Codex
Özgür Şahin
Site Kurucusu
Normal olarak çoğu kimse “bir şey içmeye yarar” biçiminde cevap verir bu soruya. Bebeklik çağlarından itibaren kişilere, her şeyin neye yaradığı “öğretilir” ve o öğretilenin dışında bir yolla kullanmaya kalktığında garipsenir. Gerçekte ise “her şey bir çok şeye yarar!”.
Örneğin bir “bardak”:
* Her türlü sıvıyı:
o içmeye,
o bir miktarını saklamaya,
* Her türlü sıvı ya da katının:
o üzerine ölçü işaretleri yapılırsa hacim hatta ağırlık ölçmeye,
o üzerine çizgi yapılmadan dolusunun hacmini / ağırlığını ölçmeye,
* Küçük bir saksı olarak kullanmaya,
* İçine değişik miktarlarda sıvı konulmuş yan yana bardakları müzik aleti olarak kullanmaya,
* Kırılmak suretiyle elde edilen camlarla tahta yüzeyleri düzeltmeye (sistre),
* Raptiyelerin ele batma tehlikesi olmadan batırılmasına,
* Küçük çivilerin pek sert olmayan cisimlere çakılmasına,
* Sesi çıkmayan bir kişinin, bardağı bir yere vurarak çağırma sesi çıkarmasına,
* Çocuklara boyama yaptırılmasına,
* Çok ince parçalanması gereken tabletleri parçalamaya,
* Derişik asit ve baz gibi hemen her malzemeyi bozan maddeleri koymaya,
* Ağzı ıslatılarak ses çıkarır. Fizik derslerinde rezonans kutusu olarak örnek vermeye,
* İçine küçük yanan pamuklar atılıp ve sırt ağrısını tedavide kocakarı yöntemi olarak kullanmaya,
* Çevresi kalemle çember olarak çizilebilir,
* Yatık olarak konulup kalem dayanarak cetvel gibi kullanılabilir,
* Yangın alarm düğmesinin camını kırabilir,
* Kalıp olarak kullanılabilir,
* Mükemmel bir yalıtkandır. Çıplak elle dokunulmak istenmeyen tellere ellenirken kullanılabilir,
* Uçması istenmeyen kağıt vs. üzerine konulabilir,
* Fizik laboratuvarlarında çeşitli deneylerde kullanılabilir,
* Mikro-dalga fırınında su ısıtabilir,
* Yuvarlak şekilli yufka veya hamur kesilebilir,
* Çevresi belliyse, üzerine sarılacak ip veya telin uzunluğunu ölçmede kullanılabilir,
* Birbirinin içine girebilen iki tanesi kullanılarak termos yapılabilir,
* Çift çeperli yapılıp arasına
bir sıvı konulur ve boşken deep-freez´de soğutularak içine konulan sıvıyı uzun süre soğuk tutması sağlanır (Bende böyle bir tane var),
* Meclis kürsüsünden başkana su atmaya yarar,
* Nihayet parçalarıyla bilek keserek intihar etmeye yarar.
Bunlar bir bardağın ne işlere yarayabileceğinin ancak küçük bir bölümüdür.
Çevresine, herşeyin nelere yarayabileceğini soran gözlerle bakmayı öğrenmiş bir çocuğun nasıl üretken birisi olacağı kolayca tahmin edilebilir.
Çocuk ve gençlerimize, çevrelerine böyle bakmalarını öğretmenin maliyeti sıfırdır. Bunu akıl etmek yeterlidir. Çünkü tüm canlılar (yalnız insanlar değil) doğuştan yaratıcıdırlar.
Peki şimdi bir soru:
Bu yaratıcılık nasıl öldürülür ve bardağın, ancak tek işe yarayacağı nasıl öğretilebilir?
