Ben kuruntu mu yapıyorum ?? (Bakarsanız sevinirim) :)

  • Konbuyu başlatan charbydis
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde charbydis tarafından oluşturulan Ben kuruntu mu yapıyorum ?? (Bakarsanız sevinirim) :) başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,214 kez görüntülenmiş, 20 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Ben kuruntu mu yapıyorum ?? (Bakarsanız sevinirim) :)
Konbuyu başlatan charbydis
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan charbydis
C

charbydis

Kullanıcı
5 Kas 2011
En iyi cevaplar
0
0
Öncelikle herkese merhaba,

Ben bu sitenin yenisiyim ve saçma sapan olduğunu bildiğim bir sebepten dolayı bu siteye üye oldum.Yanlış anlamayın siteye bir şey demiyorum aslında kendime kızıyorum.
Daha küçük olmama rağmen (yaş 16) başımdan iğrenç bir aşk deneyimi geçti.Bitmesinin üstünden 1,5 sene geçmesine rağmen 7 sene sürdüğü için yeni yeni kendime geliyorum.Ve bu kendine geliş aşamasında da hata yapmaya devam ediyorum...
Neyse lafı daha fazla dolandırmak istemiyorum: Okulumda benden 1 yaş büyük bir çocuk var.Bu çocuk sebebini bilmediğim bir nedenden dolayı sürekli bana bakıyor ya da bana öyle geliyor ???
  Çocuğun bakışları... O kadar derin ki,çok anlamlı, biraz ürkütücü ama çooo..k güzell .s.s
Bazı erkek arkadaşlarıma bir erkeğin bir kıza böyle bakma sebebini sordum "kafayı sana takmıştır,dikkat et" felan dediler.Gün geçtikçe bende çocuğa bakar oldum.Bakarken kendimi öyle kötü hissediyorum ki,çok kasılıyorum.Mesela kaşlarım istem dışı çatılıyor... Ya da aniden sinirlenip kendi kendime söylenmeye başlıyorum.
  Birkaç gün önce koridorda önümden yürüyordu arkasına döndü baktı ve gördü beni sonra merdivenin yanına kadar gitti ve bekledi.Zil çaldığı için bende sınıfa çıkıyordum ve mecburen yanından geçmek zorundaydım.Geçtimde daha doğrusu uçtummm :( Önümde 10-15 kişi olduğu için merdivenin önüne gelince bende beklemek zorunda kaldım o sırada telefonuyla oynuyordu,kafasını kaldırıp bana baktı bende o anda refleks olarak  ona baktım.Offf keşke bakmasaydım.Daha sonra merdivenlerden çıkmaya başladım merdivenin dönemecinde bakışlarım malesehef aşağı doğru kaydı ve onu kafasını kaldırmış bir şekilde bana bakarken buldum.Biliyorum tabii ki tesadüf olabilir.Ama sadece bu değil.Bir gün içinde bunun gibi olayı 3-4 kez yaşıyorum.
8,5 sene önce yaptığım hatayı tekrar yapmak istemiyorum.Ama ben ne zaman kendime "tamam,kesinlikle daha bakmayacağım" desem o gün bir şey oluyor ve ben yine bakıyorum.Geçen gün arkadaşlarımla kantinde oturuyorduk.10 metre ilerimizdeki masada da onlar oturuyordu ama görüş alanımda değildi.
