G
GulsahToptas
Kullanıcı
Bir sabah kendimden kendime bir sesle uyandım, horluyormuydum ne? Evet evet öyle olmalıydı… Nefes almakta güçlük çekiyordum hemde kendimi sağlıklı hissettiğim bir dönemde.
Gürültüyle cıkan nefesimin sesi bana bedenimle ilgili bir farkındalık yaratmıştı. Neredeyse hiç horlamayan ben artık bedenimde biriktirdiğim fazla kilolarımdan ötürü horlar olmuştum. Bu tabi ki herkes için geçerli bir neden olamazdı ama benim için böyleydi. “ Nefes almakta zorlanmaktaydım…”
O anda beni en çok etkileyenin “Bedenimde biriktirdiğim fazla kilolarım” olmuştu. Buna neden ihtiyaç duymuştum? Aslında neleri biriktirmeye çalışıyordum? Bedenim şu anki durumuyla bana bir şey mi anlatmaya çalışıyordu? Bir mesajı vardı bana vermek istediği ama neydi?
Şüphesiz herkesin kilolu olması için bir sürü nedeni vardır. Kimilerinde beden kimyası değişime uğramıştır, iyileştirme sürecinde dışardan alınan yardımlar, ilaç vs istemsizce kilo oluşumuna neden olmuştur. Bu durum iyileşme süreci tamamlandığında biter.
Ancak benim içinde bulunduğum durum hiç te öyle değildi. Sağlıklıyken kilo almaya başlamıştım ve bu birikim tamamen benim içsel düşünce yapımın bana yarattıklarıydı.
Bir doktor arkadaşım şöyle derdi “Her zaman çok yemek yiyen kilo almaz ancak her kilo alan mutlaka yiyordur.” Galiba ben bu kategoriye giriyordum. Nedense son günlerde yediklerimden keyif almaya başlamıştım.
İçinde bulunduğum ruh halinin beni rahatsız etmeye başladığını farkettim. Artık giydiğimi yakıştıramaz, gittiğim yerlerde de kendimle meşgul olmaktan zevk alamaz olmuştum ve giderek sosyallikten uzaklaşıp kendi içime dönmüştüm. Orada beni benden başka kimse rahatsız edemezdi. Ama beni asıl rahatsız edenin de ben olduğumu algıladım. Anladım ki kendimi, gerçeğimi inkar etmekteyim ve kendimi yadsımaktayım.
Sonuç: Bu duruma bir son vermek! Rejim yapma kararını aldım…
Rejim yapma kararı aldıgım süreç içerisinde kendimi gözlemledim. Kendim derken tabiki zihnimden sözetmekteyim. Sürekli konuşan zihnimden. İçerden yada dışardan aldığı her sinyali değerlendiren zihnimden.
Rejim yapma isteğimin nedenleri vardı. Güzel bir bedene sahip olmak. Yani beğenilmek ! Ve var olabilmek! Anladım ki bunlara sahip olmaya ihtiyacım var ve ben yaşamımda her an bana fazla kilolalarımı farkedecek deneyimlere çekiliyorum. Diğer taraftan zihnim; o da ne kadar çirkin olduğumu söyleyip duruyor. Hatta bazen daha da ileri gidiyor ve “iğrençsin” bile diyebiliyor. İnanması pek mümkün değil değil mi. ? İnsan kendisine nasıl iğrenç diyebilir. Bilinçli aklımızla bunu asla demeyiz ama görüyorum ki bu kez zihnime bilinçaltım eşlik ediyor. Konuşan o. Zatialileri rahatsız olmuş besbelli. Bana iğrençsin derken ne demek istiyor ? Galiba zayıfla demek istiyor. Peki ben ne anlıyorum “berbatım”. O halde bir çelişki yok mu? Bilinçaltımın ifadesi ile bilinçli aklımın ifadesi hiç örtüşmüyor. Yani algı filtrem farklı çalışıyor. Peki bunu niye yapıyorum ? Ya da nasıl yapıyorum ? Anladım ki algılarımdaki filtreler ne kadar çoksa benim bilinçaltımı anlamam o kadar zor. Yani özetle ben bilinçaltımla temasta değilim. Yani ben kendi içimde ikiye ayrılmış durumdayım. Bütünlük içinde değilim. Bu durumda benim herhangi bir duruma müdahelem sözkonusu olabilir mi? Hayır! farkettim ki içimdeki bu çelişkili durum beni atalet içine sokmuş ve hiçbirşey yapmadan beklemekteyim.
Kilolarımın ardındaki içsel gerçeklerime döndüğümde gördüm ki korkular biriktirmişim, değişen yaşamın içindeki değişimlere uyum sağlamakta zorlanmış olmalıyım, kendimi yetersiz ve çaresiz ve güçsüz hissettiğim için kendimi yemeğe mahkum etmişim.
Her geçen gün artan kilolarım nedeniyle de kendimi hiç bir şeye değer bulmamaya başlamışım böylece hiç bir şeye layık olmama düşüncesiyle de “ne yapsam farketmez ” inancını oluşturarak kendimi yiyerek sabote etmeye başlamışım.
Bir diğer farkındalığım da kendimi geliştirdiğim yönlerimle fazlaca gurur duyarak kendimi ödüllendirme ihtiyacında olduğum gerçeği. Neyle ödüllendirmek? Yiyerek tabi.. Tatlılar, pastalar. vs..
İşte içsel bütünlük içinde olamamanın en güzel yansıması da buydu. Hem kendimi hiç bir şeye layık görmeden sabote etmek hem de diğer yandan egomu besleyerek bedenimi şımartmak. Yani biriktirdiğim korkularımla kaybettiklerimi, kendimi şımartarak geri kazanmak ihtiyacı. Tam bir paradoks…
Tüm bunların ardında aldığım rejim kararımı yeniden değerlendirdim ve bu kez gerçek ihtiyacımın bilinçte değişim olduğunu gördüm. Kendimi yeniden yapılandırmak için bu yolu izleme kararını aldım. Aksi halde irade ile ne yaparsam yapayım irade dışı kaldığımda yaptığım herşeyin geri geleceğinden emin olmuştum. Oysaki idrak etmek sürekli ve etkin bir sonucu hayatıma kazandıracaktı.
Böylece kilo verme serüvenime başladım. Şimdilik bu bilinç ve farkındalıkla önce gelmek istediğim kiloyu belirledim. İç dünyamdan bu kilo ile ilgili onay aldım ve bilinçli beslenme rejimine başladım. Ne mi oldu? Tabi ki sistem çalışmaya başladı ve ben de kilo vermeye başladım. Yeni bilincimle korkularımın yerini yeterlilik, değerlilik ve güce bırakırken, ataletin yerini de özgürlük alıyor.
Yazar: Rüya Yüksel
İndigo Dergisi - Kasım 2008