Codex
Özgür Şahin
Site Kurucusu
Çoğumuz, günümüzün yarısını iş yerinde geçiriyoruz. Dolayısıyla, bu zaman dilimi içinde rahat, mutlu, güvenli, üretken ve enerjik olmamız son derece önemli. Tabii bunda belirleyici olan bir sürü etken var; ofisimizin yerinden ve dekorasyonundan tutun da, iş arkadaşlarımıza, çalışma koşullarına ve aldığımız maaşın tatmin ediciliğine kadar... Fakat kabul edelim, bütün bu etkenlerin başında patronumuzla aramızın ne kadar iyi olduğu geliyor. Nasıl ki biz iş hayatında kendi karakterimizi ister istemez ortaya koyuyorsak, yönetici pozisyonundaki insanlar da kendi karakterlerini ofise taşıyorlar; her ne kadar soğukkanlı davranmaya ve suratlarında demir bir maskeyle gezmeye çalışsalar da... Dolayısıyla, her patrona aynı şekilde davranarak en iyi sonucu elde etmek mümkün değil. Kariyer koçları bu konuda kapsamlı bir araştırma yapmışlar ve hangi patrona, nasıl davranılması ve aynı şekilde nasıl davranılmaması gerektiğini belirlemişler. İşte size yardımcı olması adına, nazı yönetici tipleri ve onlarla nasıl iletişim kurmanız gerektiği konusunda küçük ipuçları...
Süperstar
Onu yalnızca bir kez görmüş olanlar bile, yöneticiliğini sergilemekten ne kadar hoşlandığını anlayabilirler. Çok uğraşmış ve sonunda başarmıştır, bu başarının tadını çıkarmak en doğal hakkıdır. Çalışanlarının başarısını da kendi başarısı gibi görme eğiliminde olduğundan, sizin fikirlerinizi kendi fikri gibi satmakta tereddüt etmez. Bu tür patronlar, kendi yöneticilik cazibelerinin büyüsüne kapılmış kişilerdir. Onları bu tatlı rüyadan uyandıranların da anında ipi çekilir. Genellikle çevreleri, egolarını acıktıkça bekleyen birtakım statü hayranlarıyla çevrili olur. Öncelikle, asla o güruhun içine girmemelisiniz. Unutmayın ki sizim sorumluluğunuz patronu yıkayıp yağlamak değil, işinizi en iyi şekilde yapmak. Ortaya çıkardığı işler hakkında sadece sadece olumlu değil, aynı zamanda altyapısı sağlam yorumlar yapın. Gerçek fikirlerinizi söyleyin, çünkü haybeye övgü sizi hiçbir yere götürmez. Kendi yaratıcılığınızla onunkini karşı karşıya getirmemeye çalışın, bu tehlikeli olabilir. Fikirlerini desteklerken bir yandan da zenginleştirin. Böylece onda pozitif bir izlenim bırakabilirsiniz.
Prensip delisi
Geliştirdiğiniz projenin yeterliliğinden çok, işe giriş çıkış saatleriniz ve hangi sıklıkla MSN’e girdiğinizle ilgilenir. Ay sonunda odasına kapanıp telefon faturalarını inceler, hatta neredeyse ezberler. Zaman zaman kahve makinesinin başında nöbet tutar. Kısacası tam bir kontrol manyağıdır. Kimseye güveni olmadığı için, ipleri biraz gevşetirse herkesin kendini dağıtacağına ve ofisin bütün disiplininin bozulacağına inanır. Dakikliğe müthiş önem verdiği için, özellikle bu konuda çok özenli davranmalısınız. Size verdiği bir projeyi hayata geçirirken ona her aşamada mail’le bilgi vererek içinin rahat etmesini sağlayın. Yeni makinelere ya da ofis içi gereken araç gereçlere para vermek istemeyebilir ama bu sorunu da aşmanın bir yolu var. Bir kere asla “Bilgisayarlar can çekişiyor değiştirsek mi acaba?” gibi ölümcül cümleler kurmayın. Onun yerine, patronunuza hiç haber vermeden fiyat araştırması yapın, en uygun bilgisayar firmasını bulun, teklif alın ve bütün bu bilgilerle onun önüne gidin. Titiz çalışmanızdan etkileneceğinden emin olabilirsiniz.
