Atatürk Diyor Ki!

  • Konbuyu başlatan Feveran Estomp
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Mustafa Kemal Atatürk kategorisinde Feveran Estomp tarafından oluşturulan Atatürk Diyor Ki! başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 35,632 kez görüntülenmiş, 70 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Mustafa Kemal Atatürk
Konu Başlığı Atatürk Diyor Ki!
Konbuyu başlatan Feveran Estomp
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan BEYAZ KAZAK
F

Feveran Estomp

Kullanıcı
6 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
Mersin
Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir. 1906

Ben askerliğin herşeyden ziyade sanatkarlığını severim. 1912

Savaş için düşmanı ordugahımızda beklemektense, onu uzaktan karşılamak yeğdir. 1914

Tarih bir milletin kanını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez. 1919

Bütün ümidim gençliktedir. 1919

Bizim görüşümüz -ki halkçılıktır-kuvvetin, kudretin, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır. 1920

Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz. 1920

Büyük Türk ordusu! Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz ve daha sağlam bir askere rastgelinmemiştir. 1921

Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. 1921

Hiçbir zafer amaç değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük bir amacı elde etmek için belli başlı bir vasıtadır. 1921

Millete efendilik yoktur. Hizmet vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur. 1921

Basın milletin müşterek sesidir. Başlıbaşına bir kuvvet, bir okul, bir öncüdür. 1922

Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür. 1922

Yarım hazırlıkla, yarım tedbirle taarruz, hiç taarruz etmemekten daha fenadır. 1922

Bayrak bir milletin bağımsızlık alametidir. Düşmanın da olsa hürmet etmek lazımdır. 1922

Eğitim işlerinde behemahal muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin hakiki kurtuluşu ancak bu surette olur. 1922

Her çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması mutlaka lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve bayındır hale getirilmesi bu esastadır. 1922

"Zamanın değişmesi ile hükümlerin değişmesi inkar olunamaz" kaidesi adalet sistemimizin temel taşıdır. 1922

Türkiye' nin gerçek efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstehak olan köylüdür. 1922

Okulun vereceği ilim ve irfan sayesindedir ki Türk Milleti, Türk Sanatı, Ekonomisi, Türk Şiir ve Edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir. 1922

Okul, genç beyinlere insalığa saygıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlık onurunu öğretir. 1922

Biz barış istiyoruz dediğimiz zaman tam bağımsızlık dediğimizi herkesin anlaması gerekir. 1923

Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. 1923

Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. 1923

Memleket mutlaka modern medeni ve yeni olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır. 1923

Yeni Türkiye Devleti temellerini süngüyle değil, süngünün de dayandığı ekonomi ile kuracaktır. Yeni Türkiye Devleti cihangir bir devlet olmayacaktır. Fakat yeni Türkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktır. 1923

Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. 1923

Devrim yasası, eldeki yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça, başladığımız devrim ve yenilik bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır. 1923

Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir. 1923

Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır. 1923

Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmak zorundadırlar. 1923

Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak! 1923

Bizim dinimiz, ulusumuza, değersiz, miskin ve aşağı olmayı salık vermez. Tersine Allah da, Peygamber de insanların ve ulusların onur ve şereflerini korumalarını buyuruyor. 1923

Kılıç ve saban; bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima mağlup oldu. 1923

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. 1923

Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir. 1924

Bütün dünya bilsin ki, benim için bir yandaşlık vardır: Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum. 1924

Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir. 1924

Türk milletinin istidatı ve kati kararı medeniyet yolunda durmadan, yılmadan ilerlemektir. 1924

Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir. 1924

Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır. 1924

Öğretmenler! Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli muhafızlar ister. Yeni nesli bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. 1924

Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. 1925

Zafer "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı "Başaracağım" diye başlayanın ve "Başardım" diyebilenindir. 1925

Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, seçtiği dinin icaplarını yapmak ve yapmamak hak ve hürriyetlerine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. 1925

Tüketici yaşamak iyi değildir. Üretici olalım. 1925

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkilapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün mana ve biçimiyle uygar bir toplum haline değiştirmektir. 1925

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca, hürriyet ve istiklale sembol olmuş bir milletiz. 1927

Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. 1927

Bombasırtı Olayı: (14 Mayıs 1915) Çok önemli ve Dünya savaş tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir olaydır. Karşılıklı siperler arası 8 metre, yani ölüm kesin. Birinci siperdekilerin hepsi kurtulmamacasına düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerlerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğuk kanlılıkla biliyormusunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir cekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kur' an-ı Kerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenlerse Kelime-i şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebriğe değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale savaşlarını kazandıran bu yüksek ruhtur.


