H
Harun
Kullanıcı
Doymuş renkler, ışıklı kareler, cisimlerin kenarlarında garip bir koyu hare ve fotoğrafı çekerken elde çok şık duran hipster fotoğraf makineleri! Bit pazarına nur yağdıran fotoğraf makineleri konumuz.
LOMO: "Leningrad Optik Mekanik İktisadi Teşekkülü" filan gibi bayağı bir doğu bloku, bayağı bir soğuk savaş tamlamanın kısaltılmış hali LOMO. Kendisi bayağı bayağı bir efsane. Aslında 1914 doğumlu Rus bir lens üreticisi firma olan LOMO, bugün benim diyen trend takipçisinin, bohem özentisinin olmazsa olmaz aksesuarı. Aslında üç paralık bu makineyi, bohem diye üçyüze pazarlayanların aklını sevelim. Üniversiteli birkaç genç, bir rehincide bırakılmış LOMO’yu keşfeder ve hikaye gelişir. Minitar lensli, kullanılmış olanları arayın, 50 Euro’dan fazla da sakın bayılmayın. Zaten işin sırrı sadece LOMO’da değil, pozitif film (negatif değil) kullanıp banyoyu negatif film kimyasalı (c41) ile yapmakta. Yani çapraz banyo. Lomography adlı kendine özgü bir fotoğraf çekme akımı bile var.
Action Sampler: Action Sampler, bir kareye dört fotoğraf sığdırıyor. Üstelik bildiğiniz 35 mm filme. Fokus yok, diyafram ayarı yok, teknoloji yok, bas var çek var. 0.22 saniye ara ile çalışan dört birbirinden ucuz objektif, özellikle hareketli objelerde harikalar yaratıyor. LOMO ile ilgili film ve banyo kuralları burada da geçerli.
Polaroid: Polaroid, 1980’lerde dört tane makineyi yanyana iliştirip vesikalık fotoğraf çekilmesi ile mi girdi hayatımıza? Yoksa girdiği için mi böyle kaypak bir metod bulundu? Polaroid bir aralar her evde vardı. Vardı olmasına da fotoğraf çeken pek yoktu. Evde yatan printer’ın gibi, bu nalet şeyin de kendisi değil, onlu kartuşları pahalıydı. 1945 yılında bulunan teknoloji sayesinde, tab ettirmeden makineden anında çıkan fotoğraflar çekebiliyordunuz. İnanılmaz renkler ve inanılmaz matlıkta, her kare 1970’ten fırlamış gibi fotoğraflar çekiyordu. “Hadi şimdi gidip annenin dolapları arasından eski Polaroid fotoğrafları keşfet” gibi bir şey bekliyorsan çok beklersin. Çoktan solmuştur onlar, bu fotoğrafların ömrü kelebek ömrü gibiydi.
Holga: Holga neden tutuluyor? Bir kere LOMO’ya göre daha ucuz, gariban LOMO’su. İkinci sebep de gayet uyduruk bir plastikten imal edildiği için çarpıp çurptukça orası burası açılır, siyah izolasyon bantları ile tamir etmek gerekir, bu da bohemliğe bohemlik katar! Ancak bu uydurukluk sebebiyle çok ilginç sonuçlara imza atar. Dijital dünyasının nazlı komşu kızıdır, en sevdiğimiz makinelerden biridir.
Diana: 1960’larda her tarafı plastik bu makineler birer efsaneydi. Işık saçan fotoğraflar çekiyordu. Peki neden? Aletin lensi bile plastikti de ondan? Tabii ki gerçek dışı fotoğraflar çekecek. Bu uydurukluğun bir avantajı vardı, objektifi tak diye çıkarılıp yenisi şak diye takılabiliyordu. Modifikasyoncuların elinde oyuncak oldu tabii. Vintaj fotoğrafın kralını da işte bu makine çeker.
LOMO: "Leningrad Optik Mekanik İktisadi Teşekkülü" filan gibi bayağı bir doğu bloku, bayağı bir soğuk savaş tamlamanın kısaltılmış hali LOMO. Kendisi bayağı bayağı bir efsane. Aslında 1914 doğumlu Rus bir lens üreticisi firma olan LOMO, bugün benim diyen trend takipçisinin, bohem özentisinin olmazsa olmaz aksesuarı. Aslında üç paralık bu makineyi, bohem diye üçyüze pazarlayanların aklını sevelim. Üniversiteli birkaç genç, bir rehincide bırakılmış LOMO’yu keşfeder ve hikaye gelişir. Minitar lensli, kullanılmış olanları arayın, 50 Euro’dan fazla da sakın bayılmayın. Zaten işin sırrı sadece LOMO’da değil, pozitif film (negatif değil) kullanıp banyoyu negatif film kimyasalı (c41) ile yapmakta. Yani çapraz banyo. Lomography adlı kendine özgü bir fotoğraf çekme akımı bile var.
Action Sampler: Action Sampler, bir kareye dört fotoğraf sığdırıyor. Üstelik bildiğiniz 35 mm filme. Fokus yok, diyafram ayarı yok, teknoloji yok, bas var çek var. 0.22 saniye ara ile çalışan dört birbirinden ucuz objektif, özellikle hareketli objelerde harikalar yaratıyor. LOMO ile ilgili film ve banyo kuralları burada da geçerli.
Polaroid: Polaroid, 1980’lerde dört tane makineyi yanyana iliştirip vesikalık fotoğraf çekilmesi ile mi girdi hayatımıza? Yoksa girdiği için mi böyle kaypak bir metod bulundu? Polaroid bir aralar her evde vardı. Vardı olmasına da fotoğraf çeken pek yoktu. Evde yatan printer’ın gibi, bu nalet şeyin de kendisi değil, onlu kartuşları pahalıydı. 1945 yılında bulunan teknoloji sayesinde, tab ettirmeden makineden anında çıkan fotoğraflar çekebiliyordunuz. İnanılmaz renkler ve inanılmaz matlıkta, her kare 1970’ten fırlamış gibi fotoğraflar çekiyordu. “Hadi şimdi gidip annenin dolapları arasından eski Polaroid fotoğrafları keşfet” gibi bir şey bekliyorsan çok beklersin. Çoktan solmuştur onlar, bu fotoğrafların ömrü kelebek ömrü gibiydi.
Holga: Holga neden tutuluyor? Bir kere LOMO’ya göre daha ucuz, gariban LOMO’su. İkinci sebep de gayet uyduruk bir plastikten imal edildiği için çarpıp çurptukça orası burası açılır, siyah izolasyon bantları ile tamir etmek gerekir, bu da bohemliğe bohemlik katar! Ancak bu uydurukluk sebebiyle çok ilginç sonuçlara imza atar. Dijital dünyasının nazlı komşu kızıdır, en sevdiğimiz makinelerden biridir.
Diana: 1960’larda her tarafı plastik bu makineler birer efsaneydi. Işık saçan fotoğraflar çekiyordu. Peki neden? Aletin lensi bile plastikti de ondan? Tabii ki gerçek dışı fotoğraflar çekecek. Bu uydurukluğun bir avantajı vardı, objektifi tak diye çıkarılıp yenisi şak diye takılabiliyordu. Modifikasyoncuların elinde oyuncak oldu tabii. Vintaj fotoğrafın kralını da işte bu makine çeker.