Aile için Şiddet!...

blt.cemile

Kullanıcı
Katılım
11 Ara 2008
Puanları
0
Şiddetin tanımı

Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür.

Aile içi şiddet bir kişinin eşine, çocuklarına, anne babasına, kardeşlerine ve/veya yakın akrabalarına yönelik uyguladığı her türlü saldırgan davranıştır. Bu tanıma sadece kaba kuvvet içeren davranışlar değil aşağılamak, tehdit etmek, ekonomik özgürlüğünü kısıtlamak ve zorla evlendirmek gibi şiddet gören kişinin kendisine olan saygısını, kendisine ve çevresine olan güvenini azaltan, korku duymasına sebep olan pek çok davranış da girer. Şiddete sadece aynı evde oturan kişiler değil, eski eş, kız veya erkek arkadaş ya da nişanlı da maruz kalabilir.


--------------------------------------------------------------------------------

Yanlış İnanış: "Aile içi şiddet sadece fiziksel olduğu zaman zararlıdır."
Gerçek: Pek çok kişi şiddeti sadece dayak veya vurma olarak algılar. Oysa şiddetin pek çok türü vardır. Kişinin karısını/kocasını aşağılaması, karısına/kocasına ve çocuklarına küfretmesi, onu eve kilitlemesi, cinsel olarak zorlaması da şiddet olarak tanımlanır.

Fiziksel Şiddet: İtmek, tokat atmak, tekmelemek, tükürmek, yumruklamak, kol kıvırmak, kol - bacak kırmak, saçından sürüklemek, (su, yemek, uyku, tuvalete gitmek gibi) temel ihtiyaçlarını esirgemek, gerektiği halde tıbbi tedavi almasını engellemek, silahla yaralamak, öldürmek gibi.

Sözlü Şiddet:
Sürekli eleştirmek, aşağılamak, küfür etmek, tehdit etmek, kararlara katılımını engellemek, sürekli sorguya çekmek, sık sık bağırmak, aşağılayıcı isim takmak, sık sık alay etmek, dini veya etnik kimliğine yönelik hakaret etmek, görüşlerini ve çalışmalarını küçümsemek gibi.

Toplumsal İlişkileri Sınırlayıcı Şiddet: Ailesi, arkadaşları / komşuları ile görüşmesini yasaklamak, evden dışarı çıkmasını yasaklamak, gittiği her yere takip etmek, başkalarının önünde aşağılamak ve alay etmek, başkalarının önünde sık sık sözünü kesmek , özel yaşam ve mahremiyet hakkı tanımamak, zorla evlendirmek, namus ve töre nedeni ile baskı uygulamak gibi.

Cinsel Şiddet : İstemediği cinsel ilişkiye zorlamak, tecavüz, başka kişilerle cinsel ilişkiye zorlamak, cinsel olarak kişiyi korkutan ve kıran davranışlarda bulunmak, sürekli kadınlığını / erkekliğini aşağılamak, telefonla / mektupla veya sözlü olarak sürekli cinsel içerikli tacizlerde bulunmak, cinsel organlara zarar vermek, namus ve töre nedeni ile baskı uygulamak ve öldürmek gibi.

Ekonomik Şiddet: Parasını almak ve geri vermemek, zorla istemediği bir işte çalıştırmak, istediği halde çalıştırmamak / işe yollamamak veya zorla çalıştırmak, eline hiç para vermemek gibi.

Yanlış İnanış: "Aile içinde şiddet sadece kadınlara yöneliktir."


Gerçek: Dünya'da ve Türkiye'de yapılan araştırmalar aile içi şiddete maruz kalanların çok büyük bir bölümünün kadınlar olduğunu ortaya koymakla birlikte erkeklerin de aile içinde fiziksel ve sözlü şiddete uğradığı görülmektedir. Ayrıca çocuklar ve yaşlılar da ailede şiddetin hedefi olabiliyor.