 
B

Bülent

Teşekkürler Feveran Estomp.

Paylaşımlarınızı ilgi ile izliyorum.
 
C

ceylan2221984

Kullanıcı
19 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
0
adana
paylaşım için teşekkürler  :D
 
Y

YEŞİLAY

Kullanıcı
6 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
0
TEŞEKKÜRLER HEPSİ BİRBİRİNDEN ANLAMLI...
 
K

Kristal

Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
 
K

Kardelen

her sözün ayrı bi güzelliği anlamı var paylaşımın için saol feveran ....
 
F

Feveran Estomp

Kullanıcı
6 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
Mersin
Rica ederim.. Her sözün , her kelimenin bu kadar yerinde ve anlamlı olması gerçekten etkileyici..
 
K

Kardelen

Feveran Estomp' Alıntı:
Rica ederim.. Her sözün , her kelimenin bu kadar yerinde ve anlamlı olması gerçekten etkileyici..

evet kesinlikle katılıyorum bu yorumuna beni en çok etkliyen söz ...

Zafer "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı "Başaracağım" diye başlayanın ve "Başardım" diyebilenindir. 1925

tabiki dediğim gibi hepsi ayrı güzellikte ve anlamda ama bu söz gerçekten bana şu anda apayrı dokunan büyük bir söz oldu...
 
E

esranur

Kullanıcı
19 Mar 2007
En iyi cevaplar
0
0
ne güsel söylemiş.. :)
 
F

Feveran Estomp

Kullanıcı
6 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
Mersin
Evet her sözü , her öğütü altın değerinde..
 
K

Kristal

ATATÜRK ve MEDENİYET!!
Biz her görüş açısından medenî insan olmalıyız. Çok acılar
gördük. Bunun sebebi dünyanın vaziyetini anlamayışımızdır.
Fikrimiz, düşüncemiz, tepeden tırnağa kadar medenî olacaktır.
Şunun bunun sözüne ehemmiyet vermeyeceğiz. Bütün Türk ve
İslâm âlemine bakın; düşüncelerini, fikirlerini medeniyetin
emrettiği değişiklik ve yükselmeye uydurmadıklarından ne
büyük felâket ve ıstırap içindedirler. Bizim de şimdiye
kadar geri kalmamız, en nihayet son felâket çamuruna batışımız
bundandır. 5-6 sene içinde kendimizi kurtarmışsak zihniyetlerimizdeki
değişmedendir. Artık duramayız. Mutlaka ileri gideceğiz;
çünkü mecburuz. Millet açıkça bilmelidir, medeniyet öyle
kuvvetli bir ateştir ki, ona kayıtsız olanları yakar, mahveder.
İçinde bulunduğumuz medeniyet ailesinde lâyık olduğumuz
yeri bulacak ve onu koruyacak ve yükselteceğiz. Refah, mutluluk
ve insanlık bundadır.

1925


İnkılâbın temellerini her gün derinleştirmek, desteklemek
lâzımdır. Birbirimizi aldatmayalım. Medenî dünya çok ilerdedir.
Buna yetişmek, o medeniyet dairesine dahil olmak mecburiyetindeyiz.
Bütün boş ve temelsiz sözleri ortadan kaldırmak lâzımdır.
Şapka giyelim mi, giymeyelim mi gibi sözler mânasızdır.
Şapka da giyeceğiz, Batının her türlü medenî eserlerini
de alacağız. Medenî olmayan insanlar, medenî olanların ayakları
altında kalmağa maruzdurlar.

1925


Ben, şimdiye kadar millet ve memleket iyiliğine ne gibi
hamleler, inkılâplar yapmış isem hep böyle halkımızla temas
ederek, onların ilgi ve sevgilerinden gösterdikleri samimiyetten
kuvvet ve ilham alarak yaptım. Hedefimiz, gayemiz hep millet
ve memleketimizin kurtuluşu, mutluluğu ve gelişmesidir.

1925


Şimdiye kadar yaptığımız işlerde ve aldığımız kararlarda
bizi aldatan ve millet aleyhine neticelenen hiçbir şeyimiz
yoktur ve gösterilemez. Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin
nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve refahlı kılmaya çalışacağız
ve bunu yapmağa mecburuz.


