Anne-kızlar ne oluyor?

  • Konbuyu başlatan dideM
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kişisel Gelişim Yazıları kategorisinde dideM tarafından oluşturulan Anne-kızlar ne oluyor? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,884 kez görüntülenmiş, 20 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kişisel Gelişim Yazıları
Konu Başlığı Anne-kızlar ne oluyor?
Konbuyu başlatan dideM
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan efza
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Bir anne kızından ya da bir kız annesinden neden nefret eder? Nasıl öldürür?İşte nedenleri.

Hatta bu nefret nasıl olur da onu öldürmeye kadar gider? Medical Park Fatih Hastanesi'nden Klinik Psikolog Sinem Demir'e göre; anne-kız arasındaki tehlikeli rekabetin ve düşmanlığın altında sevgisizlik, bastırılmış duygular ve toplumsal baskı gibi birçok neden yatıyor.

Hayatta bir çocuk için annesinden daha değerli bir varlık olabilir mi? Peki bir anne için çocuğundan daha önemlisi? Normal şartlarda bu sorunun yanıtı 'hayır'dır! Hele de anne ve kız söz konusu ise gözümüzün önüne çok daha güçlü bir sevgi bağı gelir. Ama özellikle son zamanlarda tanık olduğumuz anne-kız cinayetleri, anne-kız ilişkisinin aslında her zaman o kadar da toz pembe olmayabileceğini gözler önüne serdi. Peki bir anne kızından ya da bir kız annesinden neden nefret eder? Hatta bu nefret nasıl olur da onu hunharca öldürmeye kadar gider? Medical Park Fatih Hastanesi'nden Klinik Psikolog Sinem Demir; anne-kız ilişkilerine mercek tuttu:

BABA MAZLUM ANNE SUÇLU!

Demir şunları söyledi:

"Son dönemlerde 'annesini öldüren kız' trajedisini konu alan haberlere bakıldığında benzerlikler dikkat çekiyor. Sadece cinayetle sonuçlanan değil, annenin kızını şiddetli bir şekilde suçladığı durumları konu alan haberlerde de ortak noktalar gözleniyor. Bu kızlardaki en benzer nokta, anneleriyle ilişkilerinin 'sürekli' ve 'şiddetli' bir çatışma halinde olması. Annelerinin kendilerini sürekli aşağıladıklarını, özellikle cinsel-ahlaki yönden suçladıklarını söylüyorlar.

Babalar; ya çocukluk döneminden itibaren ortadan kaybolmuşlar veya daha sonra ayrılık yaşanmış ve başka bir evde yaşamaya başlamışlar. Babalarını hiç görmemiş olanlar, bunun annelerinin engelleriyle olduğunu ve babalarıyla ilişki kurma ihtiyaçlarının haksız bir şekilde engellendiğini düşünüyorlar. Baba (bazen yıllar sonra), 'bir şekilde' durumunu anlatmış ve kızlar ona 'bir şekilde' hak vermişler. Buna rağmen hiçbiri tamamen babasıyla yaşamayı seçmemiş veya babaları onları çağırmamış. Kızların hepsi, anneleriyle yaşadıkları evin dışında dayanak noktaları oluşturmuşlar, bir nevi 'yeni evler' yaratmaya çalışmışlar. Arkadaşları, arkadaşlarının aileleri vs…

DUYGUSAL YOKSUNLUK KATILAŞTIRIR

Öncelikle babanın olmadığı durumlarda anne-kız ilişkilerine göz attığımızda; özellikle geleneksel toplumlarda, bir ayrılık durumunda yalnız kalan kadının adeta takibe alındığına tanık oluruz. Hele kadının kız çocuğu varsa, 'senin bir kız çocuğun var, daha dikkatli olmalısın, hata yapmamalısın' klasik bir önermedir. Bu hata, çoğunlukla karşı cinsle ilişkisinin olup olmamasıyla ilgilidir. Karşı cinsten uzak durmaya çalışan ve bir yandan evin sorumluluğunu tek başına üstlenen kadının ruhsal yapısı, gittikçe 'katılaşmaya' başlayabilir. Uzun süre duygusal (sevilme-sevme-cinsellik-sosyalleşme açısından) yoksunluk yaşamak, 'aşırı sinirliliğe' dönüşebilir. Dış dünyayı ise 'kendisi ve kızı için tehdit edici' bir yer olarak değerlendirebilir. Eğer kişide psikiyatrik bir yatkınlık da varsa; bu katılık, şiddet içeren öfke patlamaları ve düşmanlık hissine varabilir, hatta tamamen 'paranoid' bir hale gelebilir.