Masada oturan arkadaşım sandığım bir kızda aynı çocuğun kendisine baktığını savunuyor ve tabii ki bana baktığından haberdar değil.Neyse daha sonra masada oturan bir diğer arkadaşımız ismi lazım olmayan kişinin sırf bizim masaya bakmak için kalkıp pencereyi kapattığını söyledi.Ama arkadaşım sandığım kıza moral vermek için yaptı bunu diyebilirim.Çünkü kız o kadar kendine güvenli bir şekilde söylüyor ki kendisine baktığını görmeniz lazım.Sonradan biz kalktık üst kata çıktık ve o çocukla arkadaşları da üst kata çıktılar.Sebepsiz yere önümüzden geçtiler birkaç saniye orada oyalanıp tekrar geri döndüler.
Ve ben bu olayı da anlayabilmiş değilim.Kızın demesine göre okulun başından beri o çocuk sürekli kıza kendini göstermeye çalışıyor.Yani olmayacak şey değil tabii ki de; erkek milleti her şeyi yapabilir.Neyse örneklere devam ediyorum.Geçen gün bir arkadaşımın yanına çıktım.Arkadaşımın sınıfıyla onun sınıfı aynı katta.O kendi sınıfına gidiyordu ve beni gördü hızlı bir şekilde yürüyerek önümden geçti ve arkadaşımın sınıfının önündeki kızlarla konuşmaya başladı daha sonra tekrardan geldiği hızda geri yürüdü ve sınıfına girdi.Bundan yaklaşık bir hafta önce ben yine onların katına çıktım merdivenin dönemecini döndüm ve onu gördüm oda merdivene doğru yönelmişti ama beni görünce merdivenin zıttı yönündeki sınıf kapısına yöneldi ve orda kapı koluyla oynamaya başladı.Bende arkadaşıma bir şey söyledim ve geldiğim merdivenden inerek aşağı kata indim.Sonra koridorun diğer köşesine kadar gittim.Geri döndüğümde o çocuk bizim sınıfın önünde bizim sınıftan bir kızla şakalaşıyordu ama bir görseniz tam kapının girişinde,sınıfa girmek için mecburen yanlarından geçtim.Diğer bir olay: Biz kantinde oturuyorduk önümüzdeki masada da birileri vardı ve onun arkasındaki masa boştu.Gitti o boş olan masaya tam karşıma gelecek şekilde oturdu.Ve yine benim anlayamadığım bir şekilde iğne deliği kadar küçük bir alandan bana baktı.Offf anlattıkça iyice gıcık olmaya başladım . Şu anda aklıma gelen diğer bir olay ise şu :Ben wc den çıktım ve karşıdaki sınıftan da o ve arkadaşı çıktı ben hızlıca yürüyerek yanlarından geçerken o arkadaşına “gel gel “ dedi ve önümden geçerek kantine gitti.Bizim kantinin iki kapısı var.İşte o ve arkadaşı bir kapısından çıktı aradan 2 saniye geçmeden tekrar o kapıdan içeri girdi ve o kalabalığın arasından bana baktı.İster istemez bende baktım   Sonra o kantin sırasında bir kızla konuşurken arkadaşı onun yanından ayrıldı ve benim 1-1,5 metre önümde dikilip bana bakmaya başladı.Bende o sırada bir arkadaşımla konuşuyordum.O sırada kafamı kaldırıp ona baktım,onun arkadaşı ona baktığımı gördü ve daha sonra arkadaşı onun yanına gitti.Zil çaldı,önümden geçip sınıflarına gittiler.
Eveeeet arkadaşlar,yorumlarınızı bekliyorum.Bu konuda deneyimli olan kişiler;bana akıl verin.
Lütfeenn 
 