Kadınlara yönelik şiddet

Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi kadınlara yönelik şiddeti; "ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma" (1. madde) şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımın son yorumlamalarına "kurbanı ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakmak" da dahil edilmiştir.

Erkeğe yönelik şiddet genellikle evin dışından gelirken, kadınlar daha çok aile bireylerinin ya da eşlerinin uyguladığı şiddete maruz kalırlar. Yani kadınlar çoğunlukla kendilerini istismar edenlere duygusal ve ekonomik olarak bağımlıdırlar.
Türkiye'de aile üyelerinin kadınlara uyguladığı şiddet, hakaret ve kadınları ekonomik ihtiyaçlarından yoksun bırakmaktan dayağa, cinsel şiddetten cinayete geniş bir yelpazededir. Türkiye'de kadına yönelik şiddetin en uç noktada yaşandığı boyut "namus cinayetleri"dir. Türk Ceza Kanunu'nda yapılan son değişikliklerle namus cinayetleri "nitelikli adam öldürme" kapsamına alındı ve müebbet hapis cezası uygulaması getirildi.
Kadının eğitim haklarının kısıtlanması da kadına yönelik bir istismar türüdür. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF'in 2004 bulgularına göre Türkiye'de 640.000 kız çocuğu zorunlu eğitim görmemektedir. 15 yaş ve üstü nüfustan kadınların yüzde 75'i ve erkeklerin yüzde 93'ü okuma yazma bilmektedir.

Çocuklara yönelik şiddet

Çocuğa yönelik şiddet için yaygın olarak kullanılan terim çocuk istismarıdır ve çocuğun ailesi ya da ondan sorumlu diğer kişiler tarafında çocuğa karşı uygulanan fiziksel veya psikolojik nitelikli kötü davranışların tümünü kapsar. Çocuğu dövme, tekmeleme, ısırma, aç bırakma, bir odaya kilitleme, yakıcı nesnelerle dağlama, cinsel saldırı, duygusal olarak aşağılama çocuk istismarı kapsamına girer. Daha gizli yaşanan ve çocuğun sağlığına, beslenmesine, giyimine, eğitimine ve sosyalleşmesine gereken dikkat ve özenin gösterilmediği anne baba davranışları ise çocuk ihmali olarak nitelenir.
Dünyada çocuk istismarının görülme sıklığını belirten kapsamlı bilimsel veriler yoktur. Bunun bir nedeni de hemen bütün zamanlarda ve tüm toplumlarda çocuğa yönelik fiziksel şiddetin "terbiye etme" gerekçesi ile onaylanmış olmasıdır. İstismar ve disiplin arasındaki ince sınır toplumdan topluma değişir.
Türkiye'nin de 1994 yılında imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre, çocukların, şiddetten arındırılmış güvenli evlerde yaşama hakkı, kendilerine adil ve saygılı bir şekilde davranılması hakkı, kendilerini sevgi ile bakıp büyüten kişilerle büyüme hakkı, eğitim görme hakkı, evde ve okulda güvende olma hakkı, tehlike ve istismardan korunma hakkı bulunmaktadır. Bununla birlikte T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu'nun 1995 verilerine göre ülkemizde özellikle 4 yaşından itibaren çocukların fazla miktarda dayak yedikleri ve bunun sonucunda hem bedensel hem de ruhsal sorunlar yaşadıkları görülmüştür. Başka bir araştırmaya göre çocukların uğradıkları fiziksel şiddetin %69'unun faili çocukla aynı evde yaşayan diğer aile bireyleri, özellikle de anne babalardır. Çocukların fiziksel istismarı sonucunda meydana gelen ölümler, 1 - 4 yaşlar arasında oluşan çocuk ölümlerinin % 3'ünü oluşturmaktadır. Ancak Türkiye'de de çocuk istismarı çoğunlukla gizli kalır; kayıtlara geçen ya da mahkemelere yansıyan şiddet olayları da çok azdır.
Çocuk istismarı, sonraki nesillerde dahi kalıcı izler bırakabilecek önemli bir sosyal sorun olmaya devam ediyor. Ayrıca, kendilerine doğrudan şiddet uygulanmasa bile evde şiddete tanık olan çocuklar da önemli risk altındadır.

