Ah şu takıntılarımız yok mu!!!

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan senarist081
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
S

senarist081

Okuldayken, “Hoca bana taktı” cinsinden bir şey de değil bu takıntı mevzuu. Normal insanların (Neye ve kime göre normal?) dert etmediği şeyleri dünyanın en önemli sorunu haline getirme becerisinden(!) bahsediyorum. Herkesin şu veya bu şekilde takıntılı olduğu bir şey vardır. Birisi çıkıp, takıntısını söyleyince, hangimiz “Aaaa? Ben de öyleyim vallahi!..” demeyiz ki?




* * *


Geçtiğimiz yıllarda bir televizyon programında izlemiştim. Müjdat Gezen’in simetri takıntısı varmış. Savaş Dinçel bir gece Müjdat Gezen’in evine gelmiş. Geç saatlere kadar oturmuşlar, sohbet, şamata, gırgır v.s… Savaş Dinçel’in aklına bir fırlamalık yapmak gelmiş. Sabah karşı giderken, pencerenin önüne gelmiş ve karşıdaki camii göstererek, “Müjdat” demiş, “Bu camiin minaresi eğri valla!.. Sence de öyle değil mi?..” Sonra da çıkmış gitmiş. Müjdat Gezen uyuyamamış, sabaha kadar camiin minaresine bakmış, gerçekten eğri mi diye.


* * *


Çamaşır asarken, çamaşırın rengine göre mandal kullanan bayanlar olduğunu biliyor muydunuz?... Hatta bazı bayanların, tuttuğu takımın rengine göre de mandal seçtiklerini?... Mesela Galatasaray’ı tutuyorsa, sarı bir çamaşırı lacivert veya mavi
mandalla asmamaya özen gösterdiğini; Fenerbahçeli ise sarı çamaşırla kırmızı mandalın asla buluşmadığını?...


* * *


Benim odamda bir dolap vardır. Sigaralarım o dolapta durur. Sefa’nın sigarası bittiğinde gelir, bu sigaralardan alır. Giderken de her seferinde dolabın kapağını açık bırakır. Açtığı bir kapağı tekrardan kapatmamak onun için normal bir durumdur. Benim için ise o kapak her zaman kapalı durmalıdır. Tartışırız her zaman. Sefa, “Olum dolabın içinde sigaradan başka bir şey yok. Açık dursa n’olur, kapalı dursa n’olur?” der. Neden o kapağın kapalı olmasını istediğime anlam veremez.


Dolap ve masa çekmecelerinin az ya da çok dışarıda kalması da beni rahatsız eder. Çekmeceler, yerine iyice oturana kadar iteklenmeli, kenarından köşesinden kağıt, bez v.s. sarkmamalıdır!


Bu durum bir takıntı mıdır bilmiyorum. “Ben tertibi, düzeni severim arkadaş!” deyip işin içinden sıyrılabilirim aslında ama… Sürekli dolap kapaklarını, masa çekmecelerini kontrol etmek, gözünü onların üzerinden ayırmamak da pek normal bir şey olmasa gerek!


Hadi, takıntı olduğunu kabul edelim… Peki hastalık mıdır? Psikiyatriste gitmem gerekebilir mi?


Bilmem ki!


* * *


Aramızda kalmak koşulu ile bizim Sefa’nın bir takıntısını anlatayım size. Galatasaray’ın iddialı, önemli, kritik maçları, Sefa’nın en stresli olduğu zamanlardır. Maçı pür dikkat izler, gözünü ekrandan ayırmaz, adeta ekranın bir parçası olur. Böyle maçlarda Galatasaray bir gol attıysa… Sefa için o an her şey durur, donar, sabitlenir. Bardağındaki çay yarımsa bir yudum daha almaz, yenisini doldurmaz; yemek yiyorsa bırakır, çatalını bıçağını değdirmez; koltukta uzandıysa, asla kalkıp oturmaz, yatmaya devam eder… V.s. v.s. Yani, bir şeylerin değişmesi, o andan daha farklı hale gelmesi durumunda uğurun bozulacağına ve Galatasaray’ın yenileceğine inanır. Kendisine, “Öyle saçma şey mi olur olum. Ne alakası var?” diye takıldığımızda, “Pisipisine kaybettiğimiz maçların neden gittiğini sanıyorsunuz? Falanca maçta dayanamayıp kebabımdan bir yudum almıştım… Filanca maçta garson bardağımı almıştı… Öteki maçta oturduğum koltuğu değiştirmiştim… Beriki maçta şu oldu, bu oldu…” diye ciddi ciddi anlatır.


* * *


Takıntı deyince… Sizin de kafanızın takıldığı oluyor mu, “Acaba bende de böyle haller var mı?” diye?... Siz ne durumdasınız?