M

M

Kullanıcı
31 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
böyle boş şeylere hiç kafanı takma eğer beni seviyor mu diyedüşünüyorsan elbette bi şekilde açılırdı.Anlayamadım senın ne hissettiğini de diğer kız arkadaşından bahsettiğinde kıskanıyor gibisin gıcık oluyorum diyosun  ??? Kestirip atmak gerekir mi bilemiyorum yaşın da genç güzel güzel çalış derslerine üniversitede bulursun iyisini çocuk daha anlattığına göre :)
 
C

charbydis

Kullanıcı
5 Kas 2011
En iyi cevaplar
0
0
Yoo aslında beni sevdiğini düşünmüyorum :-\ ,sadece ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum  ???  Ayrıca o kızıda kıskanmıyorum  :)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
charbydis' Alıntı:
Öncelikle herkese merhaba,
Ben bu sitenin yenisiyim ve saçma sapan olduğunu bildiğim bir sebepten dolayı bu siteye üye oldum.
Sevgili charbydis...
Belki sana saçma gelebilir ama www.kendinigelistir.com' da aramızda olmak sana çok şey katacak bunun garantisini ben veriyorum..
Ahh bu çocukluk ne kadar masumsunuz?
Oysa hayatı tanıdıkça insanların ne kadar acımasız olduğunu anlayacaksınız..
Büyüdükçe bakışlarınız daha net olacak ve gerçekleri anında görebilecek...
Bu tür teferruatlara takılmanın ne kadar gereksiz bir zaman kaybı olduğunun farkına varacaksınız...
Basit bir bakışmayı bu kadar detaylı anlatabildiğine göre akıllı ve zeki bir genç olduğunu düşünüyorum...Ama bu yeteneğini butür  basit aşk maceraları ile heba etmeni istemiyorum...sözümü dinlediğin taktirde kazanan sen olacaksın inan ve güven bana .
Daha yolun başındasın ..
Gerçek kimliğinin oluşması için önce kendi ayaklarının üzerinde durabilmen gerekiyor..Bunun içinse okuluna derslerine yoğunlaşmanı öneriyorum...
Bağımlılık yapmışsa eğer aşk gözünüzü kör eder...
Oysa sevgi emek ister...
Yaşayarak Öğrenilirmiş...Emek,vazgeçmeyecek kadar,ama ÖZGÜR bırakacak sevmekmiş!
Başarılarının daim olması dileğiyle...
 
G

gozdersen

Kullanıcı
5 Ağu 2011
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Aşk acısı 2 yıl sürer diyor psikoterapist Ferhan Özenen ve ekliyor; gerçek aşk 3 yıldan sonra başlar.

gün geçtikçe, karşınızdakinden daha fazla bir şeyler beklediğimiz, daha çok bir şeyler vermek istediğimiz; yüreğimizi pır pır ettiren, aklımızı çelen karışık süreç... Ve "istediğimiz gibi" gelişmediğinde de bizi acılara boğan... Fakat sanırım, aşk ve aşk acısına dair soru işaretlerinizi bu röportaj cevaplayacak... Ha, bir de unutmadan; "Her ilişki bir alışveriştir ve pazarlığa tabiidir." Pazarlığınızı iyi yapın!

Önce, aşkın tanımını yaparak başlayalım mı?

Danışanlarımla çalışırken de fark ediyorum; aşk ve sevgi tanımları Türk dilinde birbirlerinden ayrılıyor. Oysa başka dillerde ayılmıyor. Bizdeki tanımına göre sevgi, biraz daha durmuş oturmuş bir şey; aşk ise insana heyecan veren, yüreğini hoplatan bir duygu... Öte yandan Eric Fromm, "Olgun olan sevgiyle, olgun olmayan sevgi" arasında çok büyük fark var, der. Sanki bizim, ergen aşkı dediğimiz, olgun olmayan şeye toplumumuzda aşk deniyor. Yani, birine duyulan heyecana, gizeme, bilinmezliğe ve cinsel olarak ten çekimine aşk deniyor.

Ten çekimi nedir ki? Sürekli kimyasal olduğu söyleniyor; tenim çekti, tenim çekmedi deniyor.

Ten çekimi kimyasal olabilir, işin o tarafını bilmiyorum, organikçi değilim. Ama çalıştıkça fark ediyorum ki, insanın teninin çekmediği insanlar, her zaman gerçekten teninin çekmediği insanlar olmuyor! İlişki kurmaya korkan insanlar, karşıdaki insanda gerçekten ilişki kurma potansiyeli buldukları zamanlarda bunu, "Tenim çekmedi" şeklinde açıklayabiliyorlar. Onun için, bunlar hep çok karışık kavramlar...

Aşk acısı da çok karışık bir kavram aslında...