Beceriksiz
Nasıl olup da o pozisyona geldiğini bir türlü anlayamazsınız, çünkü aslında hiçbir şeyden haberi yoktur ama bunu ona birazcık hissettirdiğinizde otoritesini sorguladığınızı düşünür ve deli gibi sinirlenir. Oysa alında bütün çalışmaları endişe ve güvensizlik içindedir. Fakat o, kendi beceriksizliğini görmediği için ofistekilerden de mutlak saygı bekler. Böyle bir patrona yol yordam göstermeden önce, onu bir “patron” olarak kabul ettiğinizi anlamasını sağlamanız şart. Sizin bilgi ve tecrübelerinize ihtiyacı olduğunu görmesi gerek. Ondan hiçbir şey öğrenemezsiniz; ama öğreniyor gibi yapabilir, bu arada da kendi fikirlerinizi ona empoze edebilirsiniz. Yine de eğer çalıştığınız yerde mesleki gelişim açısından bir arpa boyu bile yol alamadığınızı hissediyorsanız, kendinize yeni bir iş aramaya başlayabilirsiniz. Ondan çok daha yetenekli, becerikli ve en önemlisi, öngörülü patronlar bulacağınız kesin.
Yaratıcı çocuk
Gerçekten harika fikirleri, çok geniş bir vizyonu, yenilikçi bir bakış açısı vardır. Gelin görün ki, işlerinde düzenin nasıl sağlanacağı konusunda en ufak bir fikri yoktur. Tıpkı küçük bir çocuk gibi dağınık olduğu için, ofis de onun yönetiminde tam bir kaosun eşiğine sürüklenir. Bu patron kendi çılgınlığından pek hoşnut olduğu için, bu çılgınlığın çalışanlar için yorucu bir düzensizlik ve disiplinsizliğe neden olabileceğini düşünemez. Elemanlarsa bir süre sonra kendilerini eleman değil, bebek bakıcısı gibi hissetmeye başlarlar. Eğer bu görevi üstlenmeye razıysanız, ona organizasyon konusundaki yeteneğinizi gösterebilir ve işlerin belli bir sistem içinde yürütülmesini sağlayabilirsiniz. Biri bu sıkıcı işi kendisinin yerine yaptığı için gerçekten çok mutlu olacak, böylece kendisine uçmak için yeterince zaman ve enerji kaldığını düşünecektir. Tamamlanması gereken projelerin ve yazılması gereken raporların son teslim tarihlerini, müşteri toplantılarının ve görüşmelerin zamanlarını ona devamlı hatırlatın. Yok eğer “ Bu benim işim değil” diyorsanız, ona tecrübeli ve sabırlı bir sekreter ayarlayarak büyük bir iyilik de yapabilirsiniz.
Süperstar
Onu yalnızca bir kez görmüş olanlar bile, yöneticiliğini sergilemekten ne kadar hoşlandığını anlayabilirler. Çok uğraşmış ve sonunda başarmıştır, bu başarının tadını çıkarmak en doğal hakkıdır. Çalışanlarının başarısını da kendi başarısı gibi görme eğiliminde olduğundan, sizin fikirlerinizi kendi fikri gibi satmakta tereddüt etmez. Bu tür patronlar, kendi yöneticilik cazibelerinin büyüsüne kapılmış kişilerdir. Onları bu tatlı rüyadan uyandıranların da anında ipi çekilir. Genellikle çevreleri, egolarını acıktıkça bekleyen birtakım statü hayranlarıyla çevrili olur. Öncelikle, asla o güruhun içine girmemelisiniz. Unutmayın ki sizim sorumluluğunuz patronu yıkayıp yağlamak değil, işinizi en iyi şekilde yapmak. Ortaya çıkardığı işler hakkında sadece sadece olumlu değil, aynı zamanda altyapısı sağlam yorumlar yapın. Gerçek fikirlerinizi söyleyin, çünkü haybeye övgü sizi hiçbir yere götürmez. Kendi yaratıcılığınızla onunkini karşı karşıya getirmemeye çalışın, bu tehlikeli olabilir. Fikirlerini desteklerken bir yandan da zenginleştirin. Böylece onda pozitif bir izlenim bırakabilirsiniz.