Erkeklere yönelik şiddet


Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu tarafından 1998 yılında Türkiye genelinde yapılan araştırmada erkeklerin % 2,1'inin sık sık, % 1,2'sinin ara sıra eşleri tarafından dövüldüklerini söylemeleri ilginçtir. Yine Türkiye genelinde kentsel ve kırsal olmak üzere toplam 271 yerleşim biriminde 5385 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada erkeklerin kadınlara oranla eşlerinin sözlü şiddetine daha çok maruz kaldıkları saptandı. Araştırmanın bulgularına göre erkeklerin % 69'u, kadınların ise % 73,2'si eşlerine değişik sıklıklarda hakaret, küfür, alaya alma, aşağılama gibi kaba söz veya ifadelerle sözlü şiddet uygulamaktadır.

Aile içi şiddetle ilgili araştırmalar erkeğin ilişkide kontrolü uzun süreli olarak elinde tutmak için şiddet uygularken, kadının anlık çatışmaları kontrol altına almak için şiddete başvurduğunu göstermektedir. Bu nedenle erkeğin uyguladığı şiddetin yarattığı korku daha uzun süreli olmaktadır. Araştırmaların büyük bir bölümü özellikle fiziksel şiddet uygulayan kadının kendisinin de fiziksel şiddete maruz kaldığını ve kadının şiddete şiddetten korunmak için başvurduğuna işaret etmektedir.

Yaşlılara yönelik şiddet

Aile içi şiddete maruz kalma riski taşıyan diğer bir grup da yaşlılardır. Yaşlılar da diğer aile bireyleri gibi çeşitli boyutlarda şiddet görebiliyor:

Ekonomik şiddet: Yaşlıya ait paranın gasp edilmesi ve onun izni olmadan diğer aile bireyleri tarafından kullanılması veya yaşlıya ait malvarlıklarının onun rızası olmadan elinden alınması ve kullanılması gibi,
Duygusal / sözlü / sosyal şiddet: Yaşlının sözle küçük düşürülmesi, haklarının yok sayılması, çeşitli olanaklardan yoksun bırakılması gibi,
Fiziksel şiddet: Yaşlının dövülmesi, cinsel taciz veya tecavüze uğraması, aç bırakılması gibi.
Yaşlılara yönelik en sık olarak uygulanan şiddet biçimi ise yaşlının ihmal edilmesidir. Bu, yaşamak için başkalarının bakım ve yardımına ihtiyacı olan bir insanın bu yardımı alamaması ve kendi başına ve yapayalnız bırakılması anlamına gelir.

Yaşlılara yönelik şiddetin yaygınlığı hakkında güvenilir bilgiler bulunmasa da zihinsel olarak kötü durumda olan yaşlıların daha sık olarak şiddete maruz kaldığını biliyoruz.

Şiddet kurbanı olan yaşlıların tipik özelliği sağlıklarının kötü oluşu ve yaşamak için başkalarına muhtaç olmalarıdır. Şiddeti uygulayan kişi ise genellikle yıllardan beri ona bakan bir akrabasıdır.

Yaşlılara yönelik şiddeti arttıran nedenler arasında şiddeti uygulayan kişilerin ekonomik yetersizliği, toplumsal desteğin olmaması, yaşlının saldırgan yapısı ve zedeleyici davranışları, yorgunluk, çaresizlik ve tıkanmışlık hissi sayılabilir.




HÜRRİYET
 
Yanlış inanış: "Aile içi şiddet çocuk terbiyesinin kaçınılmaz bir ögesidir."


