Akışın İçindeki Mutluluk..

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan su perisi
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

su perisi

Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2007
Puanları
0
Akışın İçindeki Mutluluk 


Profesör Mihaly Csikszentmihalyi’nin kardeşi emeklidir ve hobisi mineraller ile ilgilenmektir. Bir gün eline bir kristal alır ve kahvaltıdan hemen sonra mikroskobunun başına geçerek bunu incelemeye başlar. Bir süre sonra, kristalin içini görmekte zorlandığını fark eder ve “herhalde güneşi bir bulut kapattı” diyerek gökyüzüne bakar ve akşam olduğunu, güneşin batmış olduğunu görür. Profesörün kardeşi için zaman durmuştur.

Peki zaman sizin için ne zaman durur? Ne zaman kendinizi gerçekten yapmak istediğiniz şeyi yaparken bulursunuz? Ne zaman bu anın hiç bir şekilde bitmemesini istersiniz? Böyle bir an sizin için en mutlu olduğunuz an olarak tanımlanabilir mi? Ne yaparken bunu hissedersiniz; çok sevdiğiniz bir konuda çalışırken, futbol oynarken ya da çok sevdiğiniz bir sporu yaparken, çocuğunuzla boğuşup oynarken, dua ederken, mutfakta en iyi yaptığınız yemeği hazırlarken? Her birimiz için bu an farklı bir faaliyet yaptığımız sırada yaşadığımız an olabilir.

Bir insanın yerinden hiç kalmadan koca bir günü, bir mikroskobun başında geçirmesi şaşırtıcı sayılabilir. Sizin de başınıza gelmiş olabilir; uzun süre bir şeyle uğraşmış olmanıza rağmen zamanın nasıl geçtiğini anlamamışsınızdır.

Csikszentmihalyi, dans etmekten kaya tırmanışına müzik yapmaktan satranç oynamaya kadar, çeşitli, insanların kendilerini akış içinde mutlu hissettikleri, zamanın nasıl geçtiğini anlamadıkları, heyecan verici faaliyetlerde bulunan binlerce insanı incelemiştir. “Bu aktivitelerde heyecan veren nedir?” diye merak ettiğinde aşağıdaki cevapları almıştır: Yepyeni bir şey tasarlama, yepyeni bir şey keşfetme, yeni yerler keşfetme, yeni bir şey öğrenme ya da yeni bir şey öğrenme.

Buradan hepimiz için ışık veren bir cevap yükseliyor. Mutluluk sahip olmakla değil, bir şey yapmakla ilgili. Bizim sevdiğimiz, merak ettiğimiz, kalbimizin onun için çarptığı bir şey yapmakla ilgili. Diğer bir deyişle mal, mülk edinmek bize onlara ilk sahip olduğumuz anda bir mutluluk veriyor; hedefimize ulaşmış oluyoruz; ancak sonra onlara alışıyoruz. Ancak eylemler öyle değil. Bize heyecan veren, bizi zorlayan ve gerçekten yapmaktan hoşlandığımız eylemlerle uğraşıyorsak onlar bizim için bu özelliklerini korudukları sürece mutlu oluyoruz.

Mihaly Csikszentmihalyi “akış”ı şöyle tanımlıyor: “Akış: En yüksek düzeyde içsel güdülenmenin gerçekleştiği durumdur. Ruh ve bedenin birlikte oluşturduğu, zaman ve mekan algılamasının bulanıklaştığı, sonunda çok özel bir şeyler olduğu duygusunun yerleştiği, harmoni içinde bir yaşam anıdır.” Bu tanımlamaya bir ekleme daha yapılabilir. Her akış anında insanın bir faaliyet yapması söz konusudur ve bu faaliyetin sonucunda insan bir şeyler üretir. Ürünler çok değişik olabilir: Çocuğuyla ilgilenmiş olmak, bir dağa çıkmak, bir elektronik devre tasarlamak, bir sunum yapmak. Ama faaliyetin sonunda bir üretim vardır. Sahip olmakla, faaliyet arasındaki en temel fark da budur. Sahip olmak bir şey üretmezken, faaliyetlerimiz bir şeyler üretir. Bizi de aslında mutlu yapan, faaliyetimiz ve sonucunda bir şey üretmektir.

Hangi faaliyetleri yapmak bizi mutlu ediyor? Yapmayı sevdiğimiz faaliyetler, ancak çok önemli bir kriter daha var: “Bizim beceri düzeyimizi belirli ölçüde zorlayan faaliyetler.” Yani herhangi bir eylemi yapmak bizim için çok kolaysa bu bizi mutlu etmiyor. Eğer söz konusu faaliyet, bizim becerilerimizi çok aşıyorsa çok zor bir faaliyetse, onunla uğraşmak bize başarısızlık hissi veriyor; böyle bir faaliyet bizi üzüyor.

Öyleyse mutlu olmak için ihtiyaç duyduğumuz, bizi belirli ölçüde zorlayacak faaliyetler bulmak.

Bu yazının hazırlanmasında çalışmalarından yararlandığım Profesör Mustafa Yaşar Tınar, Burcu Kümbül, proje asistanım Elif Tonbuloğlu ve Flow isimli kitabını benimle paylaşan Mehmet Koruyan’a teşekkür ederim.

Melih Arat

 
Bu güzel bilgi paylaşımı için teşekkürler.

Keyifle okudum ve bazı cümleler üzerinde düşündüm/düşünmeye devam edeceğim. ;) Özellikle üretmek kelimesini severim.Ve herkezin  üretecek bir şeyleri olduğuna inanırım.
 
Paylaşımın için teşekkürler Su Perisi..
Kalemine sağlık Melih Arat.

İnsanın yapısında mı vardır yoksa benim anlayamadığım birşeymidir ikisi arasında gelip gidiyorum hep bu konuda... İnsan çok çok istediği birşeyi bile tamamen elde ettikten sonra aynı kişinin gözünde daha değersizleşme olayı..
 
bence Safari insanın doğasında var bu durum.Bir şeyi elde edene kadar hep özel hep güzel ve değerli gelir ama belirttiğin gibi elde edince yada hedefe varınca belirli bir zamandan sonra kazandığımız hedefe bakış açımız değişir diye düşünüyorum yani sıradanlaşıyor galiba... :)
 
zaten yeni hedeflerimiz olması içinde böyle olması gerekmez mi?
yoksa  insan çok istediği bişeyi elde ettikten sonra mutlu olur bu mutluluk ona yeter ve başka aryışlara giremezdi.
Böyle olduğu takdirde de hiçkimse gelişme ve yenilenme göstermeksizin olduğu yerde sayardı.
yani bence böyle olması bir gereklilik...
 
Bende bu sitede paylaşımlarınızı okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum,teşekkürler...
 
tesekkürler .gercekten önemli olan elimizde olanlar değil,kendimizi aktif hale getireceğimiz seylerle ugrasmak..mutluluk kendinde saklı ve ugrasmakta ;)

çok begendim sağol su perisi paylaşım için :)
 
emeğinize sağlık o kadar gzüel yazılar okuyorum ki bu sitede yorgunluğum gidiyor Allah razı olsun
 
Sahip olmakla, faaliyet arasındaki en temel fark da budur. Sahip olmak bir şey üretmezken, faaliyetlerimiz bir şeyler üretir. Bizi de aslında mutlu yapan, faaliyetimiz ve sonucunda bir şey üretmektir
BURASI YAZININ ÖZÜ GİBİ ÇOK GÜZEL TEŞEKKÜRLER :)
 
Geri
Üst