Meselaaaa… Yoldan geçen arabaların plakaları zihninizi meşgul ediyor mu? Hiç, “Nasıl yani?” demeyin boş yere!.. Siz çok iyi biliyorsunuz ne demek istediğimi!..


“AS… Aaa… Aylin-Salim… Bizim isimlerimizin baş harfleri değil mi sevgilim!...”


“963… Benim doğum yılım!...”


“248… İki kere dört sekiz eder…”


“453… Başında bir rakamı olsaydı İstanbul’un fetih tarihi olacaktı…”


Evet… İtiraf edin… Araba plakaları üzerinde bu tip zihin jimnastikleri yapıyorsunuz değil mi?


Ya da… Arabanızın kilometre sayacındaki rakamları çaktırmadan izliyorsunuz… “112233… 110011… 008800 gibi simetrik sayılar… 140868 (Doğum gününüz)… 310891 (Evlilik yıldönümünüz)… 280584 (Çocuğunuzun doğum günü)…” Bu tip rakam dizilerini kaçırmamaya çalışıyorsunuz…


* * *


Rakamlarla bu tip ilişkileri cep telefonunuzun saatinde filan da kuruyorsunuzdur eminim!...


Saatin 11:11 veya 22:22 olduğu görüntüyü yakaladığınız zaman heyecanlanıyor musunuz? Hele bir de… Takvimi de böyle simetrik rakamlarla yakaladıysanız… Deymeyin keyfinize gitsin değil mi? Düşünebiliyor musunuz, 2011 yılının 11 Kasımında, saatin 11:11:11’i gösterdiği andaki şöleni!


“11-11-11 – 11:11:11”


Bu anı sabırla bekleyenler, dünyanın en kısa takıntı şölenine tanık olacaklar. Çünkü sadece 1 saniye sürecek bu şölen. Tekrar böyle bir şölen izlemek için 2111 yılının, 11 Kasımını beklemek zorunda kalacağız ;))) (İster misiniz tam o an cep telefonunuzun şarjı bitsin?!... Töbe deyin! Şakası bile kötü!...)


1111 yılında yaşayanlar ne kadar şanslıymış… Ama onların da bu “takıntı şölenini” izleyebilecekleri digital saatleri, cep telefonları yoktu!


* * *


Ayakkabı ya da çorap giyerken önce sağ teki giymek, evden çıkarken sağ adımla çıkmak geleneklerimizden gelen takıntılar… Onları söylemeye gerek bile yok! Zira, toplumsal takıntılar deyip, bir kalemde geçmek mümkün bunları

Mustafa ÖNCÜL
 
;D ;D
Gerçekten de yok değil.. Sefa'nın GS maçlarında yaşadıklarını ben de yaşıyorum desem..! :)
Tabii bu yalnızca maçlarla sınırlı değil. Benimki günlük yaşantıma, işime etki edecek düzeyde..
 
YA BENCE TAKINTISIZ İNSAN YOKTUR.İLLAKİ BİRİNİN BİR EN AZINDAN BİR KONUDA TAKINTISI VARDIR.
 
Plakalar mı evet :)

Bunu ben hep yaparım, gördüğüm ya da dikkatimi çeken her plakanın harflerinden kelimeler üretirim ya da rakamlarıyla işlemler yaparım :)

Çok zevkli oluyor ama tavsiye ederim ve bu bende bir takıntı değil bir oyun haline geldi.
 
Evde kaybolmuş bir eşyamı bulmadan gözüme uyku girmez. :( 

Bir takıntım da ödünç verdiğim bir kitabın sayfalarının kıvrılmış olması.Bu sebepten her kitabımın bir ayracı vardır. :)
 
Kitaptan konu açılmışken, ben de sayfaların sert çevrilmesine ve dolayısıyla o sayfada iz kalmasına sinir olurum. Karşımdaki kim olursa olsun kesinlikle uyarıyorum. Huy işte.. :)
 
evet her insanın bir takıntısı vardır... mesela bendede ayna takıntısı var araba kullanırken yoldan daha çok aynalara bakarım...
 