Evet, mesela aşk, birine karşı duyduğun aşırı heyecan ve gizem mi? Çünkü aşkta, aşık olunacak kişide şu özellikler olmalı şeklinde, kafanda kurduğun özellikleri karşı tarafa projekte etme, yansıtma var. Örneğin; çok güzel birini mi istiyorsun, onun çok güzel olduğunu düşünüyorsun... Ama olgun sevgi başka bir şey. Bu noktada söz edilen, aşk acısı mı, ayrılık acısı mı? Çünkü ikisi arasında çok fark var. Aşk acısında, özlem ve ulaşamama var. Sanki bizim, "mazoşizm" dediğimiz şey var. Özellikle Türk kültüründe... Veya kadın olmanın getirdiği bir şey. Çünkü özellikle kadınları, aşk acısı çekerken görüyoruz. Ya da erkekler bunu daha az itiraf ediyorlar. Sonuçta, elle tutulmayan, gözle görülmeyen, ilişki haline gelmemiş bir aşkı, daha çok kadınların yaşadıklarını gözlüyorum. Dolayısıyla, aşk acısında birini beğenmek ama onu elde edememek, ulaşamamak var. Oysa, buna hiçbir şekilde aşk denilemez! Ancak kişinin kendi kafasındaki şeyin acısıdır bu...

ACILAR ANCAK YASLA BİTER!

- Aşk acısı nedir? Aşk acısı için, ortada bir ilişki olması ve bu ilişkinin bir şekilde bitmesi, yani ayrılık acısı olması gerektiğini söylüyorsunuz?Aslında aşk, sevgi acısı dediğimiz şey, yaşanmışlığın acısıdır. Birini beğenip, olmayınca da onun acısını çekmek değil; bu kadar irrasyonel bir acı olamaz. Öte yandan sevdiğimiz kişiyi kaybettiğimizde de acı çekmeden olmaz! Herkes bunu değişik şekillerde yaşar. Ama, yaşanmışlık olmadan, karşındaki insanla bir ilişkin, bir alıp verdiğin olmadan, bunun acısını çekmek, olacak şey değil. Aksi taktirde bu, acı çekmekten zevk almak anlamına geliyor. Ya da hırs olabilir, başarısızlığın acısı olabilir. Yoksa, ortada bir ilişki olmadan ya da 2-3 aylık bir ilişkinin bitmesiyle duyulan acıyı, ayrılık acısı olarak açıklamak bizim bilimimizde mümkün değil.

- Bu taktirde, ayrılık acısını biraz daha açalım...

Ayrılık acısı, nesne kaybıdır. Kayıp da her zaman acı verir, travma getirir. Ve yaşanan kaybın arkasından muhakkak yas tutulması gerekir. Bu da tedaviyle birlikte 1,5 - 2 sene gibi bir süreyi kapsar. Tedavisiz... Bilemiyorum süresini... Ama yas tutulmadığı zaman, gerçek anlamda başka ilişkilere geçilemiyor. Çünkü acılar ancak yasla biter.


- Bu noktada, yas döneminde ilişkiyi kafada halletmiş olmak, ilişkiyle ilgili pazarlığımızı da yapmış olmak var değil mi?

Tabii... Ama herkes bunu yapamayabilir. Yaşanan ilişkinin, geçmişte hangi ilişkiye tekabül ettiğini bulmuş olmayabilir. Yine de en azından, o insanın senin için ne anlama geldiğini, onu kaybetmekle ne kaybetmiş olduğunu; kayıp duygusundaki esas nedeninin o kişiyi kaybetmek mi, yoksa sana yakın olan herhangi bir nesneyi kaybetmek mi olduğunun cevapları verilirse iyi olur. Yani, acı çekmenin nedeni, "Yalnızlıktan korkuyor olmak mı, yoksa o kişinin hayatındaki değeri mi?" gibi sorular cevaplanmalı.

KAÇINCI DERECEDEN AŞK ACISI?

- Ayrılık acısı sanıp da çektiğimiz acı ya da acılar gerçekte neler? Ayrılık acılarının da dereceleri var mı?