1925


Şu bilinsin ki, biz yabancılara karşı herhangi hasmane bir
his beslemediğimiz gibi, onlarla samimâne münasebetlerde
bulunmak arzusundayız. Türkler bütün medenî milletlerin
dostlarıdır. Yabancılar memleketimize gelsinler; bize zarar
vermemek, hürriyetlerimize güçlükler çıkarmaya çalışmamak
şartiyle burada daima iyi kabul göreceklerdir. Maksadımız
yeniden yakınlık meydana getirmek, bizi başka milletlere
bağlıyan ilgileri arttırmaktır. Memleketler muhteliftir,
fakat medeniyet birdir ve bir milletin gelişmesi için de
bu yegâne medeniyete iştirak etmesi lâzımdır. Osmanlı İmparatorluğunu
çöküşü, Batıya karşı elde ettiği zaferlerden çok mağrur
olarak, kendisini Avrupa milletlerine bağlayan ilişkileri
kestiği gün başlamıştır. Bu bir hatâ idi, bunu tekrar etmeyeceğiz.

1923


Biz, Batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz.
Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz
için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz.


Medeniyetin ne olduğunu başka başka tarif edenler vardır.
Bence medeniyeti harstan ayırmak güçtür ve lüzumsuzdur.
Bu noktai nazarımı izah için hars ne demektir tarif edeyim:

Bir insan cemiyetinin
a- Devlet hayatında;
b- Fikir hayatında yani ilimde, içtimaiyatta ve güzel sanatlarda
c- İktisadî hayatta yani ziraatte, sanatta, ticarette, kara, deniz ve
hava'ya ait ulaştırma işlerinde yapabildiği şeylerin sonucudur.

1930


Bir milletin medeniyeti denildiği zaman hars namı altında
saydığımız üç nevi faaliyet sonucundan hariç ve başka bir
şey olamıyacağını zannederim. Şüphesiz her insan cemiyetinin
harsı, yani medeniyet derecesi bir olamaz. Bu farklar, devlet,
fikir, iktisadî hayatların her birinde ayrı ayrı göze çarptığı
gibi bu fark üçünün sonucu üzerinde de görünür. Mühim olan
sonuçlar üzerindeki farktır. Yüksek bir hars, onun sahibi
olan millette kalmaz, diğer milletlerde de tesirini gösterir,
büyük kıt'alara şamil olur. Belki bu itibarla olacak, bazı
milletler yüksek ve şamil harsa medeniyet diyorlar. Avrupa
medeniyeti, şimdiki çağ medeniyeti gibi.

1930


Zulüm medeniyetle uyuşamaz. İstidatsızlık taaffa lâyık bir
şey olamaz. Çünkü milletler işgal ettikleri arazinin hakikî
sahibi olmakla beraber beşeriyetin vekilleri olarak ta o
arazide bulunurlar. O arazinin servet kaynaklarından hem
kendileri istifade eder ve dolayısiyle bütün beşeriyeti
istifade ettirmekle görevlidirler. Bu prensibe göre bundan
âciz olan milletler yaşama ve bağımsızlık hakkında lâyık
olamamak lâzım gelir.


1920


Medeniyetin coşkun seli karşısında mukavemet boşunadır ve
o, gafil ve itaatsizler hakkında çok amansızdır. Dağları
delen, göklerde uçan, göze görünmeyen zerrelerden yıldızlara
kadar herşeyi gören, aydınlatan, tetkik eden medeniyetin
kudret ve yüksekliği karşısında ortaçağa ait zihniyetle,
iptidaî uydurma hikâyelerle yürümeye çalışan milletler mahvolmağa
veya hiç olmazsa esir ve aşağı olmağa mahkûmdurlar. Halbuki
Türkiye Cumhuriyeti halkı, yenileşen ve olgun bir kütle
olarak ilelebet yaşamağa karar vermiş, esaret zincirlerini
ise tarihte görülmemiş kahramanlıklarla parça parça etmiştir.

1925


Benim kanaatim o idi ki, ve daima o oldu ki dünyada insan
diye yaşamak istiyenler, insan olmak vasıflarını ve kudretini
kendilerinde görmelidirler... Bu uğurda her türlü fedakârlığa
razı olmalıdırlar. Yoksa hiçbir medenî millet, onları kendi
sırasında ve safında görmek istemez.

1926


Bilirsiniz ki dünyada her kavmin, varlığı kıymeti, hürriyet
ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı medenî eserlerle
orantılıdır. Medenî eser vücuda getirmek kabiliyetinden
mahrum olan kavimler hürriyet ve bağımsızlıklarından soyunmaya
mahkûmdurlar. Medeniyet yolunda yürümek ve muvaffak olmak
hayatın şartıdır. Bu yol üzerinde ileri değil, geriye bakmak
bilgisizliği ve ihtiyatsızlığı gösterenler, umumî medeniyetin
coşkun seli altında boğulmağa mahkûmdurlar.