"Kızını dövmeyen dizini döver"
"Ders vermek için dövdüm"


Gerçek : Hem şiddete doğrudan maruz kalan hem de annesinin, babasının veya kardeşlerinin sık sık küçük düşürüldüğüne, tehdit edildiğine ya da dayak yediğine şahit olan çocuklar şiddetten olumsuz etkilenir. Her iki durumda da çocuğun kendine saygısı, büyüklere duyduğu güven duygusu ve yaşam sevinci yara alır.

Aile içi şiddetin çocuğun üzerindeki etkisi çocuğun yaşına, şiddete maruz kaldığı ya da şahit olduğu süreye, çevresindeki akraba - arkadaş - yetişkin çemberinde şiddetin nasıl yorumladığına göre farklılık gösterir. Evlerinde şiddetle iç içe yaşayan çocuklarda sık sık şu tepkiler görülür:

Duygusal:
Ailede yaşanan şiddet ve şiddeti durduramamak ile ilgili suçluluk duyguları, ailesi adına üzüntü, anne babasına karşı duygularında karışıklık ( sevgi ve nefreti aynı anda hissetme), terk edilmekten korkma, duygularını ifade etmekten korkma, yaralanmaktan korkma, yaşamındaki şiddet ve karmaşa nedeni ile kızgınlık duyma, depresyon ( aşırı mutsuzluk), çaresiz ve güçsüz hissetme, evde olan bitenlerden utanma gibi.

Bilişsel: Şiddetin sorumluluğunun kendinde olduğunu düşünme; kendi davranışları için başkalarını suçlama; istediğini yaptırmak, kızgınlığını belirtmek, güçlü hissetmek ve ihtiyaçlarını karşılamak için sevdiği insanlara vurmanın normal olduğuna inanma; ailede şiddetle bağlantılı olarak düşük benlik saygısı; istediklerini ve ihtiyaçlarını belirtememe; verilenle yetinme; başkalarına güvenmeme; kızgınlığın kötü bir şey olduğuna ve kızgın insanın başkalarına zarar vereceğine inanma; rollerle ilgili katı yargılara sahip olma ( kadınlar………….., erkekler………., kızlar……..., oğlanlar……….davranmalıdır) gibi.

Davranışsal
(sık ve abartılı ortaya çıktığı durumlarda): Aşırı hırçın davranma ve isyankarlık, içine kapanma, okulda başarısızlık veya başarı için aşırı gayret, okula gitmeyi reddetme, başkalarını memnun etmek için aşırı çaba gösterme, saldırganlık ya da aşırı pasiflik, bahaneler bulma, kendini savunma gayretleri, alaycı yaklaşımlar, duygusuz davranma, donukluk, her şeyi "siyah ya da beyaz" görme, aşırı ilgi çekme davranışları, yalan söyleme, uyku sorunları, kabuslar, altını ıslatma, kontrol edilememe, sınırlarını bilmeme, yönergeleri yerine getirememe gibi.

Toplumsal: Arkadaşlarından ve akrabalarından uzak durma, ilişkilerinde genellikle kavgacı olma, çok çabuk arkadaş olup arkadaşlıklarını aniden bitirme, başkalarına güvenmekte ( özellikle yetişkinlere) zorluk çekme, kızgınlığını kontrol edememe, uzlaşma becerileri gösterememe, evden uzaklaşma, aşırı sosyal yaşantı, arkadaşlarına zorbalık yapma ya da kendini ezdirme, şiddet içeren ilişkiler içine girme ve bu ilişkilerde ya ezen ya da ezilen taraf olma, arkadaşlarla aşırı sert oyunlar oynama gibi.

Fiziksel: Ağrı şikayetleri ( baş ağrısı, karın ağrısı gibi), sinirlilik, gerginlik, kısa dikkat, yorgunluk ya da aşırı enerji, sık hastalanma, kişisel temizliğine dikkat etmeme, gelişsel gerileme, yaşından küçük davranışlara geri dönme ( Yatak ıslatma, parmak emme gibi), acıya karşı duyarsızlık, tehlikeli oyunlar oynama ve etkinliklerde bulunma, kendine zarar verme ( bilerek bir yerini kesme, yakma, kafasını vurma) gibi.