Cevap:
Bunu yapabilmek zordur. Çok para harcamak ve “ezber” denilen kuşkusuzluğu bir ulusal özellik haline getirmek gerekir. Tabiki bu da kolay değildir ve üniversite, politika, sanayi ve aydınların işbirliğini gerektirir.
Örneğin bir “bardak”:
* Her türlü sıvıyı:
o içmeye,
o bir miktarını saklamaya,
* Her türlü sıvı ya da katının:
o üzerine ölçü işaretleri yapılırsa hacim hatta ağırlık ölçmeye,
o üzerine çizgi yapılmadan dolusunun hacmini / ağırlığını ölçmeye,
* Küçük bir saksı olarak kullanmaya,
* İçine değişik miktarlarda sıvı konulmuş yan yana bardakları müzik aleti olarak kullanmaya,
* Kırılmak suretiyle elde edilen camlarla tahta yüzeyleri düzeltmeye (sistre),
* Raptiyelerin ele batma tehlikesi olmadan batırılmasına,
* Küçük çivilerin pek sert olmayan cisimlere çakılmasına,
* Sesi çıkmayan bir kişinin, bardağı bir yere vurarak çağırma sesi çıkarmasına,
* Çocuklara boyama yaptırılmasına,
* Çok ince parçalanması gereken tabletleri parçalamaya,
* Derişik asit ve baz gibi hemen her malzemeyi bozan maddeleri koymaya,
* Ağzı ıslatılarak ses çıkarır. Fizik derslerinde rezonans kutusu olarak örnek vermeye,
* İçine küçük yanan pamuklar atılıp ve sırt ağrısını tedavide kocakarı yöntemi olarak kullanmaya,
* Çevresi kalemle çember olarak çizilebilir,
* Yatık olarak konulup kalem dayanarak cetvel gibi kullanılabilir,
* Yangın alarm düğmesinin camını kırabilir,
* Kalıp olarak kullanılabilir,
* Mükemmel bir yalıtkandır. Çıplak elle dokunulmak istenmeyen tellere ellenirken kullanılabilir,
* Uçması istenmeyen kağıt vs. üzerine konulabilir,
* Fizik laboratuvarlarında çeşitli deneylerde kullanılabilir,
* Mikro-dalga fırınında su ısıtabilir,
* Yuvarlak şekilli yufka veya hamur kesilebilir,
* Çevresi belliyse, üzerine sarılacak ip veya telin uzunluğunu ölçmede kullanılabilir,
* Birbirinin içine girebilen iki tanesi kullanılarak termos yapılabilir,
* Çift çeperli yapılıp arasına
bir sıvı konulur ve boşken deep-freez´de soğutularak içine konulan sıvıyı uzun süre soğuk tutması sağlanır (Bende böyle bir tane var),
* Meclis kürsüsünden başkana su atmaya yarar,
* Nihayet parçalarıyla bilek keserek intihar etmeye yarar.
Bunlar bir bardağın ne işlere yarayabileceğinin ancak küçük bir bölümüdür.
Çevresine, herşeyin nelere yarayabileceğini soran gözlerle bakmayı öğrenmiş bir çocuğun nasıl üretken birisi olacağı kolayca tahmin edilebilir.
Çocuk ve gençlerimize, çevrelerine böyle bakmalarını öğretmenin maliyeti sıfırdır. Bunu akıl etmek yeterlidir. Çünkü tüm canlılar (yalnız insanlar değil) doğuştan yaratıcıdırlar.
Peki şimdi bir soru:
Bu yaratıcılık nasıl öldürülür ve bardağın, ancak tek işe yarayacağı nasıl öğretilebilir?
Cevap:
Bunu yapabilmek zordur. Çok para harcamak ve “ezber” denilen kuşkusuzluğu bir ulusal özellik haline getirmek gerekir. Tabiki bu da kolay değildir ve üniversite, politika, sanayi ve aydınların işbirliğini gerektirir.
Kaynak : Yasamdersleri / Tınaz Titiz