1924


Medeniyet yolunda muvaffakiyet yenileşmeye bağlıdır. Sosyal
hayatta, iktisadî hayatta, ilim ve fen sahasında muvaffak
olmak için yegâne olgunlaşma ve ilerleme yolu budur. Hayat
ve yaşayışa hâkim olan hükümlerin zaman ile değişme, gelişme
ve yenileşmesi zaruridir. Medeniyetin ihtirasları, fennin
harikaları, cihanı değişiklikten değişikliğe sürüklediği
bir devirde asırlık köhne zihniyetlerle, maziye düşkünlükle
mevcudiyetin muhafazası mümkün değildir. Medeniyetten bahsederken
şunu da kesinlikle söylemeliyim ki medeniyetin esası, ilerleme
ve kuvvetin temeli aile hayatındadır. Bu hayatta fenalık,
muhakkak sosyal, iktisadî siyasî acze sebep olur. Aileyi
teşkil eden kadın ve erkek unsurlarının tabiî haklarına
malik olmaları, aile vazifelerini idareye yetenekli bulunmaları
lâzımdır.

1924


Bağımsızlığını ve değerini dünyaya tanıtmak özellikleri,
liyakatı ve kudreti taşıyan milletleri, medeniyet yolunda
da hızlı ve başarılı adımlarla ilerlemek istidatları, kabul
olunmak lâzımdır. Gerçi bir toplumun zamanla kökleşmiş örf
ve âdetleri, hisleri ve inanışları mühimdir. Bu itibarla,
toplumlar, önayak olacak fertler üzerinde, âdeta âmir ve
hâkim bir tesir gösterirler. Fakat, yaradılıştaki istidat
ve liyakati, gelişme ve yükselmeğe erişmiş milletler; medeniyetin
bugünkü gelişmelerinden feyiz ve ilham almış aydın evlâtlarının
sevk ve rehberliğiyle, mazide kaçırdıkları fırsatların doğurduğu
gecikmeleri, telâfi çaresini bulmakta gecikmezler.


1928


Bugünkü Türk milleti, mâzinin en derin medeniyetlerinde
kuruculuk iddia eden bu Türk kavminin bugünkü çocukları
açık ve sağlam yolu bulmuşlardır.

1930


Memleket mutlaka asrî, medenî ve yepyeni olacaktır. Bizim
için bu, hayat dâvasıdır. Bütün fedakârlığımızın faydalı
bir sonuç vermesi buna bağlıdır. Türkiye, ya yeni fikirle
donatılmış, namuslu bir idare olacaktır, veyahut olamıyacaktır.
Halk ile çok temasım vardır. O saf kitle, bilmezsiniz, ne
kadar yenilik taraftarıdır.

1923


Memleketimizi asrileştirmek istiyoruz. Bütün mesaimiz Türkiye'de
asrî, binaenaleyh batılı bir hükûmet vücude getirmektir.
Medeniyete girmek arzu edip de, batıya yönelmemiş, millet
hangisidir? Bir istikamette yürümek azminde olan ve hareketinin
ayağında bağlı zincirlerle güçleştirildiğini gören insan
ne yapar? Zincirleri kırar, yürür.

1923

 
Y

yaratici_idea

Kullanıcı
17 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
Bir istikamette yürümek azminde olan ve hareketinin
ayağında bağlı zincirlerle güçleştirildiğini gören insan
ne yapar? Zincirleri kırar, yürür.



Teşekkürler kristal :)
 
K

Kristal

"Büyük olmak için hiç kimseye dalkavukluk etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes sana karşı çıkacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalısacaktır, fakat sen buna dayanıklı olacaksın, önüne sonu gelmeyen engeller çıkacaktır. Kendini büyük değil; küçük, zayıf, kimsesiz ve araçsız kabul edecek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanmış olarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana "BÜYÜKSÜN" derlerse bunu söyleyenlere güleceksin!...

Mustafa Kemal ATATÜRK
 
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
ATATÜRK DİYORKİ;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.

Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.

Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir.

Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.

Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.

Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.

Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.

Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.

Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.

Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.

Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.

Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.

Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz.

Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.

Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?

Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.

Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.

Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.

Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.

Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.

Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.

Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.

Mualimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.

Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.

Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır.

Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.

Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadını güder.

Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.

not: farklı bir internet sitesinden alıntıdır...
 
Üst