Var. Çünkü her türlü ayrılık bir travma. Örneğin, ilk ayrılık doğumla gerçekleşiyor. Sonra ilk 2 yaştan sonra, bireyselleşmeyle birlikte anneden uzaklaşma var ki, bu noktada anneyle ilişkimizin ne kadar güvenli olduğu çok önemli. Yani, çocuk arkasını dönüp baktığında anne orada mı, güven ilişkisi sağlanmış mı? İkinci ergenlik döneminde bu kriz tekrarlanır. Ayrıca, ailede babanın rolü önemli; erkek çocuk için de kız çocuk için de. Anne babayı ne kadar önemsiyor? Anne, bir erkekle babayla tamamlanmak ihtiyacını duyan bir anne mi? Çünkü böyle bir ihtiyaç duymadığı zaman, sağlıksız ilişkiler ortaya çıkıyor. Ve bu tür sağlıksız ilişkiler içinde yetişen kişiler, flörtlerinde elde etme hırsı içinde olan, elde ettiği anda da karşısındakini değersiz bulan kişiler oluyor. Dolayısıyla, 0-2 yaş arasında kurduğumuz ilişkiler, hayat boyu kurduğumuz ve kuramadığımız tüm ilişkileri; ayrılıklarımızı, kayıplarımızda duyduğumuz acının derecesini etkiliyor.

- Bir de, yine aşkın kimyası teorisine göre, aşk-evlilik 3 senede biter deniyor. Bu takdirde, en geç 3 senede bir yeni aşklar mı yaşamak durumundayız?

Hayır, aslında tam tersi, sevgi gün geçtikçe çoğalması, yeşermesi gereken bir şey. Çünkü sevgide tamamlanma ve tamamen bir bilinçaltı seçim var. Hiçbir karşı cins seçimi tesadüf değil! Yani, seçtiğin insan, mutlaka senin birtakım bilinçaltı ihtiyaçlarına karşılık veren bir insandır. Bu, erkek için de böyle, kadın için de böyle. Onun için de sevgi, birliktelik gittikçe yeşermesi, hoşlaşması, gittikçe artan olması gereken bir süreç. Sevgi, aşk nasıl 3 senede biter?

Fakat psikolojide "attachment" sevgiyle bağlı teorisi var. Ve bu teori; "Çocuk 3 sene içinde annesine güvenmeyi öğrenir" diyor. 3 sene sonra, eğer çocuk annesiyle güvenli bir ilişki kurabilmişse, çıkıp gider; yani anneye bağımlı olmaz, bağlı olur. Ama o 3 sene boyunca da hep, "Anneye güveneyim mi, güvenmeyeyim mi?" tereddüdünü yaşar, "Bırakır mı, acaba beni bırakmaz mı?" gibi... Sanırım, aşkın kimyası 3 senede bitiyor, diye ortaya atılan da bu 3 sene... Çünkü aşk ilişkisinde de ilk 3 sene, yüreği pır pır ettiren, soru işaretlerinin bol olduğu bir dönemdir.

GERÇEK AŞK; 3 SENE SONRA BAŞLAR!

Peki, ya 3 sene sonra, aşk ilişkisinde de tıpkı anne-çocuk ilişkisinde olduğu gibi rahatlıyor muyuz?

Eğer güven ilişkisi kurabilirsek evet... Karşımızdaki insanın sevgisine, ilgisine güvenirsek, o pır pır hali bitiyor. Ve bize de, sanki aşkımız sona ermiş gibi geliyor.

- Oysa, tam da bu sırada gerçek anlamda ilişki başlıyor?..

Kesinlikle... Bazı teorisyenlerin "ikinci dönem" diye adlandırdıkları, ilişki başlıyor. Ve ilişkilerin esas zamanı ikinci dönemdir. Çünkü insanlar birbirlerinin gerçeklerini görürler; projeksiyonlar, heyecanlar, bırakır mı, bırakmaz durumları biter. Gerçek bir sevgi ilişkisi ve gerçek bir alışveriş başlar. Çünkü artık, karşındakini olumlu ve olumsuz yönleriyle olduğu gibi kabul etme vardır. Fakat sadece ikinci döneme geçip, tamam aşk bitti deyip, ayrılmalar yaşanmıyor. Karşındakinin olumsuz yönlerini gördüğünde de gitmeler oluyor. Hiçbir insan mükemmel değil. Ya da gerçek ilişki, gerçek sevgi, gerçek güven istemiyorlar; ondan ayrılıyorlar sevgililerinden ikinci döneme geçildiğinde... Ama tabii o anda, bunun pek farkında olmayabilirler. Gerçek sevgiyi bilmiyor, ilişki içinde olmaya katlanamıyor veya sevilmeyi hak ettiklerini düşünmüyor da olabilirler.

