Aristokrasi Ve Statükocu Beyinler.

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan korsan
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

korsan

Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2007
Puanları
36
Konum
Gaziantep
Bazen, insanlar tanıyorum!
İnsanlara tepeden bakan, yükseklerde soluduğu oksijen'in kalitesinden, olsa gerek.
Kendilerinden daha derinde olduklarını sandığı insanları,aşağılar bir tavır sergiliyorlar.
Hani öyle komik bir duruma düştüklerinin, farkında bile olmuyorlar.

Bu tür insanlar, ''yeni''den, ''farklı''dan köşe bucak kaçıp saklanmayı tercih edip, kendi içinde bulundukları düzeni sorgulamaktan, yanlışını bulmaktan adeta korkup, doğruyu arama zahmetine  katlanmayı'da red ederler.




İnsanları bu duruma iten nedir ? Ve insanlar, başka insanları neden kategorize eder ?

İnsanlar kendi kafalarında, diğer insanları neden belli bir sınıfın içerisine sokarak değerlendirir ?

Ve neden sokulunan her sınıf yine kendi kafalarına göre,daha alt bir sınıf olur ?



Çok sordum kusura bakmayın, ama merak ediyorum.Özellikle bu günlerde bu hal ve tavır sergileyen insanları fazlası ile görüyorum.
Ve ulaşmak istediğim sadece bir kaç ''Neden''

Arz eder, sevgi, saygı ve teşekkürlerimi sunarım efendim.



 
Bende öğle tatilinde bunun benzeri bi konuyu arkadaşlara aktarmıştım,tesadüf sende parmak basmışın.İnsanlar neden makamlarının,masalarının ardında havaya girerler?görevi gereği yapmak zorunda olduğu sorumluluklarını neden bizim rica etmemiz üzerine zorla,kendi insiyatifini kullandığı için yapıyormuş izlenimine sokar anlamam.Aslında senin ve benim bahsettiğimiz tarz insanlarıda çok suçlamamak gerekir,neticede onları o havaya sokan da etrafında ki insanlar,onları doğru gözlemleyemeyip abartanlar,yazacak çok şey var,okunması zor olmasın ara ara yazacam ;)
 
Yazılanlara katılmamak mümkün değil arkadaşlar! Süper bir konu, Ebru yorumun da aynen:)

Teşekkürler Korsan.
 
Eyvallah arkadaşlar, bende bir şeyler yazıcam, hatta çok şey yazıcam ama daha sonra.
Teşekkür ederim.
 
İnsanlar kategorize ederler, öğrenirken bile bu metodu kullanırız, ben hiç ayrıştırmıyorum herkese aynı bakıyorum desek yalan olur. Tarafsız olabilmek mümkün değildir.
Önemli olan hangi esaslara göre bu guruplandırmayı yaptığımızdır.
Korsan sanki burada başka bir şeye temas etmek istiyor, mevki makam tahsil zenginlik gibi bu dünyada muteber şeylere sahip insanların tepeden bakıp gerçek değerlere sahip olanlara sahip kişileri horlamalarına bir tepki var sanki.
 
Gibi manas.

Bazı insanlar,sosyal şartların kendilerine sunduklarını,sunulmayanlar üzerinde kullanma çabasına giriyor.

Bu tür ünsanlar incelerek uzamıştır.Ondan hayatı teneffüste zorluk çekerler.
İç sarsıcı gülümsemeleri suratlarını çoktan aşmıştır.
Ve onlar için ağlamak, kendini ancak sinmiş bir yüzde ifade edebiliyordur.

Onlara göre Hayatlarımız dramatize edilmiş,pörsümüş,solmuş,vazgeçilebilirdir yada çoktan vazgeçilmiştir.
Ama o insanların mutluluğu, onu gömdükleri derinliklerden soyut değildir.

Yaşamları tamamen abartıdır.



