
Safari
Kullanıcı
Cumhuriyet'in ilânından sonra istanbul'da bir resepsiyon verilir.
tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir. davet
güzel bir şekilde devam etmektedir fakat ingiliz ateşesi olan
binbaşının bakışları mustafa kemal'in gözünden kaçmaz.
bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam
etmektedir. ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
yaver mustafa kemal'e şöyle der:
- paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana
mustafa kemal'in çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.
bunun üzerine mustafa kemal şöyle der:
- git sor bakalım babasının çanakkale'de ne işi varmış?...
***
İzmir kurtulmuş, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler... Trene binerler ve kompartımana çekilirler.
Ertesi gün, yaveri, Atatürk'ün kompartımanının kapısını çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır. Yaveri: 'Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde; niye böylesiniz', der.
'Çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşsunuz, kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm, uyumadım kalktım', der.
Yaveri: 'Aman Paşam! Birimize haber vereydiniz; hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik', der.
Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir:
'Geç fark ettim, hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, hiç birinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil; milletimin rahat uyuması'. ...
***
ata bir gün neyzen teyfik'i akşam yemeğine ve devlet meselelerini konuşmaya çağırmış.. neyzen teyfik gelince buyur etmiş ve
'neyzen duydum ki sen iyi içermişsin. bende fena içmemhani . hele seninle bi içelim nasıl içersin?' der. bıyık altından gülerek ve kendine güvenerek..
neyzen'de 'eh!.. paşam sizin kadar olmasa da bende iyi içerim. fakat benim karnım aç müsade edersen önce bi karnımı doyurayım da öyle başlayalım demiş.'
atatürk bunu duyunca daha da bi keyiflenerek tabiki buyur ne istersen getirsinler der.
neyzen sadece ekmek ister ve tabağa döktüğü rakının içine ekmeği doğrar ve çorba içer gibi yer. daha sonra 'ben hazırım paşam şimdi içmeye başlayabiliriz der.
bunun üzerine atatürk pes eder.
**
Atatürk'ün bahçe mimarı Mevlüt Baysal anlatıyor:
Çankaya Köşkü'nün bahçesini yapıyordum. Bir gün Atatürk, yaveri ve ben bahçede dolaşıyorduk. Çok ihtiyar ve geniş bir ağaç Ata'nın geçecegi yolu kapatıyordu. Agacın bir yanı dik bir sırt, diger yanı suyu çekilmiş bir havuzdu. Ata, havuz tarafındaki kısma yaslanarak karşıya geçti. Derhal atıldım:
- Emrederseniz derhal keselim Paşam!
Bir an yüzüme baktı, sonra:
- Yahu, dedi, sen hayatında böyle bir agaç yetiştirdin mi ki keseceksin!
tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir. davet
güzel bir şekilde devam etmektedir fakat ingiliz ateşesi olan
binbaşının bakışları mustafa kemal'in gözünden kaçmaz.
bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam
etmektedir. ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
yaver mustafa kemal'e şöyle der:
- paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana
mustafa kemal'in çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.
bunun üzerine mustafa kemal şöyle der:
- git sor bakalım babasının çanakkale'de ne işi varmış?...
***
İzmir kurtulmuş, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler... Trene binerler ve kompartımana çekilirler.
Ertesi gün, yaveri, Atatürk'ün kompartımanının kapısını çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır. Yaveri: 'Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde; niye böylesiniz', der.
'Çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşsunuz, kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm, uyumadım kalktım', der.
Yaveri: 'Aman Paşam! Birimize haber vereydiniz; hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik', der.
Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir:
'Geç fark ettim, hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, hiç birinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil; milletimin rahat uyuması'. ...
***
ata bir gün neyzen teyfik'i akşam yemeğine ve devlet meselelerini konuşmaya çağırmış.. neyzen teyfik gelince buyur etmiş ve
'neyzen duydum ki sen iyi içermişsin. bende fena içmemhani . hele seninle bi içelim nasıl içersin?' der. bıyık altından gülerek ve kendine güvenerek..
neyzen'de 'eh!.. paşam sizin kadar olmasa da bende iyi içerim. fakat benim karnım aç müsade edersen önce bi karnımı doyurayım da öyle başlayalım demiş.'
atatürk bunu duyunca daha da bi keyiflenerek tabiki buyur ne istersen getirsinler der.
neyzen sadece ekmek ister ve tabağa döktüğü rakının içine ekmeği doğrar ve çorba içer gibi yer. daha sonra 'ben hazırım paşam şimdi içmeye başlayabiliriz der.
bunun üzerine atatürk pes eder.
**
Atatürk'ün bahçe mimarı Mevlüt Baysal anlatıyor:
Çankaya Köşkü'nün bahçesini yapıyordum. Bir gün Atatürk, yaveri ve ben bahçede dolaşıyorduk. Çok ihtiyar ve geniş bir ağaç Ata'nın geçecegi yolu kapatıyordu. Agacın bir yanı dik bir sırt, diger yanı suyu çekilmiş bir havuzdu. Ata, havuz tarafındaki kısma yaslanarak karşıya geçti. Derhal atıldım:
- Emrederseniz derhal keselim Paşam!
Bir an yüzüme baktı, sonra:
- Yahu, dedi, sen hayatında böyle bir agaç yetiştirdin mi ki keseceksin!