KIZIM OLDU HAYATIM BİTTİ!

Diğer taraftan, kızı ergenlik çağına geliyordur ve karşı cinse yönelecektir. Anne katılaşmışsa, bastırdığı 'kadınsı duygu ve dürtüleri' kızının yaşama olasılığına da öfke duyabilir. Kendisi hayata kapanmışken, kızının hayata karışma isteğine öfke duyar. Kendisini dış dünyaya kapatmasının sorumlusu olarak görebileceği kızına ve 'yaşam'ı hatırlatan olan her şeye düşmanlaşabilir.

Ruhsal yapısı esnek olan 'yalnız kadın' ise yıllar içinde 'kendini koruma ve sosyalleşme' arasındaki dengeyi kurabilir. Dış dünyayı 'tamamen ve sadece' tehdit edici bir yer olarak değerlendirmez; kendini koruma yollarını geliştirirken, bir yandan da güvendiği ve destek alacağı sosyal dayanak noktaları oluşturur. Duygusal olarak deşarj olmak için uygun yollar geliştirmeyi öğrenir. Bu şekilde, içindeki dürtüler sadece öfkeye dönüşmez; dünyayı algısı da sadece 'düşmanlık ve tehdit beklentisi' etrafında şekillenmez.

KIZINI RAKİP GÖREN ANNELER

Baba faktöründen bağımsız olarak anne-kız çatışmasının ileri derecede olduğu bazı durumlarda ise; anne özellikle kızlarını kendisine rakip olarak görür. Kızlarıyla derinden ve samimi bir şekilde ilgilenemez. Kendi ihtiyaçları ön plandadır. Oğulları ve eşiyle (yani erkeklerle) bir sorunu yoktur. Bu tür durumlarda baba, dışlanan kız çocuklarına aşırı duyarlı bir hale gelip bu açığı kapatmaya çalışabiliyor. Kimi durumlarda ise, baba da annedeki 'benmerkezciliğe' kapılabilir. Annenin kızına karşı 'sevgi-nefret' karışımı hisler beslemesinin alt yapısında pek çok psikolojik sebep olabilir; kendi doğduğu ailede kız çocuklarının değersiz olması, kendi annesiyle sorunlu ilişki yaşamış olması... Ortak nokta ise; anneden gelen sıcaklık hissinde eksiklik, bir erk (eş, baba, erkek çocuk) tarafından desteklenmeyince kendi varlığını hissedememe.

SEVGİ BAĞI SAĞLAMSA SORUNLAR AŞILABİLİR

Normal durumlardaki anne-kız ilişkilerinde ise; hamilelikten itibaren gelişi mutlulukla karşılan kız bebek ve annesi arasında, koşulsuz sevgi, temel ihtiyaçlarının tutarlı bir şekilde karşılanması ve samimi bir sıcaklık vardır. 4 yaşlarından itibaren kız bir yandan anne gibi olmak ister ve kız olmaya dair duyguları depreşir; bir yandan da babaya yakın olmak ister ve annesiyle çatışması, rekabeti artar. Anne, bir süre önce sevgili bebeği olan bu kız çocuğunun rekabet hissi karşısında şaşırabilir, karşısındaki bir yetişkinmiş gibi alınganlık ve üzüntü yaşayabilir. Kızın geri adım atarak annesiyle antlaşma imzalamasını ve babasıyla uygun mesafeye geçmesini üç etken belirler:

1. Çocuk, çatışma yaşasa da annesini seviyordur; ilk yıllarından itibaren annesinin sevgi hissinden emin olmuştur ve bu sevgiye ihtiyacı olduğunun farkındadır,
2. Anne, kızıyla eşi arasına mesafe koymaya devam etse de, çatışmayı 'anne' ve 'yetişkin' olarak yürütebilir,  kızına sıcaklık hissi kaybolmaz
3. Baba; anne ve kızın arasındaki çatışmada hem kızını tamamen görmezden gelmez, hem de çocuğun annesini değersizleştirmesini desteklemez (veya annenin değersizleştirilmesinde rol alan diğer yakın akrabaları engeller."


www.hurriyet.com.tr
 
D

dileklerperisi

Kullanıcı
8 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Okudukça içim daraldı ya.
Nasıl anne kız ilişkileri bu hale geliyor en açık şekilde anlatılmış.
Anne kız cinayeti son günlerde olcukça arttı.
Umarım bunun önüne geçilir.
Paylaşım için teşekkürler.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Son günlerde izliyoruz bu cinayetleri, ve terkedişleri ve açığa çıkarılan pek çok çarpık anne/kız ilişkilerini, ve sonunda uzmanlar araştırmalarını bu konuya yönelttiler.
Yukarıda ele alınan örneklemeler cinayet işletebilecek kadar insanın gözünü karartabilir, kaldı ki cinayet işleyenlerin yüz ifadelerinden ve konuşmalarından bunu gözlemliyoruz zaten.
Çok acı...

Genellikle aile içi ilişkilerde kuşak farklılığı nedeniyle bir takım çatışmalar yaşanır anneler ve kızları arasında. Elbette bu dediğim, birlikte yaşasınlar, parçalanmış aileler olsunlar, tüm aile yapılarında karşılaşılan bir durum.
Ancak, yukarıda sayılan faktörler gerçekten çok ağır.
Normal çatışmaların bu derece kin ve nefret duygularına dönüşünce, bunun sonucu intikam duygusu beslenir, ki bu da ne yazık cinayet nedeni oluverir işte.
Çevre baskılarını da hesaba katarsak...

Özellikle parçalanmış ailelerde görülen sorunları aşmak için, "ileride oluşabilecek" her türlü durum düşünelerek eğitim vermek gerekir çok küçük yaşlardan itibaren çocuklara, diye düşünüyorum ben.
Başlarına gelebilecek herşeye hazır olmalı çocuklar, yıkılmasınlar.
Aile parçalanabilir, ama bu felaket demek değildir.
Sadece anne baba anlaşamamış ve yollarını ayırmışlardır.
Bunun çocuk üzerindeki etkilerini en aza indirmekse yine anne babanın görevidir.
Bu yazıda, bozulan ilişkilerin daha çok annelerden kaynaklandığını görüyoruz ve ben buna katılıyorum.
Çocukları yetiştiren ailelerdir çünkü. İlk eğitim ve sürekli eğitim aile tarafından verilir çocuğa.
Ve bu eğitim verilirken mutlaka kişi hakları iyi vurgulanmalıdır ki, çocuk bu haklara itiraz etmesin. Örneğin eşinden ayrılmış bir annenin ihtiyaçları olduğunu kavrayabilsin gibi...

Hep diyoruz ya; Eğitim şart!
Ama tanık olduğumuz cinayet örnekleri arasında "eğitimli" diye nitelediğimiz kesimden ailelerde var. Burada benim zaten anlatmak istediğim, okul eğitimi değil, aile eğitimi!
Sevgi, saygı ve kişi haklarına saygıyla desteklenen bir aile eğitimi.
Teşekkürler.