Şimdi bunları görebildiğim için; ben ve benim gibileri, Beyinlerinde,illegal yoldan edinilen delillerle göz altına alıp, alalade bir sorgudan geçirip,tutuklayıp, yargıladıktan sonra.

Bir aciz, bir yalan, bir hiç, bir ucube  olarak, itham etmek ''Acımasızlığını'' bile sergileyebilirler.

Neyse... Her zaman cesurdum, ben,im kendimce misyonumdur, söylenmeyeni söylenemeyeni söylemek.
::)
 
Ben bu tip konularda her zaman Ercan Arıklı örneğini veririm. Belki kendisini tanımış olmaktan ve çalışma prensiplerine saygı duymamdan kaynaklanana bir durum olabilir, ancak özel yaşamı konusunda spekülasyonlar çok az yapılan bu kendini geliştirmiş ve çalışanlarını geliştirme yolunda idealist bir kişilik olarak tanıdığım Arıklı, ölümünden sonra tüm çalışma arkadaşları tarafından aynı sözcüklerle anılmış ve hakettiği övgüleri almıştır kanımca.

Bizim ülkemizde torpil mekanizması çok yaygın bir mekanizma ne yazık. İnsanlar hakettikleri yerdeler mi, yoksa hakedenlerin yerindeler mi, bu çokça tartışılır.
Hazımsız kişilerin tepedeki konumları elde etmesiyle bir gerginlik başlaması çok normal. Kendisinden daha fazla kendini geliştirmiş, ve aslında "o yerin" sahibi olması gereken birey, sadece torpil denen adaletsiz uygulamayla kendisine "amirlik" yapan bireye ne kadar tahammül edebilir? Ve böylesi bir çalışma ortamında kim ne kadar verimli olabilir?
Bu çok kısaca bizim işdünyamızda oluşan durum hakkında bir genelleme idi.

Ancak sanırım Korsan  soruyu çok daha farklı bir açıdan sormuş.

Bu tür insanlar, ''yeni''den, ''farklı''dan köşe bucak kaçıp saklanmayı tercih edip, kendi içinde bulundukları düzeni sorgulamaktan, yanlışını bulmaktan adeta korkup, doğruyu arama zahmetine  katlanmayı'da red ederler.

"Yeni"den kaçmak ne anlamda kullanıldı ben bunu pek çözemedim, yeni bir düzenden mi söz edildi? Yani içinde bulunulan düzende, haklı ya da haksız bir üst konum elde etmiş kişilerin diğerlerini ezme lüksünden kaçması filan gibi mi, diğer sorulara göz atınca aklıma geliveren bunlar çünkü?

Bunun yanıtını alabilirsem;

Her zaman cesurdum, ben,im kendimce misyonumdur, söylenmeyeni söylenemeyeni söylemek.

Konuyla çok bağlantılı bulduğum bu cümleyle ilgili uzun bir yanıtım var.:)
Teşekkürler.
Güzel ve de çok gerekli bir konu gerçekten.


 
Bence kişilerin bizlere dayatılan yasak günah ayıp üçlemesinden oluşan kuralların içine doğması ve eskiden kuralların daha sıkı olduğu ailelerde yetişmesi ve gerçek özlerini bulamamları onların kendilerini korumak için karşılarındaki insanları küçük görerek yok sayarak aşağılayark kendilerini kafdağının tepesine oturturlar ve orada kendi yanlızlıkları ile baş başa kalırlar.
Bu kişilerin kendi öz benlikleri gelişmemiş ve bastırılmış kşiliklerdir ancak makam ve ünvanları ile birşeydirler ve bu yüzdende o ünvanlarını kendi ezilmişliklerinin hınçını almak içinde kullanırlar.
Kendi kişiliğini bulmuş insanların diğinliği ve huzurunu hiç bir zaman bulamazlar.
 
