T
tnctrkcell
AŞK:HOŞUMUZA GİDEN BEDENLERİN İÇİNE HAYAL
ETTİĞİMİZ RUHLARI YERLEŞTİRMENİN DİĞER ADI MI?
“Hayata çok da başkalarını katmamak gerekiyor bence. İlle de her gün beni mutluluğa götürecek bir şeyler yapmak zorunda olmamalıyım. Yani bilinçli olarak. Yani tanımadığımız insanlara gülümsemek ya da birilerine beğendiğimiz bir özelliğini söylemek gibi şeylerden bahsediyorum. Tamam, bunlar insana kendini iyi hissettiriyor ama bunları yapmak için benim kendimi iyi hissediyor olmam gerekiyor önce… İçimden geldiği için yapmalıyım…
Sabah gözümü açtığım için mutlu olmalıyım herşeyden önce. Eminim o mutluluk yüzüme yansıyordur ya da farkında olmadan gülümsüyorumdur. Eğer o günü yaşayacağımın gerçekten farkındaysam karşılaştığım insanlar da benimle bu farkındalığı paylaşıyor olmalı. Çünkü onlar da bana gülümsüyorlar
Ama herzaman değil..
Çünkü bazı sabahlar o günü yaşamak için bir sebep bulamıyorum. Düşünüyorum. Yataktan çıkmak için iyi bir sebebim olmalı… Yok! Yüzyıllarca hareketsiz kalmak istiyorum. Bunu engelleyemem, insanım. Mutsuzluk da bana ait bir şey.. Onu da yaşamalıyım. Herkes yaşamalı.. Yoksa mutluluğun ayrımına nasıl varabilirim??
Farklılıksa şurada ortaya çıkıyor. Bir gün geriye dönüp mutsuz geçirdiğim zamanların sebeplerine baktığımda, gülecek bir şeyler bulabiliyorsam - ki gerçekten çok komik şeylerle karşılaşıyorsun - ‘dünya gerçekten keyifli bir yer’ diyebiliyorum…
Dünya mucizelerle ve sürprizlerle dolu.. Bence olduğu gibi kabul etmek lazım. Güzel günler kadar kötü olanlar da yaşadığımı hissettiriyor bana… Kalbimin boş olduğu günler yerine aşk acısıyla bir meyhanede içmeyi tercih ederim örneğin.. Günler hep aynı geçecekse, varsın içimde hüzün hareket etsin, gezinsin.. En azından nefesimi derinleştirir
Aşk gerçekten de yataktan çıkmak için en iyi sebeplerden biri. Aşıkken kaçımız aşkın sebebini sorgular ki. Onu doyasıya yaşamak varken…İşte sizde aşk nedir sorusunun cevapları:
- Hoşumuza giden bedenlerin içine hayal ettiğimiz ruhları yerleştirip adına “aşk” diyoruz.
- Aşk, karşındakini bulunmaz hint kumaşı sanmanla hıyarın teki olduğunu anlaman arasında geçen zamandır.
- “Bir gün beni bırakıp gidersen ben de seninle gelebilir miyim” dedirten durum.
- “Dünyaya bir daha gelsem sevgilim arar bulur yine seni severim” diyebilmektir aşk.
- Aşk yirmi yaşında bir kızın mühürlü dudakları, yasaklı elleridir. Ve o ellere dokunup o dudakları doyasıya öpmek caizdir.
- Gelip geçicidir; üstelik geleceği ve gideceği zamanı söylemez…
- Çilek tadındadır.
- “İyi ki varım” diyebilmek…
- Gözlerine bakarken ağladığını farketmek.
- “Zarar veririm” endişesiyle dokunmaya bile korkmak.
-Günü yaşamaktır aşk;
-Gazete okuyarak, hafif bir kahvaltıdır dostlarla birlikte edilen, portakal suyudur içilen.
