireceğine ve her şiddet fantezisi, bir çıkmaza gireceğinizin işareti değildir. Bazen aklımız uyurken etik düşüncelerimiz de uykuya geçebilir. Aslında bu, kendi karanlık taraflarımızı biraz olsun doyasıyla yaşama dürtüsüdür.
Erkekler macera filmleri, kadınlar aşk hikâyeleri görüyor
Yetmiş yaşına gelene kadar neredeyse ortalama 6 yılımızı rüyada geçirmiş ve beyin sinemamızda yaklaşık olarak 150 bin film izlemiş oluruz. Erkekler daha çok macer a filmleri, kadınlar ise kalbi titreten aşk hikâyeleri görürler.
Psikolog Michael Schredl, 40 yıllık rüya protokollerini değerlendirmiş ve karşılaştırmış. Sonuçta karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: Erkekler rüyalarında daha çok seks, agresiflik, rakipler ve diğer erkekleri görürler. Kadınlarda ise cinsiyet konusu biraz daha dengelidir. Kadın rüyalarında en çok sevilenler ise arkadaşlıklar, günlük uğraşlar ve sürprizlerdir.
Kadınların rüyalarını daha net hatırlıyor olmalarının nedenleri de tanıdıkları şeyleri beyinlerinde tutmalarıdır. Erkeklerde de kadınlarda da rüya senaryoları belli bir sürece göre işler. Uykuya daldıktan sonraki ilk saatlerde günlük durumlar görülür: Büro sahneleri ve akşamdan kalma bazı sohbetler gibi... Gecenin ilerleyen saatlerindeyse gerçekler fantastik olan hikâyelerle birleştirilmeye başlanır. Uyanmadan çok kısa önce de rüyalar fotoğraf albümlerine benzemeye başlar; güzel sahneler, duygulu fotoğraflar rengarenk bir şekilde birbirini takip eder.
Korkulu rüyalar uyarı alarmı Korku rüyaları uyarı alarmı da olabilir. Karabasanlar aslında başka şeylere de işaret ediyor olabilir. Örneğin, gerçekte korkulu rüyalardan dolayı adrenalin yükselir ve nefes alıp verme düzeni bozulur