DELER DE GEÇER!"

- Ayrılık acısı nasıl geçer?

Geçmez! Ya da, "Deler de geçer" diyeyim. Nietzsche in bir lafı vardır: "Acılar insanı büyütür, ölmezsek büyürüz." Ama çaresi yok, doğum acıyla-travmayla başlıyor ve ondan sonra hayat boyu çok çeşitli travmalar, acılar yaşıyoruz. Bir yerde, büyümek için acıyı da tecrübe olarak yaşamamız gerekiyor. Acı yetmez... Ayrılık acısında da, çocukken hiç elimizde olmayan tecrübeye bağlı olarak; gerek yataklara düşüren depresyonlar halinde, gerekse daha hafif acılar yaşıyoruz. Bu nedenle, acıyı geçirmeye çalışmaktansa, acıyı yaşamak gerekiyor. İlişki sonrası yaşanan acı, iki sene içinde geçer, diyebilirim.


- İlişki içinde de aşk acısı çekilir mi?
İlişki içinde aşk acısı yaşayan insan çok fazla. Bir kere sürekli kaybetme korkusu var, panik var, bağımlılık var, başkalarına duyduğun kızgınlıkları o kişiye projekte etme var, ilişki içinde olmaktan korkma var ki bu da ilişkinin sona ermesinden korkmadır, ilişkiyi hak etmediğini düşünerek ilişkiyi sabote etme var; bütün bunlar hep acı, ilişki acısı...


ERKEK KAÇAN KADIN SEVMEZ!

- İlişki içinde acı çekmemeleri için çiftlere neler öneriyorsunuz?

Eş terapilerinde yaptığımız, iletişimlerini düzeltmek. İletişimde de, açıklık önemli. Doğru bir iletişim kurabilmek için, önce kendini tanımak, kendine karşı samimi olmak gerekiyor. Bir de çiftler oyundan bahsediyor. İlişkiler, sürekli bir oyun içinde yürütülmeye çalışılıyor. Fakat bir ilişkide oyun olduğu sürece, o ilişki bitmeye mahkumdur! Yanlış bir kanı da, sanki kendini teslim etmezsen, sevdiğini söylemezsen, kendini açık etmezsen, karşındaki peşinde koşar şeklinde... Doğru koşar, fakat o insanla ilişki kurulmaz! Karşınızdaki, kaçma-kovalama oyunu peşindeyse sürekli kaçmak zorundasın, çünkü yakalandığın anda olay biter. Sürekli kaçmak istiyorsan, böyle bir ilişkiye girersin. Örneğin, erkekler kaçan kadın sever, denir. Hayır! Kovalamayı seven erkek, kaçan kadın sever! Gerçek bir ilişki isteyen insan, tam tersine karşısındaki insanın kendisini sevmesini, teslim olmasını, ona güvenmeyi ister.


- Öyleyse, olgun sevginin, gerçek bir ilişkinin tanımı nedir?

Olgun sevgi için cinsel heyecanın yanı sıra, şefkat gerekiyor, özdeşleşme yani empati kurmak gerekiyor. İlişkiye ve sevilen kişiye kendini adamak gerekiyor. Kendini adama, köle olma anlamında değil; kendini sunmak, teslim olmak anlamında... İdealizasyon gerekiyor; onu idealize etmek ama olgun formda çünkü idealizasyonun çok çeşitli formları var. Onu görmeden idealize etmek değil. Kişiyi her yönüyle, olumsuzluklarını da bilerek idealize etmek; yani onun bir şeyine hayran olmak. Ve karşımızdakini özgür bir birey olarak kabul etmek... Sonuçta, günlük hayatta yapılan klasik sevgi tanımıyla, olgun sevgi tanımı birbirinden çok farklı. Sağlıklı ve mutlu bir ilişki için, olgun sevgi şart


 
D

deli

Kullanıcı
10 Mar 2010
En iyi cevaplar
0
0
�stanbul
Merhaba charbydis :)

Anlattıklarını anladığıma göre şu an herşey gayet yolunda akıl verilecek hiçbirşey yok,senin tavırlarında çok doğal :)

Herşey gayet olağan;inan ders zili çaldığında hocanın içeri girip ders anlatması bile daha ilginçtir aslında:)

Mesela sevmediğim bir derste ders başlarken hocayı dikkatle dinle,o çocuğun sana bakışlarındaki dikkat mi daha ağır,yoksa hocanın sana anlatma gayretimi :)

Başarılar.:)

 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Belliki sözlerimiz fazlaca muhatap alınmamış aşk acısı fena yakmış :)
Ne söylesem boşa gider sustum .!
 
