U
uMutlu İnsan
Kullanıcı
ÖNYARGI
Ön yargıyı tanımlayacak olursak; bir taraf tutma biçimidir, bir fikri veya bakış açısını koşulsuz desteklemek anlamında kullanılır. Felsefecilere göre ise “Önyargı bir kimsenin bir şeyi bildiğini kontrol etmeksizin kabul ettiği şeylerin tümüdür.” Önyargının kendine has öyle çok özelliği var ki insan sayarken bile neredeyse ümitsizliğe kapılıyor; Kıskançlık, kin, saplantılar, kişisel çıkar, mücadele, rekabet, hırs, vs..
Aslında pek çok insan bu konuyu önemsemese de ciddiye almasa da hayatında aslında en çok yer kaplayan, bazılarının yaşam biçimi olmuş, nadiren de olsa bazılarının asla yapmadığı kullanmaktan çekindiği bir şeydir aslında. İnsanlar günlük hayatında farkında olmadan yada bilerek sıkça kullanırlar. Sorulsa kendisine o da niye yaptığını bilmiyordur, belki alışmıştır artık yaptığının normal olduğunu sanıyordur, şartlamıştır kendisini, onu doğru kabul etmeye başlamıştır artık. İnsanın çevresi, ailesi, öğretmeni, patronu, eşi, veya ne biliyim onun kendine yakın hissettiği kim varsa ondan etkilenebilir, düşüncelerini benimseyebilir. Çünkü insan; yapısı itibariyle fikirlerini doğru bulduğu veya kendi fikirlerini kabul ettirdiği kişilerle yakınlık kurmayı onlara yakın olmayı sever. Bu yüzden onlar gibi düşünür ve farkına varamaz aslında önyargının kendisini esir aldığını.
Önyargı bazı insanların hayatına küçük yaşlardan olumlu veya olumsuz yönüyle girebilir. olumsuz yönüyle, yani “Bu çocuk okumaz”, “sınıfı geçemez” veya “Şunun oğlu-kızı şunu yapmış sen yapamazsın” tarzında girmeye başlarsa en başından bir şeyler yanlış gitmeye başlamış demektir. O önyargı ile oluşmuş baskılar o insan üzerinde olumsuz etki oluşturacağından ilerdeki yıllarında da başarılı olmasını etkileyebilir. Sonrasında insan işe yaramaz biri olduğunu, değersiz biri olduğunu , kimsenin onu istemediğini, insanların gözüne fazlalık gibi göründüğünü düşünür. Çünkü onu böyle düşünmeye iten, kendi çevresinden gelen tutumlardır. Daha sonra o kişi belli bir olgunluğa eriştiğinde bile hala ona karşı olan tutumları, yargıları değişmiyorsa artık kişinin karakteri de ona göre şekillenmeye başlar. Eğer kendine yapılan önyargıları benimseyerek kabullenerek hareke ederse onların kafasındaki insan tipi olarak yaşamına devam eder. Neticede onları yanıltmamış olacağından ne kendiyle barışık bir insan olabilir ne de onların başka şekilde düşünmelerini sağlayabilir.
Lakin kendinin öyle biri olmadığını, onları haksız çıkarması, ve artık düşüncelerinin değişmesi gerektiğinin farkına varabilirse hem kendi hayatına hem de kendisi hakkında önyargılı, karamsar, sınırlayıcı, güvensiz tutumlarla yaklaşan kişilere de her şeyin onların penceresinden göründüğü gibi olmadığını gösterebilir.
Peki toplumun beynindeki bu düşünceler kırılamaz mıdır, değiştirilemez midir, değişmesi mümkün müdür, mümkünse nasıl olabilir bunun üstünde duralım. Bana göre ön yargılar öyle kıralım demekle kırılmaz. Toplumun değerleri, manevi duygular, hatta sosyal çevrenin seviyesel olarak değişmesiyle değişir. Zaten kırılma dersek ona bence yanlış terim kullanmış oluruz. Ön yargılar kırılmaz, sadece değişebilir.