 
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
İnanın ben henüz bu tarz cinayetlere yorum yapacak kadar yada neden yapıyorlar diyecek kadar , yani garip bir duygu okuduğumda/izlediğimde beynim duruyor ve düşünemiyorum :-X :-[
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Bu yazıda, bozulan ilişkilerin daha çok annelerden kaynaklandığını görüyoruz ve ben buna katılıyorum.
Benim düşüncem de anneden kaynaklandığı yönünde..
Babadan kaynaklanmıyor, çünkü çocuk babayla kalmıyor. Baba çocuğunu çok az gördüğü için o zamanı da çocuğun isteklerine cevap vererek harcıyorlar. Babanın çocuk üzerinde sorumluluğu anne kadar olmuyor. Baba evleniyor, belki istediği yönde yaşıyor.
Fakat anne çocuğuyla kaldığı için devamlı bir suçluluk duygusuna kapılıyor ve üstüne bir kat daha sorumluluk yükleniyor. Baba çocukla ilgilenmeyince, bir kat daha.. Çocuğu yanlış yetiştirmekten korktuğu için belki evlenemiyor da.. Çocuk ise anneyi anlamamaya ve babayla daha iyi anlaştığı için suçu anneden bulmaya, bu sebepten de annenin attığı her adım ona batmaya başlıyor. Anne ile çocuk sürekli beraber olduğu için ve bu tür iç savaşlar verdikleri için sürekli çatışma halinde oluyorlar.

Yani demek istediğim şu, çocuğa bakan baba olsaydı belki de aynı şeyler baba ile çocuk arasında yaşanacaktı..
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Benim düşüncem de anneden kaynaklandığı yönünde..
Babadan kaynaklanmıyor, çünkü çocuk babayla kalmıyor.
Didemcim, bu yazıda anne/kız ilişkileri sonucu cinayetler ele alındığı için sorunların anneden kaynaklandığı görüşümü belirttim ben.
Baba kaynaklı sorunlarda var elbet, ama yazı konusuna sadık kalarak bu görüşümü yazdım.
Baba kaynaklı sorunları ele alacak olursak, çok azınmsanmayacak kadar sorun yazılabilir zaten.
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Zynep'cim benim yorumum senin için değildi zaten, yazının kendisine yorum yaptım.

Başlıkta anne-kız yazmışlar ki sorunlar gerçekten de onlar arasında çoğunlukta tamam ama diğer tarafı görmüyorlar. Bir baba da anne kadar zaman ayırsa çocuğuna bunlar yine yaşanacak.

Bunu belirtmek istedim.
 
K

Kristal

Anne geçmişinden gelen kaygı,güvensizlik ve hatalarını çocuklarının da yapmaması için baskı unsuru oluşturduğunda öfke tepkisiyle karşılanıyor.Bu da ufak sorunlar bile büyümesine sebep oluyor.Annenin duygusal anlamda kontrollü olması gerekli.
Çocuğa dünyayı hata payı bırakarak keşfetme olanağı sağlanmalı...
Anneden beklediği yakınlığı göremeyen çocuklar,anneye göre daha hoşgörülü olan babayla yakınlık kuruyor.
''Kızlar babaya,erkek çocuklar aneye düşkündür' sözü bir anlamda bunu onaylıyor...
 
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
Aslında boşanan çiftlerde, yada başka bir sebepten dolayı(ölüm vs...)beraber kalan anne-kız ilişkisinde anneninde az da olsa psikolojik tedavi alması lazım yada kendini yetiştirmesi. Çünkü hala günümüzde ataerkil toplum olmamızdan kaynaklı evli hanımlar çalışmıyor/tırılmıyor.Bu sebeple de evde devamlı ya günlerdeya da ekran başında. Yalnız kalınınca da ister istemez boşluğa düşüyorlar. Birde anne -kız ilişkisi problemliyse,ilgi yoksa....
Daha yazacak düşüncem  var ama ... :)
 
Y

yigitce

Kullanıcı
23 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
yigitce2007.spaces.live.com
aile ici egitimin ne kadar önemli oldugu ,toplumsal gelisimimizle orantili önemi anlasilmistir...
güzel paylasim icin tesekkürler...
 