C

charbydis

Kullanıcı
5 Kas 2011
En iyi cevaplar
0
0
Cevap veren herkese çoook teşekkür ediyorum.İnanın bunu buraya yazarken o kadar tereddüt ettim ki... Çünkü onu buraya yazmak bile onu önemsediğimi bana hissettirdi.Bu yazının çok saçma olduğunu düşünmüştüm ama bir yandan da yorumlarınızı çok merak ediyordum."gozdersen" adlı arkadaşımızın yazdıkları beni biraz korkuttu; yani benim durumum bu kadar ciddi mi??? Bunun yanında "crt" adlı arkadaşım, inan sözlerin fazlaca muhatap alındı  :). Ve son olarakda "deli" adlı arkadaşıma başarı dileklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum  :)
 
Z

zeynepbegüm

Kullanıcı
9 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Anlayamadigim uzun süren asklar bu kadar erken yasta mi basliyor.O yastaki cocuklar ya annesine ya babasina ya ögretmenine asiktir)
 
C

charbydis

Kullanıcı
5 Kas 2011
En iyi cevaplar
0
0
Benimki farkıydı... Eğer sana "aşık" demesi çok tuhaf geliyorsa "alışkanlık" diyebilirsin  :-\ yanii hemen hemen  ;)
 
Z

zeynepbegüm

Kullanıcı
9 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Evet bir sayisalci olarak hesap yapmam cok vakit almadi))
 
E

eniseoz

Kullanıcı
27 Eyl 2010
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Yaşadıklarını nekadar güzel anlatmışsın sevgili charbydis :)

Beni de lise zamanlarıma götürdün desem yalan olmaz gerçekten okadar masum ve saf duyguların var ki bunu yazında hissettirebilmişsin bu duyguların tadını çıkart bırak adı ne olursa olsun ister aşk ister alışkanlık ister kıskançlık hiç farketmez sen ne yaşadığına ne hissettiğine bak yaşın henüz çok ufak biliyorum belki bunu söylemem senin pek hoşuna gitmiycek ama :) Herzaman bukadar saf ve temiz olamıyoruz malesef yaş ilerledikçe daha iyi anlıycaksın yaşadıkça olgunlaşıyoruz yeterki az hata yapmaya çalış çünkü hepimiz o okul sıralarından bir defa geçiyoruz.
Geleceğine güzel yön ver.. Keşkesiz bir hayat diliyorum sana... ;)
 
C

charbydis

Kullanıcı
5 Kas 2011
En iyi cevaplar
0
0
teşekkür ederim,İnşallah keşkesiz geçer  :)
 
G

gozdersen

Kullanıcı
5 Ağu 2011
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Selam,
Korkutması için paylaşmamıştım, sadece farklı bakış açılarından değerlendirmek gerekir bazen olayları:)
Yazdıkların beni de lise yıllarıma götürmüştü ve şimdi o zamanki olayları hatırlarken çok keyif aldım.
Hayatımızda keşkeler oluyor çünkü bazı zamanlarda bazıolayları yaşamamız gerekiyor ama önemli olan keşkelerimizi mümkün olduğunca azaltmak;-)
Selamlar
 
O

olası

Kullanıcı
10 Ara 2011
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
merhaba bence sen şimdilik bu işleri boşver otur sınavlara çalış biliyorum söylemesi kolay ama yarın bi gün bunlarla uğraştığın için bile kendine gülüp geçeceksin ki ni tekim hep öyle olmuştur hayat kısa kafanı meşgul edeceğin egit sor en kötü rezil olursun sonra geçer gider en azından rahatlarsın dahabaşka bişi olmaz hem eğlencelid eolur sonra vay be dersin yap ve bana yaz olurmu şeker
 