Eğer ailenizde şiddet varsa ve çocuğunuz bu tepkilerin bazılarını gösteriyorsa, onunla konuşabilir ve destek verebilirsiniz. Ayrıca okulundaki öğretmenlerinden biri ile veya çevrenizdeki eğitimli bir yakınınızla konuşarak bir psikolojik danışmandan nasıl destek alabileceğinizi danışabilirsiniz.

Aile içi şiddetin yaşandığı evlerde,

"Çocuklar anne baba arasındaki gerginliğe yol açmakla suçlanırlar;
"Çocuk evin içinde korku duyarak dolaşır;
"Evdeki mutsuzluk nedeni ile çocuğun yeme, içme, bakım ve temizlik ihtiyaçları ihmal edilebilir, okul durumu takip edilmez veya çocuğun uykuları bölünür, ders çalışamaz
"Çocuğun duygusal ihtiyaçları karşılanamaz; üzüntüsü, sevinci, korkusu, endişesi yetişkinler tarafından fark edilmez;
"Çocuğun kavgalar sırasında taraf tutması istenir;
"Çocuğun şiddet gören kişiyi koruması, rahatlaması veya şiddet gösteren kişiyi sakinleştirmesi beklenir;
"Şiddet gösteren ebeveyn sık sık çocuğa kendisinin ne kadar haklı olduğunu anlatmaya çalışır ve çocuğun kafası karışır;
"Çocuk şiddet anında annesini ve kardeşlerini korumaya çalışır;
"Çocuk aşağılamaları, hakaretleri duymak ve dayak, tekme, tokata seyirci olmak veya bunları kendisi yaşamak zorunda kalır.
Aile içi şiddet olan evlerde büyüyen çocuklar güçlü olanın güçsüz olana vurma hakkı olduğunu, şiddet yoluyla istediklerini elde etmenin mümkün olduğunu öğrenir.

 
Mor-Menekşe' Alıntı:
Yanlış inanış: "Aile içi şiddet çocuk terbiyesinin kaçınılmaz bir ögesidir."
"Kızını dövmeyen dizini döver"
"Ders vermek için dövdüm"
Sevgili Menekşe: )
Seni gerçekten kutluyorum..
Çok güzel bir konuya değinmissin..
Güya töre ve adettendir kız çocuklarını terbiye için dövmek..!
Bu saçma anlayış hangi mantığa sığar bilemiyorum?
Oysa anne ve babakların görevi dayak-şiddet çocuklar üzerinde baskı kurmak değil .
çocuklarını anlamaya ,olgunlaşmalarına ve onların yaşamı daha iyi tanımalarına yardımcı
olmalarıdır..
 
Okuduğun için ben teşekkür ediyorum.
Bide''Dayak cenneten çıkmadır''demiyorlar mı.... >:(
 
Millet kafasına göre konuşuyor işte
sanki cenneti gören bilen varmış gibi..!
 
Mor-Menekşe' Alıntı:
--------------------------------------------------------------------------------

Yanlış İnanış: "Aile içi şiddet sadece fiziksel olduğu zaman zararlıdır."
Gerçek: Pek çok kişi şiddeti sadece dayak veya vurma olarak algılar. Oysa şiddetin pek çok türü vardır. Kişinin karısını/kocasını aşağılaması, karısına/kocasına ve çocuklarına küfretmesi, onu eve kilitlemesi, cinsel olarak zorlaması da şiddet olarak tanımlanır.