T

tugba 44

Kullanıcı
26 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
16
bu nasil anne-kiz iliskisi aklim almiyor acikcasi  :(
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
tugba 44' Alıntı:
bu nasil anne-kiz iliskisi aklim almiyor acikcasi  :(
Bu zaten anne/kız ilişkisi olmaktan çıkmış, problemli kişilerin ilişkileri haline dönüşmüş ve kendileri için "normal" ama normal kişiler için "anormal" bir durum ortaya çıkmış.
Normalden kastım; standart.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Dr.suat' Alıntı:
Dr.suat' Alıntı:
merhaba didem hanım

Konu başlığına bir göz atarsanız, bu sayfanın tanışma sayfası olmadığını anlayabilirsiniz.
Lütfen arkadaşlarımızla tanışmak için "Yeni Katılanlar" Bölümü'nü kullanınız.
Teşekkürler.

Konuyla ilgisiz mesajlar tarafımdan silinmiştir.
 
H

hatice şengül

Kullanıcı
12 Eyl 2008
En iyi cevaplar
0
0
Mersin
ben sizn kadar bilimsel cümleler kuramasam da görünürde parçalanmamış bir ailenin içindeki sorunları bizzat yaşıyorum yukarıda yazılanlara çokça hak verebilirdim ama bu boşanmış ailelerde oluşan sorunlar olarak yorumlanmış dışına çıkamam

ama genç kızlar annelerini öldürüyorlarsa kesin sebepleri vardır diyorum başka bir şey demiyorum

bu problemler illa boşanmış ailelerde olmuyor emin olun anne problemliyse isterse en mutlu evliliği yaşasın kızıyla rekabete girebiliyor
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
hatice şengül' Alıntı:
ben sizn kadar bilimsel cümleler kuramasam da
Sevgili Hatice, ben önce bu söze bir yanıt versem izninle?
Burada hiç birimiz bu konuların uzmanı değiliz, bizlerde yaşadıklarımızdan, tanık olduklarımızdan hareketle konulara yorumlar yapıyoruz. Kullanılan en anlaşılır dil, en sade dildir ayrıca. Bilimadamlarının kurduğu cümleleri anlayabilmek için kaynaklara başvuruyoruz bazen. :)

hatice şengül' Alıntı:
bu problemler illa boşanmış ailelerde olmuyor emin olun anne problemliyse isterse en mutlu evliliği yaşasın kızıyla rekabete girebiliyor
Haklısın. Özellikle orta yaş bunalımında olan annelerin en çok kızları ile çetıştığıda çok bilinen bir varsayımdır.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
hatice şengül' Alıntı:
bu varsayım değil gerçek
Yinede genellemeyelim. :)
Bir önceki mesajında biraz yakındığını okudum, ama bir şeyleri biz yaşıyorsak, herkesin aynı şeyleri yaşadığı anlamını çıkaramayız değil mi?
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Yinede genellemeyelim.
Bir önceki mesajında biraz yakındığını okudum, ama bir şeyleri biz yaşıyorsak, herkesin aynı şeyleri yaşadığı anlamını çıkaramayız değil mi?
Zynep'in dediği gibi genellememek daha doğru. Bazı anne/baba var, kendi yaşadıklarını çocuğuna yaşatmak istemediği için çok daha anlayışlı, öngörülü, sabırlı,..vs. oluyor.
Ama bazısı var ki kendi yaşadıklarını çocuğuna da yaşatıyor, psikolojisi iyice bozulduktan sonra da bu gibi durumlar ortaya çıkıyor.
 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
İletişimsizlik heralde yada  sağlıksız iletişim diyelim.
Günümüzde zor aile içi iletişim.
Artık jenerasyon farkı deyin düşünce farkı deyin vs vs vs her duruma farklı pencerelerden bakılması gibi bir durum mevcut.
2 nesil ortak bir paydada buluşamıyorlar.
Zıt taraflarda oldummuda malum durumlara tanık oluyoruz.
Güya bu ülkede 'Aileden' sorumlu birde bakanlık var.
Ne iş yapıyorlarsa artık bence el atmaları gerekir çünkü dahada kötüye gidiyor olabiliriz hatta gidiyoruz bence.
Teşekkürler konu için.
 
Üst