- Bir gece otobüse binip bilmediğin bir şehire o’nu görmeye gitmektir…
- Geçmişin-geleceğin önemini yitirmesi, sadece o anın anlamlı olması…
- Bir gün terkedileceğini bilmek…
- “Aşk kısa süreceğini baştan bildigimiz bir şenliğe konuk olmaktır. Bir keşfetme tutkusudur. Ortak yaşamaya başlayıpta da aşık olduğumuz insanın bütün yanları, yönleri, incelik ve ayrıntılarıyla tanıdığımız zamana kadar sürer aşk. Gündelik yaşamın yavanlığı içinde aşkın görkemli parıltısı biz istemesekte solar. Vahşi doğası kaçınılmaz olarak evcilleşir. İlişkiye dinginlik ve sevecenlik egemen olur. (…) Eğer sevgiye dönüşemiyorsa biter.” (İnci Aral: ‘Anlar İzler Tutkular’) AŞIK olmamışlar da alıntı yapar böyle
- Uyanınca ilk O’nu düşünmek.
- Yatarken en son O’nu düşünmek.
- O’nunla birlikte geçirdiğin zamanın hiç bitmemesini istemek.
- Buluşmaya giderken O’nu gördüğün zamandan O’na doğru yürüyüp “nasılsın” diyene kadar ki geçen zamanda normalde dakikada bilmem kaç defa atan kalbinin ritminin normalde olduğundan bilmem kaç kat daha fazla atması (yüce Rab’bim ben mi kurdum bu cümleyi? Aşk insana neler yaptırıyor?)
- Onu düşündüğünde kalbinin şiddetinden neredeyse ağzında attığını hissetmektir.
- Ondan her ayrıldığında kokusunu ellerinden koklamaktır. Sanki elleri hep ellerinde gibi.
- Gece yatarken onun avuç içlerinde uyumak isteğidir.
- Aşkın ilk zamanlarında heyecandan hiç bir şey yiyememek, daha sonra mutluluktan yemek yiyemediğiniz günlerin acısını birlikte çıkarmaktır.
- Ve aşk ne yazık ki hayatta her zaman herşey demek değildir. Aşk uzaktan güzeldir bir kelebek gibi. Ellerine alıp sevmeye başladığında onu incitirsin ve belki de dikkatsizlik ile onu öldürebilirsin.
ETTİĞİMİZ RUHLARI YERLEŞTİRMENİN DİĞER ADI MI?
“Hayata çok da başkalarını katmamak gerekiyor bence. İlle de her gün beni mutluluğa götürecek bir şeyler yapmak zorunda olmamalıyım. Yani bilinçli olarak. Yani tanımadığımız insanlara gülümsemek ya da birilerine beğendiğimiz bir özelliğini söylemek gibi şeylerden bahsediyorum. Tamam, bunlar insana kendini iyi hissettiriyor ama bunları yapmak için benim kendimi iyi hissediyor olmam gerekiyor önce… İçimden geldiği için yapmalıyım…
Sabah gözümü açtığım için mutlu olmalıyım herşeyden önce. Eminim o mutluluk yüzüme yansıyordur ya da farkında olmadan gülümsüyorumdur. Eğer o günü yaşayacağımın gerçekten farkındaysam karşılaştığım insanlar da benimle bu farkındalığı paylaşıyor olmalı. Çünkü onlar da bana gülümsüyorlar
Ama herzaman değil..
Çünkü bazı sabahlar o günü yaşamak için bir sebep bulamıyorum. Düşünüyorum. Yataktan çıkmak için iyi bir sebebim olmalı… Yok! Yüzyıllarca hareketsiz kalmak istiyorum. Bunu engelleyemem, insanım. Mutsuzluk da bana ait bir şey.. Onu da yaşamalıyım. Herkes yaşamalı.. Yoksa mutluluğun ayrımına nasıl varabilirim??