Prensip delisi
Geliştirdiğiniz projenin yeterliliğinden çok, işe giriş çıkış saatleriniz ve hangi sıklıkla MSN’e girdiğinizle ilgilenir. Ay sonunda odasına kapanıp telefon faturalarını inceler, hatta neredeyse ezberler. Zaman zaman kahve makinesinin başında nöbet tutar. Kısacası tam bir kontrol manyağıdır. Kimseye güveni olmadığı için, ipleri biraz gevşetirse herkesin kendini dağıtacağına ve ofisin bütün disiplininin bozulacağına inanır. Dakikliğe müthiş önem verdiği için, özellikle bu konuda çok özenli davranmalısınız. Size verdiği bir projeyi hayata geçirirken ona her aşamada mail’le bilgi vererek içinin rahat etmesini sağlayın. Yeni makinelere ya da ofis içi gereken araç gereçlere para vermek istemeyebilir ama bu sorunu da aşmanın bir yolu var. Bir kere asla “Bilgisayarlar can çekişiyor değiştirsek mi acaba?” gibi ölümcül cümleler kurmayın. Onun yerine, patronunuza hiç haber vermeden fiyat araştırması yapın, en uygun bilgisayar firmasını bulun, teklif alın ve bütün bu bilgilerle onun önüne gidin. Titiz çalışmanızdan etkileneceğinden emin olabilirsiniz.
Beceriksiz
Nasıl olup da o pozisyona geldiğini bir türlü anlayamazsınız, çünkü aslında hiçbir şeyden haberi yoktur ama bunu ona birazcık hissettirdiğinizde otoritesini sorguladığınızı düşünür ve deli gibi sinirlenir. Oysa alında bütün çalışmaları endişe ve güvensizlik içindedir. Fakat o, kendi beceriksizliğini görmediği için ofistekilerden de mutlak saygı bekler. Böyle bir patrona yol yordam göstermeden önce, onu bir “patron” olarak kabul ettiğinizi anlamasını sağlamanız şart. Sizin bilgi ve tecrübelerinize ihtiyacı olduğunu görmesi gerek. Ondan hiçbir şey öğrenemezsiniz; ama öğreniyor gibi yapabilir, bu arada da kendi fikirlerinizi ona empoze edebilirsiniz. Yine de eğer çalıştığınız yerde mesleki gelişim açısından bir arpa boyu bile yol alamadığınızı hissediyorsanız, kendinize yeni bir iş aramaya başlayabilirsiniz. Ondan çok daha yetenekli, becerikli ve en önemlisi, öngörülü patronlar bulacağınız kesin.
Yaratıcı çocuk
Gerçekten harika fikirleri, çok geniş bir vizyonu, yenilikçi bir bakış açısı vardır. Gelin görün ki, işlerinde düzenin nasıl sağlanacağı konusunda en ufak bir fikri yoktur. Tıpkı küçük bir çocuk gibi dağınık olduğu için, ofis de onun yönetiminde tam bir kaosun eşiğine sürüklenir. Bu patron kendi çılgınlığından pek hoşnut olduğu için, bu çılgınlığın çalışanlar için yorucu bir düzensizlik ve disiplinsizliğe neden olabileceğini düşünemez. Elemanlarsa bir süre sonra kendilerini eleman değil, bebek bakıcısı gibi hissetmeye başlarlar. Eğer bu görevi üstlenmeye razıysanız, ona organizasyon konusundaki yeteneğinizi gösterebilir ve işlerin belli bir sistem içinde yürütülmesini sağlayabilirsiniz. Biri bu sıkıcı işi kendisinin yerine yaptığı için gerçekten çok mutlu olacak, böylece kendisine uçmak için yeterince zaman ve enerji kaldığını düşünecektir. Tamamlanması gereken projelerin ve yazılması gereken raporların son teslim tarihlerini, müşteri toplantılarının ve görüşmelerin zamanlarını ona devamlı hatırlatın. Yok eğer “ Bu benim işim değil” diyorsanız, ona tecrübeli ve sabırlı bir sekreter ayarlayarak büyük bir iyilik de yapabilirsiniz.