hatta şiddete maruz kalan insanlar psikolojikman daha çok zarar görüyorlar bence.fiziksel olarak iyileşebilinir ama psikolojik olunca beyninden yaşadığı travmayı atması zor oluyor.insan bu korkuyu ileridede sürdürebiliyor.
teşekkürler  önemli bir konu.bazı insanlar yaptığıyla karşısındakine şiddet uyguladığının farkında bile değil.çünkü çoğu insana göre şiddet tekme tokat olarak algılanıyor şiddet çeşitlerini bilmiyorlar.
 
prenses35' Alıntı:
hatta şiddete maruz kalan insanlar psikolojikman daha çok zarar görüyorlar bence.fiziksel olarak iyileşebilinir ama psikolojik olunca beyninden yaşadığı travmayı atması zor oluyor.insan bu korkuyu ileridede sürdürebiliyor.
teşekkürler  önemli bir konu.bazı insanlar yaptığıyla karşısındakine şiddet uyguladığının farkında bile değil.çünkü çoğu insana göre şiddet tekme tokat olarak algılanıyor şiddet çeşitlerini bilmiyorlar.

Dayakta psikolojiyi çok etkiliyor.
Kendini çok değersiz,işe yaramaz,aptal... hissediyor insan.
Çok küçük düşüyor.
Bizzat şahit oldum :(

 
dayak çocuğun gözünü korkutmak amacıyla uygulanıyor ancak çok yanlış.
dediğin gibi insan artık kendisini değersiz görmeye başlıyor ama değerini kaybetmiyor,kaybetmemesi gerekiyor çünkü her insan çok değerlidir...
çevresindekiler bu değeri anlamasalar bile kişi kendi değerini bilmelidir...
 
Bi kaç defa dayak yedikten sonra
Değersiz olduğu,işe yaramaz olduğunu...inanıyor artık...
Ondan sonra o çocuğuna,eşine..
Onun oğlu çocuklarına ve eşine
...
Şiddet uygular
Ve böyle sürüp gider... :( :(
Tabi ki her insan değerlidir.
Ama bunun farkına var(a)mıyorlar :(

 
Mor-Menekşe' Alıntı:
Bi kaç defa dayak yedikten sonra
Değersiz olduğu,işe yaramaz olduğunu...inanıyor artık...
Ondan sonra o çocuğuna,eşine..
Onun oğlu çocuklarına ve eşine
...
Şiddet uygular
Ve böyle sürüp gider... :( :(
Tabi ki her insan değerlidir.
Ama bunun farkına var(a)mıyorlar :(


kişiye çok yaramazsın.! sen hiç bir işe yaramazsın.! senden bişey olma.!(özellikle okuyan çocuklara deniliyor)
gibi sözler söylendikçe kişinin beyni bunu hemen alıyor ve inanmaya başlıyor.
yani sözle bile çok etkiliyor.

ve kişi kendine uyguladığı biçimde siddeti çocuğuna,eşinede uygularsa tam bir yanlışlıklar zinciri oluşturmuş olunur.
ki babasından nasıl gördüyse öyle baba olur genellikle..

 
Aynen benimde anlatmaya çalıştığım bu
Ama kimse yanlışın farkına varmıyor,
O yanlışlıklar zinciri devam ediyor :(
 
Aile içi şiddet
Ne büyük bir felaket
Sonu olur kin,nefret
Aileye kalırsın hasret...

Bi baba oğlunu döver ise,ne kötü felket,sonunda çocuğu bıktırır evden kaçırır,sonunda özler de gelir mi hiç geri. :( :(
 
hayalhane' Alıntı:
Aile içi şiddet
Ne büyük bir felaket
Sonu olur kin,nefret
Aileye kalırsın hasret...

Bi baba oğlunu döver ise,ne kötü felket,sonunda çocuğu bıktırır evden kaçırır,sonunda özler de gelir mi hiç geri. :( :(

Cahillik... :(
 
Cehalet kör bir yaratık gibi.Gözü görmeden önüne ne gelirse mahfedip görütüyo katıyo önüne. :(
 
Geri
Üst