S

shrewd_ua

Kullanıcı
15 Tem 2009
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
www.facebook.com
crt' Alıntı:
Sevgili charbydis...
Belki sana saçma gelebilir ama www.kendinigelistir.com' da aramızda olmak sana çok şey katacak bunun garantisini ben veriyorum..
Ahh bu çocukluk ne kadar masumsunuz?
Oysa hayatı tanıdıkça insanların ne kadar acımasız olduğunu anlayacaksınız..
Büyüdükçe bakışlarınız daha net olacak ve gerçekleri anında görebilecek...
Bu tür teferruatlara takılmanın ne kadar gereksiz bir zaman kaybı olduğunun farkına varacaksınız...
Basit bir bakışmayı bu kadar detaylı anlatabildiğine göre akıllı ve zeki bir genç olduğunu düşünüyorum...Ama bu yeteneğini butür  basit aşk maceraları ile heba etmeni istemiyorum...sözümü dinlediğin taktirde kazanan sen olacaksın inan ve güven bana .
Daha yolun başındasın ..
Gerçek kimliğinin oluşması için önce kendi ayaklarının üzerinde durabilmen gerekiyor..Bunun içinse okuluna derslerine yoğunlaşmanı öneriyorum...
Bağımlılık yapmışsa eğer aşk gözünüzü kör eder...
Oysa sevgi emek ister...
Yaşayarak Öğrenilirmiş...Emek,vazgeçmeyecek kadar,ama ÖZGÜR bırakacak sevmekmiş!
Başarılarının daim olması dileğiyle...
Evet buna başından sonuna kadar katılıyorum. :)
 
O

olası

Kullanıcı
10 Ara 2011
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
bende katılıyorum aslında hepimiz aynı şeyi söylüyoruz
 
C

charbydis

Kullanıcı
5 Kas 2011
En iyi cevaplar
0
0
Bu yazıyı yazalı 3,5 aydan fazla olmuş.Bu zaman içerisinde bir sürü şey oldu :) Ama onla ilgili değil,artık onla fazla uğraşmamaya çalışıyorum.Ama bazı şeyler benimde elimde değil.Onun en iyi arkadaşıyla benim en iyi arkadaşlarımdan birisi çıkmaya başladı  :-\ Ve benim arkadaşım çok utangaç,bizi sürekli yanında istiyor,bırakıp gidemiyorumda o zaman dikkat çekicek çünkü... Ve o da çoğu zaman arkadaşının yanında oluyo  :-[ Ya nasıl anlatıyım,bilemiyorum ki! 1 hafta önce felan ben, arkadaşım ve sevgilisi yani onun arkadaşı bi masada oturuyoduk,beni görünce masaya gelmedi,ben masadan kalkınca masaya gitti oturdu.Ama son 1-2 gündür benden kaçmıyo... Çok tuhaf biri yaa,resmen dengesiz.Birazda iyi şeylerden bahsediyim:korktuğum ve korktuğunuz gibi bu dengesiz insan derslerime etki etmedi,teşekkür aldım ama ortalaması geçen seneye göre biraz düşüktü  :-\ ama söz verdim anneme bu dönem takdirr  :)
 
O

olası

Kullanıcı
10 Ara 2011
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
bakalım hayırlısuı olsun inşallah aferi bu arada sana inşalllah taktir olur ben yine söylüyorum bu durumlarlaartık çok fazla ilgilenme bence sana şöyle bi örnek vereyim bi kasa elma var içi tümden çürük elmayla dolu bi tane sağlam elma var şimdi sırf o sağlam elmayı bulmak için o bi kasa çürük elmayı yesen ne olur KUSARSIN öyle değilmi ve o muhteşem sapasağlam elmayı yiyemezsin öyle değilmi hatta onunda çürük olduğunu düşünür inanamazsın bence şimdiden mideni bulandırma için dışın tertemiz kalsın o sağlam elmaya yer bırak olurmu şeker  ;) :bilgeadam
 
Üst