Farklılıksa şurada ortaya çıkıyor. Bir gün geriye dönüp mutsuz geçirdiğim zamanların sebeplerine baktığımda, gülecek bir şeyler bulabiliyorsam - ki gerçekten çok komik şeylerle karşılaşıyorsun - ‘dünya gerçekten keyifli bir yer’ diyebiliyorum…
Dünya mucizelerle ve sürprizlerle dolu.. Bence olduğu gibi kabul etmek lazım. Güzel günler kadar kötü olanlar da yaşadığımı hissettiriyor bana… Kalbimin boş olduğu günler yerine aşk acısıyla bir meyhanede içmeyi tercih ederim örneğin.. Günler hep aynı geçecekse, varsın içimde hüzün hareket etsin, gezinsin.. En azından nefesimi derinleştirir
Aşk gerçekten de yataktan çıkmak için en iyi sebeplerden biri. Aşıkken kaçımız aşkın sebebini sorgular ki. Onu doyasıya yaşamak varken…İşte sizde aşk nedir sorusunun cevapları:
- Hoşumuza giden bedenlerin içine hayal ettiğimiz ruhları yerleştirip adına “aşk” diyoruz.
- Aşk, karşındakini bulunmaz hint kumaşı sanmanla hıyarın teki olduğunu anlaman arasında geçen zamandır.
- “Bir gün beni bırakıp gidersen ben de seninle gelebilir miyim” dedirten durum.
- “Dünyaya bir daha gelsem sevgilim arar bulur yine seni severim” diyebilmektir aşk.
- Aşk yirmi yaşında bir kızın mühürlü dudakları, yasaklı elleridir. Ve o ellere dokunup o dudakları doyasıya öpmek caizdir.
- Gelip geçicidir; üstelik geleceği ve gideceği zamanı söylemez…
- Çilek tadındadır.
- “İyi ki varım” diyebilmek…
- Gözlerine bakarken ağladığını farketmek.
- “Zarar veririm” endişesiyle dokunmaya bile korkmak.
-Günü yaşamaktır aşk;
-Gazete okuyarak, hafif bir kahvaltıdır dostlarla birlikte edilen, portakal suyudur içilen.
- Bir gece otobüse binip bilmediğin bir şehire o’nu görmeye gitmektir…
- Geçmişin-geleceğin önemini yitirmesi, sadece o anın anlamlı olması…
- Bir gün terkedileceğini bilmek…
- “Aşk kısa süreceğini baştan bildigimiz bir şenliğe konuk olmaktır. Bir keşfetme tutkusudur. Ortak yaşamaya başlayıpta da aşık olduğumuz insanın bütün yanları, yönleri, incelik ve ayrıntılarıyla tanıdığımız zamana kadar sürer aşk. Gündelik yaşamın yavanlığı içinde aşkın görkemli parıltısı biz istemesekte solar. Vahşi doğası kaçınılmaz olarak evcilleşir. İlişkiye dinginlik ve sevecenlik egemen olur. (…) Eğer sevgiye dönüşemiyorsa biter.” (İnci Aral: ‘Anlar İzler Tutkular’) AŞIK olmamışlar da alıntı yapar böyle
- Uyanınca ilk O’nu düşünmek.
- Yatarken en son O’nu düşünmek.
- O’nunla birlikte geçirdiğin zamanın hiç bitmemesini istemek.
- Buluşmaya giderken O’nu gördüğün zamandan O’na doğru yürüyüp “nasılsın” diyene kadar ki geçen zamanda normalde dakikada bilmem kaç defa atan kalbinin ritminin normalde olduğundan bilmem kaç kat daha fazla atması (yüce Rab’bim ben mi kurdum bu cümleyi? Aşk insana neler yaptırıyor?)
- Onu düşündüğünde kalbinin şiddetinden neredeyse ağzında attığını hissetmektir.
- Ondan her ayrıldığında kokusunu ellerinden koklamaktır. Sanki elleri hep ellerinde gibi.
- Gece yatarken onun avuç içlerinde uyumak isteğidir.
- Aşkın ilk zamanlarında heyecandan hiç bir şey yiyememek, daha sonra mutluluktan yemek yiyemediğiniz günlerin acısını birlikte çıkarmaktır.
- Ve aşk ne yazık ki hayatta her zaman herşey demek değildir. Aşk uzaktan güzeldir bir kelebek gibi. Ellerine alıp sevmeye başladığında onu incitirsin ve belki de dikkatsizlik ile onu öldürebilirsin.
TUNÇ KILINÇ tan alıntıdır