plaka cep ve ev numaraları hatta tarihler oldukça dikkatimi çeker
yanlız en büyük takıntım yaka ve kravattır eşime oldukça özen gösteririm bu normal ama yolda giderken başkalarında görürüm bazen uzanıp düzeltmemek için zor tutarım kendimi yanlış anlaşılmayacağımı bilsem yeminle düzeltirim :)
 
bu kadar takıntılı oldugumu unutmuştum sayende hatırlamış oldum.bu takıntılarım yüzünden bir çok insanla dayanamayıp tartışıyorum ve hep bana böyle gereksiz şeylerle uğraşarak ömrünü çürüteceksin deyip duruyorlar.tablonun eğri olması,buzdolabının uzun süre açık kalması,plakalar,saatler,sandalyelerin,paspasların yerli yerinde olması vs...yani tamamen bir düzen hastasıyım ve bu çok iyi bişey değil.insanları huzursuz ediyorum
 
benım annem bir çok konuda çok takıntılıdır... bazen tartışırdık bile...niye böyle yapıyorsunki derdim hep...sonra ben üniversiteyi kazadım...başka bir şehre geldim....şimdi annemin yaptıklarını ben ev arkadaşlarıma yapıyorum...annemden daha fena olmuşum haberim yok... :) :)
 
Takıntısı olmayan insan düşünemiyorum..Benim en büyük takıntım,özellikle bir toplulukta konuşurken acaba yanlış cümle kullanıp pot kırarmıyım takıntısından ibarettir...Çok dikkatli konuşmaya özen gösteririm bu garip takıntım sayesinde..Kitapların sayfalarına ben de çok dikkat ederim etmesine de şu anda sayfalarının ne durumda olduğu konusunda bir fikrim yok çünkü hala daha gelmediler...Buna da uyuz olmuyor değilim,kardeşim bir şey alırken,getirmesini de bil yani..Öyle değil mi ama!!! ;) ;D
 
Futbol dışındakiler; tarih, saat, plaka, simetri... ne ararsan var.
Epey takıntılıymışım da haberim yokmuş.  :o

Bir de imla konusunda...
Türkçemizi katledenler en büyük takıntım.
 
Bu konu açıldığından beri, "bu işte bir yanlış var?" diyorum.
Takıntı, aslında bazen insanı tedavi görmeye mecbur bırakan bir rahatsızlıktır aslında.

TANIM

Obsesyon ( saplantı-takıntı) insanın aklına istenmeden, elinde olmadan gelen rahatsız edici düşüncelerdir. Bu düşünceler geldiği zaman kişide büyük bir sıkıntı oluşur ve kişi bu sıkıntıları ortadan kaldırmak için bazı uygunsuz, kendini yapmaktan alıkoyamadığı ve saçma bulduğu yineleyici hareketler yapmaya başlar. Bu hareketlere de kompülsiyon (zorlantı) adı verilir. Mesela kirlilik düşünceleri olan kişilerin sık sık ellerini yıkaması kompülsiyona bir örnektir. Bu düşünceler ve eylemlerin zamanla şiddeti artar ve kişinin günlük hayatının büyük bir kısmını işgal etmeye başlar. Sonuçta kişinin işlevselliği önemli ölçüde etkilenir ve bu durum tedavisi şart olan bir hastalık haline gelir.

Arabaların plakalarında ki harflerle kendine göre bazı oyunlar oynamak "takıntı"mıdır? Hobi gibi bir şeymi?

Örneğin, benim seslerle ilgili takıntılarım var, yanımda bozuk para ve anahtarla oynandığı anda ciddi anlamda rahatsız oluyorum ve tüm konsantremi kaybediyorum ve sinirli hareketler gösteriyorum.
Odyolog olduğum için, kulağımda bir problemim olabileceğini düşündüm öncelikce ve gerçekten eksi 10 Decibel'de işittiğim saptandı. Bu seslerin kulağımda yaratığı çınlama, beynimde çok yüksek frekansta tiz seslere dönüşüyordu ve daha sonraları araştırdım, bu nedenle intihar eden kişi sayısıda azımsanmayacak kadar yüksek!
 
plakalardan itibaren hepsi war bende =) ne takıntılı birisiymişim ben ya daha önce bu kadar dikkat etmemiştim kendime.haa... şey de war bi de...anneme çamaşır asarken yardım ettiğim oluo bazen.asarken;ewt renklere dikkat ediorum  ;D  (saol paylaşm için)
 
Takıntısı olmayan insan yoktur bence... benim plakalara takıldığım oluyor ciddi anlamda olmasada... birde dolap kapakları beni de rahatsız eder mutlaka kapalı olmalı:)
 
benim takıntım aslında her zaman olan birşey değil
ama neşem yerindeyse yolda yürürken hep önümdekini geçmeye çalışırım
:)
birde saatimi tesbih gibi kullanırım
hatta lisede hocam tesbih çekiyorum zannedip beni azarlamıştı
:)
 
benim plakalara var takıntım.ciddi boyutta hemde.öyleki; plakasını okuyamadığım arabalar olunca arkamı dönüp okuyana kadar uğraşıyorum.gözümden kaçanlar olduğu zaman çok sinirleniyorum.ve aynı şekilde tabela okuma takıntısı :(
 
Geri
Üst