Mustang' Alıntı:
Bence kişilerin bizlere dayatılan yasak günah ayıp üçlemesinden oluşan kuralların içine doğması ve eskiden kuralların daha sıkı olduğu ailelerde yetişmesi ve gerçek özlerini bulamamları onların kendilerini korumak için karşılarındaki insanları küçük görerek yok sayarak aşağılayark kendilerini kafdağının tepesine oturturlar ve orada kendi yanlızlıkları ile baş başa kalırlar.
Bu kişilerin kendi öz benlikleri gelişmemiş ve bastırılmış kşiliklerdir ancak makam ve ünvanları ile birşeydirler ve bu yüzdende o ünvanlarını kendi ezilmişliklerinin hınçını almak içinde kullanırlar.
Kendi kişiliğini bulmuş insanların diğinliği ve huzurunu hiç bir zaman bulamazlar.


Muhteşemsin arkadaşım, teşekkür ediyorum.
 
Mustang' Alıntı:
Bence kişilerin bizlere dayatılan yasak günah ayıp üçlemesinden oluşan kuralların içine doğması ve eskiden kuralların daha sıkı olduğu ailelerde yetişmesi ve gerçek özlerini bulamamları onların kendilerini korumak için karşılarındaki insanları küçük görerek yok sayarak aşağılayark kendilerini kafdağının tepesine oturturlar ve orada kendi yanlızlıkları ile baş başa kalırlar.

Baskı ile yetişen kişiler, kendilerini korumak amacıyla karşılarındakini küçük görürler.
Anladığım kadarıyla;
"Ben ezildim, bastırıldım, şimdi bende güç var, ezerim!" mantığı.
Bu kişisel gelişimden gerçekten çok uzak.

Yalnız bir şey dikkatimi çekti, "eskiden" demişsiniz, bu geçmiş kuşakları daha fazla suçlama olmamış mı? Bu bir kişilik gelişimi bozukluğu, ve neden sadece ailemidir? "Ayıp, günah,yasak" dayatmasını sadece ailede mi görmekte insanlar?
Yani bir kişi baskı görürse, eline geçen ilk fırsatta baskıcı, ezici bir kişi olur diye düşünürsek bu sadece "eski" kuşakları kapsamaz fikrimce.
 
Bu kişilerin kendi öz benlikleri gelişmemiş ve bastırılmış kşiliklerdir ancak makam ve ünvanları ile birşeydirler ve bu yüzdende o ünvanlarını kendi ezilmişliklerinin hınçını almak içinde kullanırlar.
Kendi kişiliğini bulmuş insanların diğinliği ve huzurunu hiç bir zaman bulamazlar.
Konunun asıl istediği yorum buydu sanırım..:))
 
Eskiden  daha fazla olduğu için öyle dedim .Şu anda bile hala toplum eskinin baskılarının izlerini atabilmiş değil .
Sadece aile değil tabiki ancak önce aile sonra yakın çevre daha sonrada toplum kuralları insanı sınırlandırıyor.
Bir çok şeyi dayatılarak  öğrenmiş insan topluluklarıda birbirlerinin üstüne basarak ilerleme çabasında oluyorlar.
Kendi öz benliklerinden tamamen uzaklaşıyorlar içlerindeki öz benlikleri daima çocuk kalıyor.
Bu yüzden küçük düşünen başkalarının başarılarını kıskanan huysuz huzursuz bireyler olup kendilerine ve çevrelerine zarar vermekten zevk alır hale geliyorlar.
 
Mustang' Alıntı:
Bir çok şeyi dayatılarak  öğrenmiş insan topluluklarıda birbirlerinin üstüne basarak ilerleme çabasında oluyorlar.


Üzülerek ifade edeyimki, başarıyorlar.
İnsandan bir merdiven kullanıyorlar,onlar için bütün şartlar uygun o yada bu şekilde en uygun şartlara sahipler nasılsa.

Çok doğru tesbitler arkadaşım, sağolasın.
 
Geri
Üst